Betona yedirdik her şeyi
Sarılıp sarılıp öpmelere doyamadığımız
Altın dişli beton canavarlarına.
Çocukluğumun Söğütlü Sokağı’ndaki
Tütün tarlasını
Ayva ağaçlarını
Palamutu ile oyun oynadığımız meşe ağacını
Tarlaların uçlarındaki pınarları
Lodosu rüzgarı uçurtmaları
Rahmi Bey’in biriket duvarını
Eski tren yolunu
Yurttan Sesler çalan radyoyu
Soba üstündeki portakal kokusunu
Kum yığınlarında gezinen tuğladan arabalarımı.
Betona yedirdik her şeyi
Beton canavarlarının kollarında daldık
Ölüm uykularına
Rüzgar kavak yaparaklarında hışırdarken.
Korkularımızla zengin olma düşleri kurduk
Beton canavarlarının kollarında
Betona yedirdik her şeyi erkenden
Kendimiz aç kaldık
Rüzgar Söğütlü Sokağın kavak dallarında hışırdarken.