Sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası, lav kalıntıları, bitki örtüsü, biyoçeşitliliği, jeomorfolojik ve jeolojik özellikleriyle ilgi gören Nemrut Jeoparkı’nın dünyaya tanıtılmasına yönelik çalışmalar sürüyor.
Bu kapsamda, Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi kapsamında “Mükemmeliyet Ödülü” alan Nemrut Kalderası’nı da bünyesinde barından Nemrut Jeoparkı’nın UNESCO’nun Küresel Jeopark Ağı’na dahil edilmesi hedefleniyor.
Bitlis Eren Üniversitesi Senatosu aldığı kararla proje kapsamında Nemrut Jeoparkı Koordinatörlüğü kurdu ve bilim kurulu oluşturdu, İl Özel İdaresi de çalışmaları yürütecek şirketin yapılanma çalışmalarını tamamlama aşamasına getirdi.
Rektör Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, AA muhabirine, üniversitenin en önemli projelerinden olan “Nemrut Jeoparkı” projesinde belli bir aşamaya geldiklerini söyledi.
Proje kapsamında İl Özel İdaresi tarafından kurulma aşamasına gelen şirketin jeopark için yapılacak çalışmaları üstleneceğini anlatan Elmastaş, şöyle konuştu:
“Üniversitemiz, İl Özel İdare, Bitlis, Tatvan, Ahlat, Güroymak ve Adilcevaz belediyeleri işin içinde olacak. Üniversitemizin görevi Nemrut Jeoparkı’nın bütün jeositlerini, haritalarını ve bilimsel çalışmalarını yapmak. Senato kararımızla Nemrut Jeoparkı Koordinatörlüğü kurduk. Bütün bilimsel çalışmaları koordinatörlük üzerinden yürütüyoruz. Jeoloji, arkeoloji, coğrafya ve botanik gibi tüm alanlarla ilgili uzmanların yer aldığı bilim kurulu oluşturduk. Önemli bir floraya sahip Nemrut, endemik türlerin çok olduğu bir alan. Jeopark için önemli unsurlar var. Bu kurul UNESCO’nun kabul edeceği şekilde hazırlık yapıyor. Amacımız kasım ayının sonuna kadar UNESCO’ya ilk başvuruyu yapmak.”
Jeopark projesinin sadece Nemrut volkanını değil, geniş bir alanı kapsadığını belirten Elmastaş, projeyi bir jeosit olan kentin güneydoğusunda yer alan Deliklitaş’tan başlattıklarını söyledi.
Elmastaş, “Bitlis’teki tarihi mekanların her biri jeositi oluşturuyor. El-Aman Hanı önemli bir jeosit. Nemrut volkanı ve çevresi, Ahlat ve Adilcevaz’a kadar uzanan bir hat. Bunun merkezini Nemrut konisi ve çevresi oluşturuyor.” dedi.
Kalderanın çevresini ve içini gören ziyaretçilerin Nemrut’a hayran kaldığını anlatan Elmastaş, üniversiteye gelen misafirlere de gezilecek ilk yer olarak Nemrut’u önerdiklerini dile getirdi.
“Herkesin görmesi gerekiyor”
Bölgenin muazzam güzellikleri barındırdığını ve dünyada benzeri olmayan bir kaynak olduğunu ifade eden Elmastaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun tanıtılması gerekiyor. Orada volkanik aktivitenin tazeliğini görebiliyorsunuz. Üzerinde toprak örtüsü bile oluşmamış ve bazalt simsiyah lavlar bir alanda yığılmış. Çok taze. Bu çok dikkat çekici. Herkesin görmesi gerekiyor. UNESCO’ya başvuru yapacağız. Doğal ve beşeri unsurlarla ortaya çıkan bu güzellikleri tanıtmak istiyoruz. Ziyaretçilerin bölgeye daha rahat ulaşabilmeleri için proje kapsamında doğal ortamı bozmadan yol ve bazı mekanlar yapılacak. Uzak olmasından dolayı lav kalıntılarına ancak araçla gidebiliyorsunuz. Burada patika ve araçların gidebileceği stabilize yollar yapılacak. Bölgedeki jeosit ve diğer unsurlarla ilgili ziyaretçileri bilgilendirici tabelalar yok. Örneğin buz mağarası ve buhar bacasının olduğu yerde tabela bulunmuyor. Bu, lavların çıktığı yer için de geçerli. Onlarla ilgili bilgilerin yer aldığı Türkçe ve İngilizce gibi 2-3 dilde doğal ortama uygun ahşap ve taş tabelalar ile yollar yaparak burayı daha görünür hale getirmek istiyoruz. İnsanların burada bir gününü geçirmesini istiyoruz.”
YORUMLAR