Savaş başladığından beri Moskova’daki ilk Putin-Jinping görüşmesi 21 Mart günü gerçekleşti. Bu, Ruslar için çok büyük bir moral ve motivasyon kaynağı oldu. Putin, Çin’in sunduğu 12 maddelik barış planına olumlu baktı ve Ukrayna ile siyasî-diplomatik çözüme açık olduklarını belirtti. Ama öte yandan Rusya, sınırlı operasyon tarzını biraz daha genişletme konusunu da tartışma kapsamına aldı. Bu bağlamda, örneğin, Rusya Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı Dmitri Medvedev (25 Mart), Rusya’nın, gerekirse “karşı taarruza geçip, Kiev-Lviv hattına kadar ilerleyerek, ülkede askerden arındırılmış tampon bölgeler oluşturmasını” bile önerdi. Ancak Rusya, Ukrayna ile barış yapılmasına son bir şans daha vermek istedi. Nitekim Rusya dışişleri bakan yardımcısı Mikhail Galuzin, 30 Mart 2023 tarihinde, Rusya’nın Ukrayna tarafına ültimatom veya bir nevi ‘teslim anlaşması’ niteliğindeki “barış teklifini” sundu. Teklif paketinde yer alan 10 ağır koşul şunlardı:

  1. Ukrayna güçlerinin saldırı hattından (Donbass ve Zaporijye’den) geri çekilmesi,

  2. Batının Kiev yönetimine silah sevkiyatını durdurması,

  3. Ukrayna’nın askerden ve Nazi gruplarından tamamen arındırılması,

  4. Ukrayna’nın, AB’ye ve NATO’ya katılmama taahhüdü vermesi,

  5. Ukrayna’nın nükleer silahlardan arındırılmış statüsünün garanti altına alınması,

  6. Referandum sonucunda Herson, Zaporijye, Donetsk ve Lugansk’ta tesis edilen yeni bölgesel entitelerin Kiev tarafından tanınması,

  7. Ukrayna’da Rus dilli ya da Rusça konuşan insanların haklarının güvence altına alınması,

  8. Ukrayna-Rusya sınırının yeniden açılması,

  9. Ukrayna’nın 2014’ten beri eski Sovyet cumhuriyetleri ile kesik olan ilişkilerinin yeniden kurulması,

  10. Rusya ve Ruslar hakkında getirilen tüm yaptırımların, ayrıca UCM tarafından Putin hakkında çıkartılan yakalama-tutuklama emrinin iptal edilmesi.

  11. ukrayna barış

Ukrayna tabii ki bu koşulların hiçbirini kabul etmedi ve Zelenski, Jinping’i Ukrayna’ya davet etti. Bu noktada Çin’in daha evvelden sunduğu 12 maddelik barış planının hayata geçebileceği düşüncesi hâsıl oldu. Macron da (2 Nisan) zaten, “Rusya üzerinde etkili olabilecek tek gücün, Çin olduğunu” söylüyordu.

Rusya’nın bahsi geçen bu ‘barış paketi’ girişimi, Bahmut’taki savaşın düğümlendiği bir sırada gerçekleşti. Zira Bahmut operasyonunda görev üstlenen Wagner’in yöneticisi Yevgeniy Prigojin’den 30 Mart günü bazı çelişkili mesajlar gelmeye başlamıştı. Nitekim oradaki savaş çok ağır şartlarda devam ediyordu. Bahmut’ta hem Ukraynalı askerler, hem de Wagner birlikleri çok ağır zayiatlar verdiler. Hatta Wagner, Ukrayna savaşı ve Mali’deki müdahalelerinde yaşadığı mühimmat sıkıntılarını giderebilmek için (Discord adlı sosyal medya platformuna CIA tarafından yüklenen gizli belgelere göre) Türkiye’den de silah ve mühimmat talebinde bulundu. CIA’nin ulaştığı bu belgelerin, 28 Şubat-2 Mart 2023 tarihleri arasına ait olduğu iddia edildi.

650x344-rusya-ukrayna-savasinda-gozler-bakhmuta-cevrildi-1677604711218

Yani anlaşılan, Bahmut Savaşı, Prigojin’in ifadesiyle, adeta bir “kıyma makinesine” dönüşmüştü. Genel olarak savaşın akıbeti, burada netleşecekti. Zelenski (30 Mart) bu aşamada tabii ki, Rusya’nın ateşkes koşullarına sıcak bakmadı. Bilâkis Ukraynalı lider şöyle diyordu, “Putin eğer biraz kan hissederse, zayıflığımızın kokusunu alırsa, bastıracak, bastıracak, bastıracak… Adımları kaybedemeyiz. Çünkü savaş, küçük zafer parçalarından oluşan bir pastadır. Küçük zaferler, küçük adımlar…” Dolayısıyla Ukrayna, Bahmut’ta direnmeyi seçti. Hâlbuki Bahmut’taki Ukrayna birlikleri neredeyse tamamen imha edilmek üzereydiler. Zelenski’nin bu aşamadaki endişesi ise, Bahmut’tan geri çekilmeleri halinde, Rusya’nın belirlediği şartlara göre masaya oturmak zorunda kalacak olmalarıydı. Nitekim Zelenski, Associated Press’e verdiği demecinde şunu söylemiştir: “Bahmut’tan çekilirsek, halkımız kendini yorgun hissedecek ve beni müzakere masasına oturmaya zorlayacak”.

hibrit-savas-nedir-suriyede-hangi-ulkeler-hibrit-savasi-uyguluyor-h1583156353-355685

Bu arada savaş devam ederken (bilhassa Rusya ve Rus yanlısı birlikler Avdiivka/Avdiyivka yönünde ilerlerken ve Bahmut’u (Artyomovsk’u) da almak üzereyken), Putin, 1 Nisan 2023 tarihinde, devletinin 42 sayfalık Yeni Dış Politika Çerçevesi Metni’ni (Dış Politika Konsepti’ni) açıkladı. Bundan önceki dış politika konsepti, Kasım 2016’da ilan edilmişti. 1 Nisan belgesi ise, Rusya açısından temel varoluşsal tehdit kaynağı olarak “ABD hegemonyacılığını” gördü. Belgeye göre, ABD Rusya’yı zayıflatmak için yıpratıcı bir “hibrit savaş” yürütmekteydi.

dijiasker_manset_jpg_2022_18_2_a5159fb0-00b7-4e47-baaf-58530056de73

Öte yandan, ilginç bir gelişme daha yaşandı. Wagner’ın yöneticisi Yevgeniy Prigojin, 3 Nisan günü oldukça erken bir açıklama yaparak, “Bahmut’u ele geçirdiklerini” duyurdu. Bu bilgi, savaşın psikolojisi açısından son derece önemliydi; zira eğer doğruysa, artık, savaşta sekizinci aşamaya geçilmiş demek olacaktı. Ancak sonradan (11 Nisan itibarıyla) anlaşıldı ki, Ruslar henüz Bahmut’un tamamını değil, yüzde 75 kadarını ele geçirebilmişlerdi. Rusya açısından hiç şüphesiz bu da oldukça önemli bir ilerlemeydi. 

Türkiye ise, taraflar arasında yeniden arabuluculuk rolü oynamaya çalışarak, 6 Nisan günü, Lavrov’un Ankara’ya yaptığı ziyareti sırasında, Tahıl Anlaşması’nın 60 gün süreyle bir kez daha uzatılmasına katkıda bulundu. Yani süre uzatımı, Rusya’nın istediği gibi, 60 gün oldu. Ama Lavrov Ankara’dan Avrupalılara bir uyarıda bulunmayı da ihmal etmedi. Ona göre, Avrupa Birliği, Ukrayna tahılını, anlaşmaya aykırı bir şekilde ve oldukça ucuz bir fiyattan, kara yolu bağlantısı üzerinden almaya devam ediyordu. Lavrov bunun durdurulmasını istedi. Aksi takdirde Rusya da, Türkiye ve Katar üzerinden (kara yoluyla) tahıl satacağı uyarısında bulundu. 

Türkiye ise bu aşamada, Ukrayna’nın olası bir Bahar Taarruzu öncesinde, barış çabalarını daha da yoğunlaştırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla, sözcü İbrahim Kalın Moskova’ya gönderildi ve orada Putin’e barış sürecini teşvik edici bazı mesajlar iletildi. Rusya tabii ki Türkiye’nin barış yönünde oynayacağı rolü her zaman önemsemiştir.

O sırada Macron da Çin ziyaretinin sonlarındaydı ve Fransa, Çin’in barış inisiyatifine destek veriyordu. Hatta Fransa lideri, Çin ziyaretini bitirdikten hemen sonra, 13 Nisan günü, AB’nin 20 Mart’ta aldığı, Ukrayna’ya 2 milyar Euro’luk silah-mühimmatın (AB Komisyonu başkanı von der Leyen’in ifadesiyle “1 milyon merminin”) tedarik sürecini bloke etti. Bu durum, Ukrayna tarafında büyük hayal kırıklığına sebep oldu. Macron esasında, Ukrayna’ya gönderilecek mermi ve cephanenin başta ABD ve Türkiye olmak üzere, üçüncü ülkelerden ithaline karşı çıktı. Zaten Fransa lideri, Çin ziyareti sırasında şöyle demişti: “ABD’ye bağlı olamayız”. Dolayısıyla Çin ziyaretinin hemen ertesinde, Macron’un savunduğu şey şu oldu: Ukrayna’ya yapılacak tüm tedarik sürecinin Avrupa Savunma Ajansı üzerinden yürütülmesi; dışarıdan silah-teçhizat ithal edilmemesi... Yani Fransa, paranın içeride kalmasını ve Avrupa’nın stratejik özerkliğe ulaşmasını istiyordu. Tabii ki bu yaklaşım, tedarikçi Türk şirketlerini zor duruma düşürebilirdi. Nitekim Türk Otokar gibi şirketler, Ukrayna’ya Avrupa adına, dört çekerli taktik tekerlekli zırhlı araçlar olan Cobra-2’leri ve Kirpi’leri gönderiyordu. Hatta bunların son partisi, 14 Nisan günü Ukrayna’ya teslim edilmişti. Dolayısıyla Fransa’nın AB içindeki bu çıkışı, bilhassa Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından kuvvetle desteklendi.

thumbs_b_c_6e781807f1513b0719feb3a8fb38512c

Doğu Avrupa ülkeleri ise, Fransa’nın tam tersine, savaşta Avrupa dışındaki Batı katkılarının daha da artırılmasını savundular. Örneğin, Estonya, 9 Nisan günü, Ukrayna’ya gönderilmek üzere ABD’den F-16 savaş uçağı satın alabileceklerini duyurdu. Ukrayna yönetimi zaten Şubat 2023’ten beri Avrupa ve ABD’den F-16’ları istemekteydi. Ama henüz somut bir cevap alamamıştı. Dolayısıyla her şeye rağmen, Ukrayna, çok büyük çaplı olarak düşündüğü Bahar Taarruzu planından vazgeçmedi ve barış için bütün Rus birliklerinin tüm Ukrayna topraklarından geri çekilmesini şart koşmaya devam etti. Zelenski yönetimi açısından bu çok büyük ve riskli bir kumardı. Zira eğer taarruz başarılı olamazsa, Kiev’deki hükümet ağır bir krize girip, düşebilirdi. Bunun için Ukrayna çok geniş kapsamlı savaş planları yapmayı sürdürdü. Öyle ki, Kiev, Fransa’dan Belarus’un dijital haritalarını (DTED’leri) bile talep etti. Bu haritalar, gerektiğinde ilgili ülkede operasyon yapılmasını kolaylaştırabilirdi. Çünkü ülkenin tüm detaylarını (yükseltilerini, engebelerini, elektrik tellerini, rüzgâr tribünlerini vs.) gözler önüne sermekteydi. Ama Fransa haritaları vermeye yanaşmadı.

ABD’de CFR’den (Dış İlişkiler Konseyi) bazı uzman isimler ise (konseyin başkanı Richard N. Haass gibi) Ukrayna’nın böyle bir taarruzda hemen hiçbir şansının olamayacağını değerlendiriyorlardı. Nitekim Haass’a göre, Batı şu iki uç arasında sıkışıp kalmıştı: yetersiz silahlandırılmış bir Ukrayna’nın alacağı olası bir yenilgi ile aşırı derecede silahlandırılmış bir Ukrayna’nın Putin’i savaşa daha çok kışkırtması, yani güvenlik ikilemi… 

images-5

Bu arada Ukrayna’nın bir başka ikilemi daha (Pulitzer ödüllü ünlü gazeteci Seymour Hersh tarafından) ortaya çıkarıldı. Ukrayna meğer tüm savaş boyunca, Rusya’dan akaryakıt almayı (Bulgaristan ve Letonya üzerinden) sürdürmüştü. Bu durum ifşa olunca, CIA başkanı William Burns 17 Nisan günü hemen acilen Kiev’e giderek, Zelenski ile bir görüşme yaptı. Görüşmede Zelenski’ye bu konuda çok ciddi ve sert bir uyarının iletildiği tahmin edilmektedir. 

Bahar Taarruzu öncesinde Ukrayna’nın savaş hazırlıkları tüm hızıyla devam etti. Patriot füze savunma sistemleri de Ukrayna’nın çeşitli bölgelerinde konuşlandırılmaya başlandı. Rus askerî istihbarat birimi GRU da bu gelişmeyi teyit etti. Bu bilgi doğrulandıktan hemen sonra, Rusya, Ukrayna’nın birçok noktasını, 25 günlük aranın ardından düzenlenen yoğun hava saldırılarıyla ateş altına aldı. 21 Nisan günü gerçekleşen bu büyük saldırılarda, ağırlıklı olarak kamikaze SİHA’ları (bunların bir kısmı İran’dan alınan Shahed-136’lar olmak üzere) kullanıldı. Ukrayna’nın buna cevabı ise 24 Nisan günü geldi. Kırım Sivastopol’de demirli bulunan Rus savaş gemilerine insansız deniz araçlarıyla (İDA’larla) saldırı yapıldı. 

640x360

Savaşta artan bu tırmanma eğilimi karşısında, Çin devlet başkanı Jinping, yeniden devreye girdi ve 26 Nisan 2023 tarihinde Zelenski’yi telefonla aradı. Böylece savaş başladığından beri Jinping, ilk kez Zelenski ile doğrudan temas kurmuş oldu. Çinli lider, savaşı yatıştırmaya ve Ukrayna’yı, planlanan Bahar Taarruzu’ndan vazgeçirmeye çalıştı. Hatta bu aşamada ABD de Çin’in bu girişimine olumlu baktı. Amerikan dışişleri bakanı Antony Blinken, Çin’in arabuluculuk faaliyetinden memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Ama nafile, bu konuda somut bir sonuç elde edilemedi. Çin bu aşamada (27 Nisan) Kiev’e bir büyükelçi atama kararı aldı. Nitekim Avrasya işlerinden sorumlu eski özel temsilci Li Hui, barış müzakerelerinin daha iyi yönetilebilmesi için, Kiev’e büyükelçi olarak gönderildi. Hui, daha önce Çin’in Rusya büyükelçisiydi. Zelenski yönetimi de buna karşın, Stratejik Sanayi eski bakanı Pavlo Riabikin’i Çin’e büyükelçi olarak atadı.

Bu arada Rus birlikleri de, Ukrayna’nın taarruz planlarına karşı, bilhassa Zaporijye’deki güçlü cephe savunma hattında büyük ve derin tanksavar hendekleri oluşturmaya, mayınlar döşemeye, siperler inşa etmeye başladılar. Bunlar uydu görüntüleriyle tespit edildi. 

(devam edecek)