Ukrayna, planladığı büyük saldırısı için, 4.000 askerden oluşan 12 tugay hazırlıyordu. ABD bunlardan 9’unun hazırlanması sürecine bizzat yardımcı olmaktaydı. Öte yandan Kiev, gelen tüm müzakere tekliflerini ve barış girişimlerini de reddetmeyi sürdürdü. Ukrayna büyük bir risk alarak, elindeki tek atımlık silahı en etkin şekilde kullanmaya hazırlandı. Bu çok tehlikeli bir adımdı. Zira planlar başarısız olursa, Batının bundan böyle Ukrayna’yı destekleyecek mecali ve imkânı kalmayacaktı. Onun için tüm hazırlıklar (Leopard-1/2, Abrams ve Challenger tankları ile Bradley zırhlıları için personel eğitimleri) dikkatle sürdürüldü ve tamamlandı. ABD’nin Moskova eski büyükelçisi Alexander Vershbow da, “Her şey bu büyük taarruza bağlı” yorumunu yapmıştır. Ukrayna’nın büyük karşı taarruzunun ismi ise, “Zırhlı Yumruk Operasyonu” olarak belirlendi.

1647512205rus-tanklari

Taarruz hazırlıkları kapsamında Ukrayna Stratejik Sanayi bakanı Oleksandr Kamyshin ve heyeti Atatürk Havalimanı’ndaki Teknofest’e geldiler. Orada 2 Mayıs günü Baykar şirketiyle SİHA (Bayraktar TB-2) ve Akıncı TİHA (Taarruzi İnsansız Hava Aracı) satışları üzerine 3 yeni anlaşma imzalandı. Haklarında fazla detaylı bilgi bulunmayan bu anlaşmalara göre, kabaca, Ukrayna’ya yeni nesil insansız hava araçları sağlanacak, karşılığında ise Ukraynalı 2 firmadan (Motor Sich ve Ivchenko Progress) motor tedarik edilecekti. Bilindiği gibi, Türkiye’nin “Kızılelma” projesinde, Motor Sich’in (MS) ürettiği AI-25-TLT motorları; Akıncı TİHA’larda ise MS’nin yan kuruluşu olan Ivchenko-Progress’in ürettiği AI-450 serisi motorlar kullanılmaktadır. Rusya tabii ki bu anlaşmalardan hiç memnun olmadı.

AKINCI-TEBER

Öte yandan, Ukrayna, bir türlü, Bahar Taarruzuna başlayamadığından dolayı, Rusya’ya yönelik bazı teröristik İHA saldırılarına ve sabotaj faaliyetlerine ağırlık vermeyi sürdürdü. Nitekim 29 Nisan günü, Kırım Sivastopol’daki Rus petrol depolama tesislerine büyük bir İHA saldırısı yapıldı. Ayrıca, 9 Mayıs günü Kremlin’de düzenlenecek olan Zafer Bayramı kutlamalarına yönelik olarak da, büyük bir İHA saldırısı planlandı. İstihbaratı alan Rusya, bu terör girişimlerine engel olmak için, 1 Mayıs gece yarısı itibarıyla, bombardıman uçaklarıyla Ukrayna’ya son 1 yılın en büyük hava saldırısını (önleyici vuruş kapsamında) tertipledi. Nitekim bu hava taarruzuna 11 adet Tu-95 stratejik bombardıman uçağı iştirak etti. Kiev dâhil birçok Ukrayna şehrine eş zamanlı yapılan bu hava saldırısı tam 3 saat sürdü. Ayrıca Ukrayna’nın birçok şehrine (Kiev, Dnipro, Uman ve Ukrainka), seyir füzeleri atıldı ve İHA’lar da kullanıldı. Bu çerçevede Ukrayna’nın olası Bahar Taarruzu’nun başlangıç noktası olarak öngörülen Pavlohrad (Pavlograd) şehri de hedef alındı.

aa-2

Bu büyük önleyici bombardımandan sonra, Ukrayna’nın Bahar Saldırısı planları iyice çıkmaza girdi. Hatta ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in (3 Mayıs), Rusya-Ukrayna savaşının bir “pat durumuna ulaştığını”, onun için tarafların artık masaya oturmaktan başka çıkar yollarının kalmadığını ifade eden çarpıcı bir açıklama yapması dikkat çekti. Bu tespitle uyumlu bir şekilde, Türkiye’nin arabuluculuk gayretleri de yeniden gündeme geldi. Nitekim Türkiye, Rusya ve Ukrayna savunma bakanları, bilhassa, geçerlilik süresi uzatılan tahıl anlaşmasının yürütülmesinin önündeki aksaklıkları giderebilmek için, 5 Mayıs günü İstanbul’da biraraya geldiler. Bu konuda İstanbul’daki ikinci tur görüşmeleri ise, 11 Mayıs günü yapıldı. Ağırlıklı olarak tartışılan konu, süresi 60 gün uzatılmış olan Karadeniz Tahıl Girişimi’nin uygulanması meselesi idi. Bu girişim çerçevesinde, o zamana kadar, bine yakın gemiyle, toplamda 32 milyon ton tahıl taşınmıştı. Ancak Rusya açısından bu anlaşmanın uygulanmasını imkânsız kılacak sorunlar henüz halledilememişti. Öncelikle onların çözümlenmesi gerekiyordu. Rusya, tahıl ihracatında önemli bir bankası olan Rosselkhozbank’ın yeniden SWIFT sistemine alınmasını, tahıl sevkiyatlarının daha adil ve şeffaf olmasını, Afrika ülkelerine öncelik verilmesini istiyordu. Zira Rusya’ya göre buradan geçen tahıl sevkiyatının sadece %2,5’u yoksul ülkelere ulaşmaktaydı. Bu sorunun üstesinden gelinmesi gerekiyordu. Ödeme sistemi hususunda ise Türkiye, Rusya’ya Ziraat Bankası üzerinden işlem yapılması önerisinde bulundu. Bu arada yaptırımlara rağmen, Nisan-Mayıs döneminde Rusya’nın dünyaya yaptığı petrol ihracatı, savaşın başından beri görülen en zirve noktasına ulaşmıştır. Dolayısıyla Rusya’nın petrol gelirleri, 1.7 milyar dolar daha artarak, toplamda 15 milyar dolara yükselmiştir.

Bu aşamada Ukrayna da, giderek, müzakereye daha açık hale geldi. Çünkü Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın üst düzey danışmanlarından biri olan Mikhail Podolyak’ın da itiraf etmek zorunda kaldığı üzere, gönderilen Batılı silahlar uzun süredir modifiye ve aktive edilememiş ve hatta demode vaziyetteydiler. Ukrayna’nın en büyük zaaflarından biri de, insan kaynakları eksikliği idi. Nitekim uzun süren savaş boyunca, Ukrayna en iyi savaşçılarını kaybetmişti.

Bu durumda Bahar Taarruzu’nu yeniden tehir etmek zorunda kalan Ukrayna, sabotaj eylemlerine ağırlık vermeye devam etti. Nitekim 4 Mayıs günü, savaş başladığından beri ilk kez Putin’in Kremlin Sarayı’nda bulunan konutuna SİHA’larla bir suikast girişimi tertiplendi. Ardından Ukrayna istihbaratı, 7 Mayıs günü, Rus siyasetçi ve gazeteci Zahar Prilepin’e bir suikast girişiminde bulundu.

1664256778

Savaşın Bahmut’ta devam eden boyutuna tekrar geri dönecek olursak, oradaki tıkanmışlık da had safhaya ulaşmıştı. O sırada bu tıkanmışlığı en açık şekilde ifade eden kişi, Wagner’ın lideri Yevgeniy Prigojin oldu. Prigojin, 5 Mayıs günü savunma bakanı Sergey Şoygu’ya çok sert bir mektup yazdı ve ona, 10 Mayıs gününden itibaren Bahmut’taki mevzilerinden çekilmek istediklerini belirtti. Kendilerinin yerine de, Çeçen lider Ramazan Kadirov’un başında olduğu “Akhmat Taburu’nun” getirilmesini talep etti. Prigojin’in bu talebinin gerekçesi, Wagner’in Bahmut Savaşı’nda çok ağır kayıplar vermesi ve elinde savaş mühimmatının kalmamasıydı. Tabii ki bu talebin yerine getirilebilmesi için, Şoygu’nun gereken emri imzalaması gerekiyordu. Ancak o da Putin’in talimatına göre hareket ediyordu. Putin’in talimatı gereği olarak ise, 9 Mayıs’taki Zafer Günü törenlerine kadar Bahmut’un muhakkak düşürülmesi bekleniyordu. Lâkin bu takvime uyulması, artık çok zor görünüyordu ve ayrıca Wagner’in, yaralarını sarabilmek için bir süreliğine de olsa cepheden uzaklaşması gibi bir ihtiyacı vardı. Üstelik Prigojin bu aşamada çok daha evham verici şeyler söyledi. Onun dediği kadarıyla, Moskova’daki bazı askerî bürokratlar, sırf Putin’in belirlediği takvime uyulamasın diye, 1 Mayıs’ta Wagner’e mermi ikmalini bilinçli olarak kesmişlerdi. Yani Rusya içindeki sorunlar oldukça büyüktü. Hatta Prigojin, Rusya’da bazı yetkililerin ABD’yle, Wagner üzerine pazarlık yaptıklarını bile ileri sürdü. Bu pazarlıkların neticesinde, belki de, Wagner’in dünyanın değişik yerlerinden çekilmesi veya dünya çapındaki faaliyetlerinin sınırlandırılması dahi söz konusu olabilirdi. Ama bütün bu serzenişlerine rağmen, Prigojin kısa süre içinde Moskova tarafından verilen ‘mühimmat gönderme sözü’ ile ikna edildi ve Wagner lideri, 8 Mayıs itibarıyla, daha önceki ifadelerinin tam tersine, Bahmut cephesinde kalmaya devam edeceklerini açıkladı. Bu arada Rus Savunma Bakanlığı, Ukrayna operasyonunun komutan yardımcısı olan General Surovikin’in, bundan böyle Bahmut için Wagner’le beraber çalışacağını duyurdu. Batı ise, büyük bir merakla Wagner’in durumunu tartışıyordu. O sırada ABD’den farklı düşünen Alman dışişleri bakanlığı, bu harp şirketini AB’nin terör listesine dâhil etmek için yasal bir gerekçe olmadığına hükmetti.

Aynı gün Rusya, Ukrayna topraklarının yaklaşık üçte ikilik bölümüne eş zamanlı çok ağır bir hava saldırısı başlattı. Bu çerçevede, 1 gün içinde 61 hava saldırısı ve 52 ağır roket saldırısı gerçekleştirildi. Yapılan saldırılarda Kiev de hedef alındı. 

turkiye-den-ermenistan-a-akka-denetimi-1476775797

Rusya, bu son saldırılarını sürdürürken, Batı ile ilişkilerini iyice koparma noktasına geldi. Nitekim Putin, 11 Mayıs 2023 tarihinde Rusya’nın, AKKA Antlaşması’ndan (Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması) çekilmesini öngören kararnameyi imzaladı. NATO ve Varşova Paktı ülkeleri arasında 1990 yılında Paris’te akdedilen bu antlaşma, taraflara Atlantik Okyanusu ile Ural Dağları (Hazar Denizi havzası da dâhil) arasında uzanan kıtasal bölgede eşit miktarda konvansiyonel silah ve teçhizata sahip olma izni vermekteydi. Ancak Rusya, çok önemli bir adım atarak, bu antlaşmadan çekilme kararını verdi. Bununla ilgili Putin imzalı kararname, Federasyon Konseyi’nin onayına gönderildi. 

Ukrayna ordusu ise, 15 Mayıs günü çok radikal bir kararla, son bir çare olarak, Bahmut’taki Rus savunma hattını yarıp ilerlemeyi denedi ama bunda başarılı olamadı. Zelenski 17 Mayıs günü, Türkiye’den F-16’lar istediyse de, Ankara böyle bir angajmana girmeyi göze alamadı. Bilindiği gibi Türkiye’nin elinde Blok 30, 40, 50 ve 50+ olmak üzere toplamda 235 adet F-16 savaş uçağı bulunuyordu. Bunları da zaten ABD’de modernize etmeye çalışmaktaydı. 

64099090d265a22480a863ab

Böylelikle, elindeki kısıtlı imkânları da, bu son yarma harekâtı teşebbüsü için sarf eden Ukrayna ordusu, çok geçmeden pes etti ve ardından da 21 Mayıs günü, Donbass’a bağlı “Bahmut’un tamamının Rus birliklerinin eline geçtiği” ilan edildi. Bu sonuç, hiç kuşkusuz, savaşın çok önemli bir dönüm noktası oldu. Süreçte artık sekizinci aşamaya geçildiği de rahatlıkla söylenebilecektir.

(devam edecek)