Bozdağ, Meclis’te gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, başörtüsüne ilişkin kanun teklifi hakkındaki açıklamalarının sorulması üzerine Bozdağ, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını çok önemsediğini dile getirdi.
Bu açıklamaların zamanlaması ve gerekçesi üzerinde durmakta fayda olduğunu ifade eden Bozdağ, bunun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iktidar olmak için geçerli oyların yüzde 50 artı 1’inin alınmasını gerekli kılan düzenlemesinin doğal bir sonucu olduğunu belirtti.
Bozdağ, “Çünkü yüzde 50 artı 1 oy gerekliliği, bütün partileri milletin değerleriyle, milletle uzlaşmaya ve onlarla aynı noktaya gelmeye zorlayan bir hükümdür. Bu çok önemli. Eğer Anayasa değişikliği yapılıp Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmemiş, yüzde 50 artı 1 iktidar için zorunlu olmamış olsaydı, ne altılı masa kurulurdu, yedili masa olurdu ne de CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir açıklama yapmak zorunda kalırdı. Bu zorlama, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğal sonucu oldu.” diye konuştu.
Öte yandan muhafazakar seçmenler, mütedeyyin insanlar, milliyetçiler, farklı görüş ve kanaatlere sahip insanların, seçim sonrasına yönelik kaygı ve endişelerinin oluştuğunu kaydeden Bozdağ, bu durumun, “yedili masada” veya başka yerlerde konuşulduğunu söyledi.
Adalet Bakanı Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kaygıları gidermek için CHP’nin bir atak yapmasına ihtiyaç var. Bu atağı yapması için herhalde böyle bir öneri getirildi. Sayın Kılıçdaroğlu da seçime dönük stratejik bir adım atıyor. Yani endişeli olanların, korkuları olanların korkularını gidermeye dönük bir adım olarak görüyorum. Burada bir oy hesabı, seçim hesabı çok net gözüküyor. Samimi bir yaklaşım olarak ben bunu görmediğimi ifade ettim. Çünkü eğer öyle olsa seçime 5 kala değil de onu daha erken zamanda, daha geniş zamanda da gündeme getirilebilirdi. Stratejik taktik, seçime dönük bir adım olarak görüyorum.”
“Her daim başörtüsü zulmünü yapanların yanında yer almış”
Bakan Bozdağ, “CHP’nin bu adımı muhafazakar, milliyetçi, mütedeyyin çevrelerde CHP’nin geçmişi bilinerek ortaya çıkan korkuları, endişeleri giderir mi?” diye sorarak, şunları kaydetti:
“Bunu zaman gösterecektir. Çünkü Türkiye’de başörtüsü yasağı CHP zihniyetinin ürünüdür, CHP’nin faşist anlayışının uygulamasıdır. Bugüne kadar CHP başörtüsü yasağını, Atatürk milliyetçiliğine, insan haklarına saygılı devlet ilkesine, laiklik ilkesine, hukuk devleti ilkesine, eşitlik ilkesine uygun görmüş. Hatta ‘başını örterse bu ileride başı açık kadınların üzerinde baskı doğurur’ endişesiyle baskı doğurma ihtimalini gözeterek kendisi başörtülü kadınlar üzerinde baskı kurmayı, Anayasa ve yasalara uygun bir hak olarak görmüş. O nedenle her daim başörtüsü zulmünü yapanların yanında yer almış.
Bunun çok örnekleri var. Geçmişte rahmetli Özal, Yükseköğretim Kanunu’na ek madde 17’yi koyduğunda, Anayasa Mahkemesine rahmetli Erdal İnönü bunu götürdü. SHP Genel Başkanıydı. Biz 10 ve 42’yi değiştirdiğimizde Sayın Kılıçdaroğlu’nun da imzacısı olduğu 110 vekil Anayasa Mahkemesine iptal için gitti.”
Dönemin YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, “Artık Anayasa değişti, yükseköğretimde kılık kıyafet serbestisi geldi, doğrudan uygulayın.” talimatı göndermesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu anlatan Bozdağ, bu suç duyurusunda da Kılıçdaroğlu’nun imzasının yer aldığına dikkati çekti.
“CHP başörtüsü zulmünün devam etmesini bir hak gibi gördü”
Eğitim alanında birçok yeni düzenlemeler yaptıklarını söyleyen Bozdağ, 4+4+4 eğitim sistemini getirdiklerini, katsayı uygulamasını kaldırdıklarını, imam hatiplerin orta kısmını açtıklarını anımsattı.
“Kur’an-ı Kerim” ve “Peygamberimizin Hayatını” seçmeli ders yaptıklarına işaret eden Bozdağ, “CHP, bunların hepsini Anayasa Mahkemesine götürdü. CHP başörtüsü zulmünün devam etmesini bir hak gibi gördü ve bunu kaldırmak isteyenlerin karşısında hem Mecliste hem meydanlarda hem de mahkemelerde büyük mücadele verdi. Bunu Türk milleti çok iyi biliyor, çok iyi görüyor. Şimdi bu atılan adım, CHP’nin geçmişini ne kadar temizleyecek, CHP’yi geçmişinden ne kadar kurtaracak? Bunu elbette zaman içinde göreceğiz.” ifadelerini kullandı.
“Şahsi bir özür gibi duruyor”
Kılıçdaroğlu’nun, “helalleşme çağrısı” yaptığını hatırlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
“Bunu yüksek sesle ifade etmesinde fayda var. Kimlerle helalleşiyorsunuz? Kılıçdaroğlu’nun, ‘Bugüne kadar başörtüsünü örttüğü için eğitim hakkı çalınan, hayalleri elinden alınan kadınlarımızın hepsinden, onları yetiştiren anne ve babalarından, akrabalarından, CHP zihniyetinin benden önceki temsilcileri döneminde yapılan haksızlıklardan, zulümlerden dolayı CHP ve şahsım adına özür diliyorum.’ demesi lazım. Şu anda kimin adına özür diliyor? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şahsen mi CHP’nin tüzel kişiliği adına mı bu özrü diliyor yoksa kendi özrü mü? Bir defa bunu açıklığa kavuşturması lazım. Çünkü CHP Genel Başkanı’nın yaptığı bu açıklamaların, CHP temsilcilerinin pek çoğu tarafından eleştirildiğini, rahatsızlık duyanları, farklı düşünenleri görüyoruz. O zaman çıkıp ‘CHP’nin bugünkü yöneticileri olarak geçmişte CHP’nin destek verdiği bütün bu zulümlerden dolayı mağdur olan kadınlardan, ailelerden, hepsinden özür diliyoruz, helallik diliyoruz.’ desin. Bu özrü CHP’ye mal etmek için CHP’nin de çıkıp bunu benimsemesi lazım. Ben benimsediğini görmüyorum. Şahsi bir özür gibi duruyor. İşin doğrusu özür de yok da, özür de dilemiyor. ‘Helalleşelim…’ Bir özür dile bakalım, önce etkin pişmanlığını bir göster, arkasından ondan millet seni yararlandırılacak mı yararlandırmayacak mı, onu görelim. ‘Etkin pişman oldum.’ demeden etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyor.”
“Enine boyuna tartıştık”
Bozdağ, başörtüsüne anayasal güvence çalışmaları konusunda AK Parti TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz, grup başkanvekilleri, AK Parti Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı Hayati Yazıcı, genel başkan yardımcıları, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Yusuf Beyazıt ile TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Abdullah Güler’in katılımıyla bugün değerlendirme, istişare toplantısı yaptıklarını bildirdi.
Adalet Bakanı Bozdağ, “Sayın Cumhurbaşkanımızın dün grupta yaptığı açıklamada çerçevesini çizdiği bir düzenlemeyi nasıl yapabiliriz, nerede yapabiliriz, bunu enine boyuna tartıştık. Çok önemli görüşler de ortaya çıktı. İnşallah son metni Sayın Cumhurbaşkanı’mız kamuoyuyla paylaşacaktır. Çalışmalarımızı pazartesine kadar netleştirip Sayın Cumhurbaşkanı’mıza arz etmeyi planlıyoruz.” dedi.
“Genel Başkan’dan süreci reddeden açıklama duymadım”
Bozdağ, bir gazetecinin, anayasa değişikliğinin TBMM Genel Kurulunda kabul edilmesi için 360 milletvekilinin oyuna ihtiyaç olduğunu hatırlatarak, muhalefetten destek gelmese de teklifi verip vermeyeceklerine ilişkin sorusuna, “Onlar, ‘Biz yasa getiriyoruz’ dediler. Biz de ‘daha büyük bir güvence olsun, buyurun’ dedik. Şu ana kadar da her ne kadar Grup Başkanvekili bir arkadaşımız farklı düşünse de Sayın Genel Başkan’dan bu süreci reddeden bir açıklama ben duymadım. Eğer sözünün arkasında ise herhalde duracaktır. Başka partilerden de farklı açıklamalar var. Bunun hepsini vakti gelince göreceğiz.” yanıtını verdi.
Bozdağ, hazırladıkları teklifi TBMM’ye Cumhur İttifakı olarak sunacaklarını bildirdi.
Bir gazetecinin,”Tek maddelik bir teklif mi olacak?” sorusunu Bozdağ, “Şu anda çalışıyoruz? Tek madde de olabilir, birkaç madde de olabilir.” diye yanıtladı.
“Çalakalem hazırlanmış”
“CHP’nin teklifi sorunu çözer mi?” sorusuna Bozdağ, şöyle karşılık verdi:
“CHP’nin verdiği teklif baktığınızda; sorunu çözen bir teklif değil. Çözülmüş olan bir sorunu yeniden soruna ve daha büyük krize dönüştürmeye aday bir teklif. Neden derseniz; bir defa bu teklif metni, eğitim ve öğretim hakkını kapsamıyor. Ortaöğretim, yükseköğretimde okuyanların başörtüsü takmasını veya takmamasını güvence altına almıyor, onları kapsam dışında bırakıyor. İkincisi; bu teklif, bir mesleği icra eden kamuda çalışan kadınları kapsıyor. Kamuda çalışmayanlarla ilgili herhangi bir kapsamı yok. Üçüncüsü de; sadece bir mesleği icra eden kadınları kapsıyor. Kamuda çalışıp bir mesleği icra etmeyen de pek çok kadın var, onları da kapsamıyor. Dördüncüsü de; şu anda herhangi bir idari düzenleme yapılsa veya karar alınsa, bu Anayasa’ya aykırı olur, yasalara da aykırı olur. Çünkü başörtüsü yasağı koymaya imkan veren Anayasa’mızda da yasalarımızda da herhangi bir düzenleme yok. İdare böyle bir düzenleme yapar, karar alırsa Anayasa ve yasaya aykırı olur. Ama bu teklif, bu haliyle yasalaşırsa o zaman bir mesleğin icrasında gerekli kıyafeti belirleme yetkisi, idarede olduğu için idare bu kanun maddesini gerekçe göstererek ileride şartlar değiştiğinde yeniden başörtüsü yasağı getirebilir. Esasında bu yasağı çözer derken, olmayan bir yasağı yeniden yasal dayanağıyla gündeme getirme büyük bir krize, soruna dönüştürme kapasitesi taşıyor. Belli ki çalakalem hazırlanmış, çok alelacele çalışılmış ya da gerçekten böyle inanıyorlar.”
“Yeni yasaklar koymaya yasal bir dayanak oluşturuyor”
Bozdağ, “Yükseköğretimde ve ortaöğretimde okuyan başörtülülerin eğitim hakkını bu kanun teklifi güvence altına alıyor mu? Bir mesleği icra etmeyen kamuda çalışan kadınların başörtülü çalışma hakkını güvence altına alıyor mu?” sorularını yönelterek, kesinlikle almadığını söyledi.
CHP’nin konuya ilişkin kanun teklifinin, özel sektördekilere dönük bir yaklaşım da içermediğini ifade eden Bozdağ, “Daha kötüsü, yeni yasaklar koymaya yasal bir dayanak oluşturuyor. Fevkalade yanlış bir teklif. Bu teklifin zaten bu haliyle parlamentodan geçmesi yasakçı zihniyeti, ‘güvence’ adı altında milletin önüne getirip ‘İşte güvence’ diye kanunlaştırmak olur ki; ben parlamentonun buna izin vereceğini düşünmüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, aile kurumunu da güçlendirerek geleceğe güvenle bakılmasını sağlayacak ilave değişiklikler yapılması yönündeki teklifini hatırlatan Bozdağ, “Yeni bir teklif ortaya çıktı. Buna dair şu anda biz de bir değerlendirme yapıyoruz. Kapsamı netleşmeden ‘bu şudur’ veya ‘değildir’ demeyeceğiz. Ama biz çalışırken bunu da çalışıyoruz.” yorumunu yaptı.
MHP’nin de çalışmalara katılıp katılmayacağı yönündeki soruya Bozdağ, “Biz zaten MHP ile 2008’de bu ortaklığı kurduk. O dönem MHP ile teklifi de müşterek verdik, oylamalarda müdafaayı da müşterek yaptık. Bizim, MHP ile sadece Cumhur İttifakı kurulduğu dönem değil, ondan önce de kader birliğimiz, ittifak birliğimiz var. Dolayısıyla böylesi önemli bir konuda elbette Cumhur İttifakı olarak hareket edilecektir. MHP ile de Sayın Cumhurbaşkanı’mız takdir eder, kendi ya da uygun göreceği arkadaşlarımız, bu teklifi kamuoyuyla paylaşmadan elbette istişare edeceklerdir.” bilgisini verdi.