Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi (ECCHR) temsilcilerinden Cannelle Lavite, Lafarge davasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Lafarge’ın suç itirafının ECCHR’nin suçlamaları yönünde ilerlediği anlamına geldiğini kaydeden Lavite, şirketin suçunu itiraf etmesinin ECCHR ve Fransız adaletinin çalışmasını kolaylaştırdığına değindi.
Lavite, Lafarge’ın ABD’deki mahkemede suçunu kabul etmesinin Fransa’daki yargı prosedürünü etkileyip etkilemeyeceğini bilmediklerini belirterek, ABD’deki prosedürün Lafarge’ın sadece “(DEAŞ’a) imkan sağlamasıyla” ilgili olduğunu ancak “başkalarının hayatını tehlikeye atmak” ve “insanlığa karşı suçlara ortak olmak” gibi Fransa’daki prosedürde yöneltilen suçlamaları kapsamadığını kaydetti.
Lavite, davanın ne kadar süreceğini tahmin etmenin zor olduğunu ancak gelecek yıllarda gelişmeler olmasını umduklarını vurguladı.
ABD’de tamamlanan Lafarge davası Fransa’da hala soruşturma aşamasında
ABD’de de görülen davada 18 Ekim’de Lafarge, New York Brooklyn’deki federal mahkemede anlaşma yoluna giderek “DEAŞ’a yardım etme” suçunu kabul etmiş ve 777,78 milyon dolar ceza ödemeye razı olmuştu.
Ancak Fransa’da 2016’dan beri kamuoyunda tartışılan “Lafarge’ın DEAŞ’a yardımı” yıllar geçmesine rağmen soruşturma aşamasında kaldı.
AA belgeleriyle Fransız Lafarge’ın DEAŞ’a finansmanı kanıtlandı
Anadolu Ajansı, 7 Eylül 2021’de Fransız şirketi Lafarge’ın terör örgütü DEAŞ’ı Fransa istihbaratının bilgisi dahilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgeleri yayımlamıştı.
Belgelere göre, Lafarge, terör örgütü DEAŞ’la ilişkisi hakkında Fransız istihbarat servislerini sürekli bilgilendirdi. Fransız istihbarat ve devlet kurumları, Lafarge’ı terörü finanse ederek insanlığa karşı suç işlediği konusunda uyarmadı ve bu durumu gizli tutanaklarda itiraf etti. DEAŞ, Lafarge’dan aldığı çimentoları sığınak ve tünel yapımında kullandı.
Şirket hakkında Haziran 2017’de açılan soruşturma kapsamında, Lafarge’ın Yönetim Kurulu Başkanı Bruno Lafont’un da aralarında bulunduğu bazı üst düzey yöneticiler “teröre finansman sağlamak”la suçlanmıştı.
Haziran 2018’de şirkete yöneltilen “insanlığa karşı suçlara ortak olmak” suçlaması Kasım 2019’da düşürülmüştü.
Davaya müdahil olan sivil taraflar yolsuzlukla mücadele sivil toplum kuruluşu Sherpa ile Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi, suçlamanın düşürülmesine itiraz ederek Yargıtaya başvurmuştu.
Fransa Yargıtayı, 7 Eylül 2021’de Lafarge’ın Suriye’de DEAŞ’lı teröristlere finansmanı nedeniyle “insanlığa karşı suça ortak olmak” suçlaması yöneltilebilmesinin önünü açan kararı almıştı.
Paris Temyiz Mahkemesi de 18 Mayıs’ta Suriye’de terör örgütü DEAŞ’a finansman sağladığı, AA’nın ulaştığı belgelerle ispatlanan Fransız çimento devi Lafarge’a “insanlığa karşı suça ortak olduğu” iddiasıyla soruşturma açılmasını onaylamıştı.
Şirketin Suriye’de kuruluşundan DEAŞ’a finansmana uzanan süreç
Dünyanın en büyük çimento şirketlerinden Fransız Lafarge, Suriye’de Mart 2011’de başlayan iç savaşa rağmen faaliyetini sürdürdü.
Terör örgütü DEAŞ’ın bölgeyi ele geçirmesine rağmen üretim faaliyetlerini sürdüren şirket, 2014’ün sonlarında çalışmalarını sonlandırdı ancak şirketin Çelebiye bölgesindeki faaliyetlerini devam ettirebilmek için DEAŞ’a “haraç” ödemenin dışında örgütten malzeme ve akaryakıt temin ettiği ifşa oldu.
Şirket, Temmuz 2015’te İsviçreli rakibi Holcim ile birleşerek isim değişikliğine gitti.
Tesisin bir bölümüne 2015 başlarında yerleşen ABD ve Fransız askerleri, Türkiye’nin 9 Ekim 2019’da Suriye’de terör örgütlerine karşı başlattığı Barış Pınarı Harekatı öncesinde, yaklaşık 4,5 yıl boyunca buranın bir kısmını üs olarak kullandı.