Bilişim Vadisi’nde Girişim Kitle Fonlama Platformu AŞ tarafından düzenlenen “İş Dünyası Buluşmaları” programına katılan Kirişci, Türkiye’nin 33,1 ortanca yaş ile Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi durumunda olduğunu belirterek, “akıl teri” dökebilen insan kaynağının önemine değindi.
AR-GE çalışmalarının önemine işaret eden Kirişci, “AR-GE’nin üretmiş olduğu birtakım ürünleri üretmek adına da girişimcilerin mutlaka olması gerekiyor. Devamında bu kesimin bir finansal gücünün de olması elbette ki elzem.” ifadesini kullandı.
Kirişci, Türkiye’de tarımda ve diğer alanlarda ciddi manada dijitalleşme ve teknoloji kullanımının ve bunun yaygınlaşmasının hızlı gerçekleştiğini aktararak, TEKNOFEST kuşağının, bugün her alanda, gerçekten ülkeye çağ atlatabilecek çalışmalar yürüttüğünü kaydetti.
Bayraktar ailesinin 2 kıymetli evladının Türkiye’nin, dünyanın gündemine nasıl hakim olduğu konusunda sağladıkları gücü herkesin gördüğünü vurgulayan Kirişci, Türkiye’nin savunma sanayide yüzde 20 olan yerlilik ve millilik oranının yüzde 80’e çıktığını, bunu TEKNOFEST gençliğe borçlu olduklarını dile getirdi.
Bu gençlik sayesinde, akla gelenin en iyisini yapabilme noktasında her gün yeni bir başarı hikayesi sergilediklerine değinen Kirişci, “Bundan dolayı da Türkiye artık 780 bin kilometrekarelik bir kara, 462 bin kilometrekarelik bir Mavi Vatan’dan müteşekkil ve bu sınırlara hapsedilmek istenen bir ülke olmayacağını dünyaya haykırdı. Gerek bölgesel gerekse global düzeyde bir oyuncu olduğunu gösterdi.” diye konuştu.
Kirişci, dünyadaki gelişmelerden bahsederek, şöyle devam etti:
“Herkes birbiriyle kavga ederken, adeta vur vur diye tempo tutarken, biz ‘Bu vuruşmanın kimseye bir faydası yok. Bundan kazananlar elbette vardır, kazananlar olacaktır. Ama dünyanın gerçek anlamda bir barışa ihtiyacı vardır.’ dedik. Burada Sayın Cumhurbaşkanı’mızın izlemiş olduğu o dirayetli, doğru, yerinde ve tutarlı dış politikayla bir anda Türkiye’de, artık ülkemizi ziyaret edenlerin de renklerine ve geldikleri ülkelere bakarsanız, bu değişimi çok net olarak görürsünüz. Son dönemde adeta sıraya girdiler. ‘Aman bu konuyla ilgili siz arada olun.’ ‘Aman ne olur bunun moderatörlüğünü siz yapın.’ ‘Aman bu konuda sizin sözünüz, sohbetiniz dinleniyor. Bize yardımcı olun.’ ‘Biz Avrupalılar olarak doğal gaz kesintisiyle donmayalım.’ diyen Avrupalılar var, bir dünya topluluğu var. “
Toplantıda tahıl koridoru konusunda da söz edildiğini dile getiren Kirişci, toplam 9 milyon ton tahıl taşındığını ve 400’e yakın geminin geçişinin gerçekleştiğini bildirdi.
– “Türkiye’de istikbali olan bir tarım sektörü var”
Kirişci, tahıl koridorundan geçen tahılın ve gıda ürünlerinin yüzde 62’sini Avrupalıların aldığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yüzde 21’ini Asyalılar, yüzde 12-13’ünü Afrikalılar. İhtiyacı en fazla olan, en geri kalmış olan ülkeler ise sadece yüzde 6,1’ini alıyor. Bu tahıl koridorunun açılması meselesi bile dünyayı rahatlattı. Bir gıda milletçiliğinin, bir gıda krizinin konuşulduğu bir dönemde bir anda fiyatlar gerilemiş ve özellikle gıdaya muhtaç olan, kendi üretemeyen ülkeler -çünkü herkes bizim gibi değil- bir nefes almış oldu. Hamdolsun başından beri aldığımız tedbirlerle gerçekten eli öpülesi üreticilerimizle 85 milyon nüfusumuzu doyuruyoruz. Tarımda kendi insanımızı doyurmakla kalmıyoruz, 50 milyon ülkemizi ziyaret eden turistler var. Onları doyuruyoruz. Onları doyurmak için dışarıdan yemek siparişi vermiyoruz. Evde pişen yemeklerimizi ikram ediyoruz, ürettiklerimizi ikram ediyoruz.”
Türkiye’nin tarım potansiyeline değinen Kirişci, “Türkiye’de istikbali olan bir tarım sektörü var. Hepimizin geleceği olan bir tarım sektörü var.” dedi.
Kirişci, bu ülkenin çiftçisinin ürettiğini vurgulayarak, ormanların korunması gerektiğini, bunların geliştirilmesi için girişimcilerden destek beklediklerini kaydetti.
Bakan Kirişci, Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasında bir köprü olduğuna dikkati çekerek, “Bunun ne anlama geldiğini, biz yıllarca idrak edemedik. Bunu bir türlü gelire, refaha, ekonomide büyümeye, istihdamda artışa, ihracatta gelişmeye eviremedik, çeviremedik, dönüştüremedik. Ama hamdolsun artık 20 yıldan beri bunun evrildiği, Türkiye’nin stratejik öneminin fark edildiği, gençliğin ne kadar önemli olduğu, iyi değerlendirirse ülkeyi nerelere taşıyabileceğini de görmüş olduk.” değerlendirmesinde bulundu.