İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Sayın Cumhurbaşkanımız talimatı verdi, hazırlıklar yapılıyor. Münbiç’te, Tel Rıfat’ta… Allah’ın izniyle Cumhuriyet’in 100’üncü yılına girmeden yani 29 Ekim 2023’ü yaşamadan Kandil’i de temizleyip, ay yıldızlı bayrağı o terör yuvalarının tepesine takmak bizim boynumuzun borcudur.” dedi.
Bakan Soylu, Çanakkale Jandarma Eğitim Merkez Komutanlığı’nda düzenlenen Yedek Subay Temel Eğitim Mezuniyet Töreni’nde yaptığı konuşmada, mezunların millet için önemli görevlerde bulunacağını söyledi.
Bu şerefli üniformayı giyen gençlere her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu belirten Soylu, şöyle konuştu:
“Onlara destek olalım. Onları yetiştiren, okullarına gönderirken Ayetel Kürsilerle zırhlandıran, sınavlara gireceğinde onlarla heyecanlanan, onların ferasetinin ve zihninin açık olması için dualar okuyan aileler… Burada ortaya koyduğunuz duruş ve adanmışlık, bu millete de dünya mazlumlarına, etrafımızdaki istikrardan yoksun bırakılmaya çalışan coğrafyaya da çok lazımdır. Sizler bu ülkenin evlatları, bu ülkenin polisi, bu ülkenin jandarması, bu ülkenin Mehmetçiği, bu ülkenin leventleri, nihayetinde bu dünyadaki mazlumların sigortasısınız. Çünkü bu dünyanın gelişmişleri, bu dünyanın küresel efendileri, dünyayı yönetenleri verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Tarif ettikleri hiçbir hayale bizi götürmediler. 1989’da Berlin Duvarı yıkıldı. Dünyaya güya umut verdiler, kendi medeniyetlerindeki ayrılıkları birleştirdiler ama arkasından dönüp Mostar Köprüsü’nü yıktılar. Doğu ve bizim coğrafyamızı, Müslüman dünyasını ötekileştirdiler. İkinci Dünya Savaşı’nda harabe olmuş ülkelerini doğudan gelen göçmen iş gücüyle yeniden imar ve inşa ettiler.”
“İnsanlık adına huzur ve refah adına dünyaya ne söyledilerse yalan çıktı”
Soylu, Almanya’da 16 milyon, Amerika’da 51 milyon göçmenin yaşadığını dile getirdi.
Orta Doğu ve Afrika’dan gelen göçmenlere Akdeniz’i ve Ege’yi 11 yıldır “mezarlık” yapanların, göçmen botlarını kurşunladığını vurgulayan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bize yıllarca hukuk dersi verdiler ama PKK’dan DEAŞ’a, FETÖ’den DHKP-C’ye kadar desteklemedikleri terör örgütü kalmadı. Bize yıllarca demokrasi dersi verdiler. Bizim ülkemizden Afrika’ya, Orta Doğu’ya, Orta Asya’ya kadar darbe tezgahlamadıkları ülke kalmadı. Bize yıllarca insanlık dersi verdiler. Afrika’da sömürmedikleri ülke kalmadı. Irkçılık yapmadıkları millet kalmadı. Bize yıllarca gelişmişlik ve medeniyet dersi verdiler. Avrupa’da üretip doğuya satmadıkları sentetik, kimyasal uyuşturucu kalmadı. İnsanlık adına huzur ve refah adına dünyaya ne söyledilerse yalan çıktı. Size niye ihtiyaç var biliyor musunuz? Çünkü dünyada ürettikleri kötülük de artık bunların kontrolünden çıktı. Eskiden kirli de olsa tezgahlarına hakimdiler. Oyunlarına, kurgularına hakimdiler ama artık öyle değil. Ne terörü ne göçü ne uyuşturucuyu ne de iç savaşları hatta Ukrayna’daki gibi dış savaşları bile kontrol edebiliyor değiller. Aklı başında bir diplomasi, aklı başında bir barış üretebilecekleri kabiliyetleri artık söz konusu değil. Dünyayı nereye sürüklediklerini Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de kurdukları tezgahların neticesini hesaplayabiliyor değiller. Batı medeniyeti bugün mızıkçı çocuklar gibi huzur bozmaktan başka kendi problemlerini doğuya yıkmaktan başka bir şey düşünmüyorlar, bir şey yapmıyorlar ve yapamıyorlar.”
Türkiye’nin güçlü ve ayakta kalmak zorunda olduğunu anlatan Soylu, sadece kolluk birimleriyle değil üretimiyle, sanayiyle, mühendisiyle, öğretmeniyle, ahlakıyla, aile yapısıyla, çalışkanlığıyla, inancıyla hep birlikte ayakta kalmak zorunda olunduğunu ifade etti.
“Savunma sanayimizde millilik ve yerlilik oranımız yüzde 80’lere dayandı”
Türkiye’nin kendi savunma sanayi ürünlerini üretmeye başladığını hatırlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savunma sanayimizde yüzde 20’deydi bizim millilik ve yerlilik oranımız. Bugün yüzde 80’lere dayandı. Şimdi yeni bir harekatın hazırlığını yapıyoruz. O gün Zeytin Dalı Harekatı’nda Afrin’e girerken, kahraman Mehmetçiğimiz ve bütün arkadaşlarımız bir büyük mücadeleye adanmışlık ruhuyla giderken, dünyadaki Batılı ülkeler bize ambargo uyguladılar. Zannettiler ki biz Afrin’de çakılıp kalacağız. Bizim mühendislerimizi, savunma sanayindeki kahramanlarımızı hesap etmediler. Mühimmatlarımızın bittiği haberi gelmeden, Batının ürettiklerinden daha iyisini üretip, Afrin’de mücadele eden ve terör örgütünden oraları temizleyen kahramanlarımıza yetiştiren; Almanya’nın, Amerika’nın savunma sanayi değil, bizim şu göğüslerinde ay yıldızlı hilalin onurunu yaşayan bizim Türk mühendislerimiz bizim evlatlarımızdı. Allah onlardan razı olsun. Bizi kimseye muhtaç etmediler. Yıllarca İsrail, Amerika bize insansız hava aracı verecekler diye bekleşirken, bozulduğunda ‘Tamir eder misiniz?’ diye rica eden gözlerle bakan Türkiye’den, bugün içinde bulunduğumuz Jandarma Genel Komutanlığının 50’nin üzerindeki insansız hava aracını ülkemin terörle mücadelesinde, göçle mücadelesinde Ege’den Akdeniz’e kadar Gabar Dağı’ndan Cudi dağlarına kadar Tendürek’ten Ağrı Dağları’na kadar adım adım merhale merhale evlatlarımızın aşağıda bu mücadeleyi gerçekleştirirken hem beşik gözetleme yapan hem de terör örgütüne kımıldayabilecek bir alan bırakmayan anlayışını üreten de Amerika’nın, Avrupa’nın adamları değil bizim şu göğüslerinde ay yıldızlı inancı taşıyan evlatlarımızdır.”
“Ayasofya’da Ezanı Muhammedi okunuyor diye had bildirmeye çalışanlara teslim olmayacağız”
Bakan Soylu, kendi helikopteriyle, ATAK helikopteriyle, hücum helikopterleriyle beraber bu mücadeleyi gerçekleştiren bir ülkenin mensupları olduklarına dikkati çekti.
Bu dünyayı karanlığa sürüklemek isteyenlerin affına teslim olmayacaklarını dile getiren Soylu, şu ifadelere yer verdi:
“Bize terörü dayatanlara, bize LGBT’yi dayatanlara, bize ekonomik esaret dayatmaya çalışanlara, bize merhametsizliği, bize mazluma sırt çevirmeyi, bize teröristle pazarlık etmeyi dayatanlara, 3-5 emanet silah buldu diye bize özgürlüğümüz için hürriyetimiz için bağımsızlığınız için bunu çekemedikleri için Ayasofya’da Ezanı Muhammedi okunuyor diye parmak sallayıp had bildirmeye çalışanlara teslim olmayacağız. Türkiye bugün içeride PKK meselesini Allah’ın izniyle gündem olmaktan çıkarmıştır. Yılların mücadele, tecrübesi ve emeğini, terörle mücadele stratejimizde yaptığımız büyük değişimle birleştirdik, bugün Doğu ve Güneydoğu’da çok farklı bir huzur iklimini yaşıyoruz. Şırnak’ta, Cudi’de silah sesleri değil tenis raketi sesleri yankılanıyor. Uluslararası tenis turnuvası düzenledik, adına da Cudi Cup dedik. Bunu söylememizin sebebi şudur: Kendi milletimize mesaj veriyor değiliz. Binlerce silahla, mühimmatla birlikte onlara yaptığı eğitim desteğiyle birlikte Türkiye’nin zenginliğine gözünü dikmiş, Türkiye’nin huzuruna gözünü dikmiş, Avrupa’ya ve Amerika’ya mesaj veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz.”
“Dünyanın en stratejik ve en başarılı göç yönetimini ortaya koyuyoruz”
İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye’nin güneyindeki gelişmelere değinerek, şunları anlattı:
“Yanı başımızda bir terör devleti kurmak istiyorlar. Bir terör koridoru oluşturmak istiyorlar. Oralardaki insanları başta bizim ülkemiz olmak üzere sürgün edip kendilerine Batının maşası, militan bir devlet kurmak istiyorlar. Hiçbirine müsaade etmiyoruz. İdlib’de ve diğer operasyon bölgelerinde güvenli alanlar oluşturuyoruz. Hayatı normalleştiriyoruz. Biz Batı gibi orada sömürge alanı oluşturmuyoruz. Kendi kendilerini yönetebildikleri, huzuru sağlayabildikleri bir alanı oluşturmaya çalışıyoruz. Hem oralardan ülkemize yeni bir göç akınını engelliyoruz hem de ülkemizdeki göçmenlerin oralara onurlu ve güvenli geri dönüşlerini sağlamak için güvenli bölgeler oluşturuyoruz. Bir yandan kaçak göçmenleri engellemek için sınır güvenlik önlemlerimizi en üst seviyeye getiriyoruz. Diğer yandan kaçak göçe kaynaklık eden ülkelerdeki istikrarsızlığın giderilmesi için medeniyetimize ve tarihimize uyan bir rehberlik ortaya koymaya çalışıyoruz. Kimsenin elini havada bırakmıyoruz. Kimseye sırtımızı dönmüyoruz. Kim ne derse desin dünyanın en stratejik ve en başarılı göç yönetimini ortaya koyuyoruz. Tüm fitne ve deformasyon çabalarına rağmen göçü bu ülke için bir güce, geleceğe ait bir katkıya dönüştürmek için de çabalıyoruz.”
Soylu, özellikle 15 Temmuz’dan sonra tüm kurumlarda büyük bir yenilenmeye ve güçlenmeye gittiklerini belirtti.
Türk jandarmasının, dünyanın en gelişmiş, dünyanın en modern, dünyanın en kurumsal kapasitesi yüksek, sorumluluk sahası en geniş ve en başarılı jandarma teşkilatlarının başında geldiğini aktaran Soylu, şöyle konuştu:
“Pek çok kurumda olduğu gibi jandarmamızda da 15 Temmuz’dan sonra büyük bir yenilenme yaşadık. Personel mevcudu bugün itibarıyla 192 bin seviyesine çıkmıştır. Yüzde 58 olan profesyonelleşme oranı bugün itibarıyla yüzde 87 olmuştur. 15 Temmuz sonrasında jandarma envanterine ilk defa silahlı hücum helikopteri, ilk defa taktik ve operatif İHA ve SİHA aldık. Bunlarla çok etkili operasyon yaptık. Operasyon demişken, haberlerde bir terör olayı haberi verilir, peşinden şöyle bir cümle gelirdi: ‘Olay sonrası geniş çaplı operasyon başlatıldı.’ Biz artık öyle yapmıyoruz. Olay sonrasını beklemiyoruz. Bu hain terör örgütünün son teröristi etkisiz hale getirilinceye kadar kesintisiz operasyon halindeyiz. Durmak yok. Nefes almak yok. Nefes aldırmak yok.”
Bakan Soylu, ikna timleri kurduklarına işaret ederek, “Bu hainlerin kaçırıp kandırdıklarını dağdan indiriyor, adalete teslim ediyoruz. Bir yandan da bunların tüm silahlı unsurlarına bu devlete doğrultulmuş tüm silahlara gereken cevabı veriyoruz. Herkes duysun: Sayın Cumhurbaşkanımız talimatı verdi, hazırlıklar yapılıyor. Münbiç’te, Tel Rıfat’ta… Allah’ın izniyle Cumhuriyet’in 100’üncü yılına girmeden yani 29 Ekim 2023’ü yaşamadan Kandil’i de temizleyip, ay yıldızlı bayrağı o terör yuvalarının tepesine takmak bizim boynumuzun borcudur.” ifadelerini kullandı.
Soylu, 2014 yılından bugüne tüm terör olaylarını yüzde 95 azalttıklarına dikkati çekerek sıfırlamaya doğru emin adımlarla gittiklerini söyledi.
Geleceği, gençleri ve insanları uyuşturucudan korumak için mücadele ettiklerini belirten Soylu, “Neredeyse her gün Cumhuriyet tarihinin rekor uyuşturucu yakalamalarını gerçekleştiriyoruz. Varsın birileri terör baronlarına, varsın birileri uyuşturucu baronlarına moral vermeye çalışsınlar. Varsın bizim evlatlarımızın ve ülkemizin moralini bozmaya çalışsınlar. Tıpkı buradaki kardeşlerimiz gibi… Bu ay yıldızlı bayrağı göğsünde taşıyan tüm personelimiz, tüm çalışanımız, tüm kolluk birimlerimiz kararlıdır, inançlıdır ülkenin geleceği için suçla ve kötülükle mücadele için teyakkuzdadır.” dedi.
Bakan Soylu, dün Eren Abluka-15 Operasyonu’nda Jandarma’nın tam bir ton esrar, 2 milyon 144 bin kök kenevir ele geçirdiğini hatırlattı. Bu konuda kararlı olduklarını ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
“Kimseye fırsat tanımayacağız. Uyuşturucudan para kazanıp, evlatlarımıza karşı, ülkemizin huzuruna karşı silah alıp, Batı’nın yardımıyla bu ülkenin huzurunu bozmaya, birlik ve beraberliğini bozmaya, kimseye ama kimseye müsaade etmeyeceğiz. Kriminal laboratuvar kapasitesinden yol kontrollerine kadar pek çok alanda Jandarma’mızın gücünü ve imkanlarını artırmaya devam ediyoruz. Haliyle buradan önemli saha sonuçları alıyoruz. Jandarma’mızda 2016 yılında yüzde 62 olan mal varlığına karşı işlenen suçlardaki kendi bölgelerindeki aydınlatma oranımız 2021’de yüzde 82’ye çıktı. İnşallah bu yıl sonunda hedeflediğimiz yüzde 84’ü yakalamış olacağız.”
Jandarma teşkilatında kaydedilen gelişmeler
Soylu, 2019 yılında ilk kez Jandarma’da motorlu trafik timleri kurduklarını ve halen 200 adet motorlu trafik timinin teşkilat bünyesinde görev yaptığını anlattı. 2016 yılında Jandarma ve Sahil Güvenlik akademilerini kurduklarını anımsatan Soylu, 5 yıllık fakülte ve 2 yıllık meslek yüksekokulunu teşkil ettiklerine değindi.
Jandarma’nın ve Sahil Güvenlik teşkilatının kendi ihtiyacı olan subay ve astsubay personelini yetiştirebilmesinin önünü açtıklarını aktaran Soylu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kriminal ve adli bilişim alanında öyle yatırımlar yaptık ki Jandarma bünyesinde mermi kovanı balistik inceleme süresi bir yıldan bir saate, patlayıcı maddesi 2 günden 4 saate, DNA analizi 4 günden 8 saate, parmak izi inceleme süresi 10 günden 5 dakikaya geriledi. Özellikle bu dönemde oluşturduğumuz kısa adı JAK olan Jandarma Arama Kurtarma timlerimiz, Su Altı Arama Kurtarma timlerimizle birlikte her afette bizler için gurur, vatandaşımız için umut vesilesi olmuşlardır. Pek çok sahada jandarma teşkilatımızda büyük onur duyacağımız, gurur duyacağımız yenilenmeler ve gelişmeler ortaya konulmuştur.”
“Hukuk ve vicdandan ayrılmayın”
İçişleri Bakanı Soylu, Jandarma Eğitim Merkez Komutanlığından mezun olanlara şöyle seslendi:
“Jandarma bünyesinde bu zaman içerisinde alacağınız görev ne olursa olsun hangi izzet sınıfında olursanız olun bu kıymetli üniforma bu bayrak, bu vatan ve bu aziz millet size emanettir. Memleketimin her köşesine gideceksiniz. Doğu ve Güneydoğu’ya da batıya da Karadeniz’e de Akdeniz’e de gideceksiniz. Hukuk ve vicdandan ayrılmayın. Bunun ikisinin rehberliğinden sakın ola ki vazgeçmeyin. Hukukun ve kalbimizin ‘yanlış’ dediğine, siz asla ‘doğru’ demeyin. Bu üniformalar namusunuz ve şerefinizdir. Sakın yanlış işlerle, hukuk dışı işlerle, günlük menfaatlerinin peşinde koşarak leke sürmeyin. Gideceğiniz noktalarda önemli görevler üstleneceksiniz. Bizim mesleğimiz 2 şeyi kabul etmez: Biri rehavet, ötekisi rutin. Bu meslekte rehavete düşen kendine ve içinde bulunduğu teşkilata yapabileceği en büyük kötülüğü yapar. Çünkü siz bizim için birer can ve kıymetsiniz. Onun için kendinizi daima hazır hissetmelisiniz. Kendinizi geliştirmeye çalışın.”
Soylu, bu program öncesi Hakkari ve Tunceli valileri, komutanlar ile görüştüğü bilgisini vererek şu ifadeleri kullandı:
“Bizim kahramanlarımız orada operasyon yapıyorlar. Teröristleri sıkıştırmışlar, abluka içerisine almışlar. İnşallah yakın zamanda bize bir haber verecekler. Bilmenizi istiyorum. Eğer biz bugün Çemçe Madur’da varsak, Ağrı Dağı’nın tepesinde varsak, Tendürek’te varsak, Gabar Dağı’nı, Cudi Dağı’nı hakimiyetimiz altına almışsak, Herekol’da varsak, Kato Dağı’nda eksi 30-35 derecede ay yıldızlı bayrağı nazlı nazlı dalgalandırıyorsak, şu Çanakkale ruhunun bize yüklediği inançtır, fazilettir, bu millete, bu bayrağa, bu devlete sadakattir, bu millete hürmettir, geleceğimize olan sorumluluktur.”
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ise Çanakkale Jandarma Eğitim Merkez Komutanlığında 4 hafta süren temel eğitim süresinin 187 kişiyle başlanıp tamamlandığını belirtti. Mezun olanların Jandarma Genel Komutanlığının birer ferdi olarak ellerindeki hizmet meşalesiyle yurdun dört bir tarafına dağılacağını anlatan Çetin, şunları kaydetti:
“Katıldığınız bu saflar vazifesini namus bilip, makamların en büyüğü, en yücesi şehadet makamına koşanların terbiyesiyle yoğurulmuştur. Çanakkale ruhunun yeşerdiği bu kutsal yuvada bulunmak ayrı fırsat ve şanstır. Bu kutsal mekanda bulunduğunuz süre içerisinde size verilen her türlü görevi yerine getirebilecek, fiziki yetenek ve dayanıklılığı gelişmiş, şekil, ruh ve görev disiplini yüksek birer yedek subay olan yetiştirilmek üzere yoğun bir eğitim dönemi geçirdik. Bugünden itibaren jandarma olmanın onurunu, gururunu ve sorumluluğu taşıyacaksınız. Şehitlerimiz emaneti, gazilerimizin vasiyeti, atalarımızın yadigarı hilali uğruna güneşlerin battığı bu güzel vatanın sizlerin omuzlarında daima yükseleceğine, şanlı bayrağımızın, kutsal vatan toprakları üzerine sonsuza kadar dalgalanmaya devam edeceğine, en kutsal varlığınız olan canınızı, yüce Türk milleti ve aziz vatanımız uğruna gerektiğinde seve seve feda edeceğinden inancımız tamdır.”
Törende dönem birincisi Himmet Can Güvercin yaş kütüğüne plaket çaktı, Asteğmen Çağatay Girici “Mehmet Toprak Oldu” şiirini okudu. Ayrıca, dereceye giren mezunlara ödülleri verildi.
Programa, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin, Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ile diğer ilgililer katıldı.