Bozdağ, Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce Crowne Plaza’da düzenlenen “10. Yılında Türk Ticaret Kanunu Çalıştayı”nın açılışında yaptığı konuşmada, başörtüsüne yönelik anayasa değişikliğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerle görüşmeler yaptıklarını hatırlatan Bakan Bozdağ, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılmasında hiçbir kadının başı açık veya örtülü olması şartının aranamayacağını vurguladı. Bozdağ, şöyle devam etti:
“Başı örtülü, başı açık kadınları eşit koruma altına alan, ayrıca sunulan hizmetlerden yararlanmasını anayasal güvenceye kavuşturan son derece önemli, demokratik hukuk devletine ve laik devlet anlayışına uygun önemli bir değişiklik. Dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların da haklarını en üst düzeyde güvence altına alıyor.”
“Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok kirli kampanyaların hedefinde”
Aileyle ilgili de adım atılacağını dile getiren Bozdağ, Anayasa’nın 41. maddesindeki “Aile Türk toplumunun temelidir” ifadesinden sonra gelmek üzere evlilik birliğinin kadın ve erkek arasında kurulduğunu, eşler arasında eşitliğe dayandığını tartışmasız şekilde ifade eden bir adım atmak istediklerini anlattı. “Bu düzenlemeye karşı çıkarım.” diyenlerin bulunduğunu bildiren Bakan Bozdağ, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Ben şimdi soruyorum, evlilik kimle kimin arasında kurulur? Bir Türk vatandaşına göre, bizim kültürümüze göre, bizim medeniyetimize göre, bizim hukukumuza göre, kadın ile erkek arasında evlilik birliği kurulmaz mı? Bunun aksini iddia eden kimse var mı? Yok. O zaman biz bu milletin tamamının üzerinde müttefik olduğu bir kuralı anayasaya taşıyoruz. Neden taşıyoruz? Çünkü aile yapısı ve evlilik birliği bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok kirli kampanyaların hedefinde. Büyük saldırı altında.”
Bazı ülkelerin de bu konuda anayasal düzeyde aileyi koruyan düzenlemeler yaptığını anlatan Bozdağ, aileyi korumanın, ailenin tehdit altına girmesini engellemenin anayasanın verdiği temel görevlerden birisi olduğuna işaret etti. Bozdağ, “Ben inanıyorum ki bu teklif ortaya çıktığında Meclis’te grubu bulunan partiler, bu teklif üzerinde eğer samimiyse karşı çıkmak için bahane dahi bulamayacaklardır. Bahane bulana da bu aziz milletin evlatları inanmayacaktır, ‘Böyle bahane olmaz.’ diyecektir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifadesiyle bir samimiyet testidir, bir turnusol kağıdıdır.” diye konuştu.
“Umarım hayal kırıklığına uğramayız”
Düzenlemeye CHP dışındaki partilerin olumlu görüşler ifade ettiğine işaret eden Bozdağ, ayrıca CHP’nin tekliften sonra değerlendirme yapacaklarını aktardığını bildirdi.
Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:
“Türkiye Büyük Millet Meclisimizde grubu bulunan siyasi partilerimizin böylesine insani bir konuda, milletimizin ve devletimizin hayrına ve yararına olan bir konuda ittifak edeceklerine, birlikte hareket edeceklerine olan inancımı buradan ifade etmek istiyorum. Umarım hayal kırıklığına uğramayız çünkü burada herhangi bir siyasi hesap yok. Eğer birileri hesap yapıyorsa bundan sonra bu hesabı kimse kullanamayacak. Bundan sonra bu konu, Türkiye’nin gündeminin dışına düşecek ve önümüze bakacağız. Enerjimizi başka işlere harcayacağız. Umarım ki önümüzdeki hafta teklif açıklandıktan, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulduktan sonra da siyasi partilerimiz görüşlerini değerlendirirler ve bu noktada olumlu, milletimizin takdirini kazanan yaklaşımları ortaya koyarlar ve Türkiye hem toplumun temeli olan aileyi koruyan hem de din ve vicdan hürriyetinin üzerindeki muhtemel her türlü gölgeyi kaldıran tarihi bir reforma daha imza atmış oluruz.”
Adaletin vaktinde tecelli etmesinin herkesin ortak beklentisi olduğunu, makul sürede soruşturma ve yargılamaların tamamlanması için hedef süre uygulamasını sürekli gözden geçirdiklerini bildiren Bozdağ, 50-60 yıldır devam eden davalar bulunduğunu söyledi.
Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
“Buradan Türkiye’ye ilan ediyorum, uzun süren davalarla ilgili bakanlık olarak özel bazı düzenlemeler yapacağız. 50 sene, 60 sene bir davanın sürdüğü Türkiye olmaktan ülkemizi çıkaracağız. Bununla ilgili Bakanlığımızın bazı hazırlıkları olduğunu ve önümüzdeki zaman içerisinde bu hazırlıkları somuta dönüştürerek, dededen, dedenin babasından ve onun dedesinden kalan davaların tamamını kısa bir süre sonra Türkiye gündeminden tasfiye edecek adımları atacağımızı ifade etmek isterim. Hızlandırarak, hızlı yaparak değil. Zaten 50 yıldır devam ediyor. Bunun artık hızlandırılması, hızlandırılmaması gibi bir şey olabilir mi? Bu, bizim ülkemiz için de yargımız için de hukuk devletimiz için de büyük ayıptır. Bu ayıptan ben Adalet Bakanı olarak hicap duyduğumu ifade etmek isterim. Vatandaşlarımızın hak arayışları konusunda, açtıkları davaların veya yaptıkları şikayetlerin makul süre içerisinde sonuçlandırılması yargıya, adalete güveni yükseltecek önemli adımlardan bir tanesidir.”
Yasayla bu konuda adım atılacağını anlatan Bozdağ, Çanakkale’de bir davanın 52 yıldır sürdüğü örneğini verdi. Bakan Bozdağ, “Hukuk devletinde hangi ihtilaf olursa olsun bu kadar sürer mi? Sürmez, sürmemesi lazım, sürdürülmemesi de lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin hukuk devleti vasfını güçlendirecek adımları da atacaklarını dile getiren Bozdağ, yargılama süreçlerinde hak mahrumiyeti yaşanmaması için hukuki yardım sistemini gözden geçireceklerini vurguladı.
Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:
“Türkiye Yüzyılı dediğimiz Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında darda, zorda olan her vatandaşımızın yanında hukuk devletinin gereği olarak ona yardıma koşan bir Türkiye olacaktır. Hukuk devletinin gereğini en üst düzeyde hayata geçireceğiz, hukuki yardım konusunu, öte yandan CMK, uzlaştırma dahil bütün bunları içine alan kapsamlı bir reformu getiriyor ve vatandaşlarımızın hak mahrumiyetine uğramamaları, haklarını etkin ve doğru bir biçimde müdafaa edebilmeleri için hukuki yardımın kapsamını genişletiyoruz, etkinliğini artıracak ve yeni kaynakları vatandaşımızın hizmetine sunacağız.”