Kıymetli dostlar merhaba,

Sizlere bu yazımızda, Bursa’nın kültür – sanat etkinliklerinden birisi olan Tahtakale buluşmalarından bahsetmek isterim ama önce Tahtakale kelimesinin içerdiği anlamı öğrenelim. Tahtakale buluşmamızın daha bir anlam kazanabilmesi için öncelikle şu: “Tahtakale” kelimesinin kendisiyle başlayalım.

Acaba ne demektir Tahtakale? Tahtadan yapılmış bir kale midir kastedilen? Peşinen söyleyeyim ki, böyle bir şey değildir.  O halde şöyle bir ipucu verebilirim: Nerede bir kale varsa orada mutlaka bir Tahtakale vardır. Mesela İstanbul, Ankara ve Bursa … gibi şehirlerin Tahtakale semtleri vardır. O halde kale ile Tahtakale birbirlerinin olmazsa olmazlarıdır. İlki olmadan diğerinden söz edilemez.

Tahtakale: Kalenin hemen dışında uzanan alt kısımları demektir. Yani öz Türkçe olarak: “Kale altı” denilebilir; Tahtakale için. Hem kale ve hem de Tahtakale Arapça kökenli kelimelerdir ve ikincisinin orijinal yazılış ve söylenişi: “Taht al kal‘a” şeklindedir. Biz, bunu kendi dilimizde: “Tahtakale” şeklinde söyleyivermişiz. Gördüğünüz gibi olayın bildiğimiz tahta objesiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

Şimdi, Bursa’nın kale altında yer alan semti/mahallesi olarak Tahtakale’yi anlamına yakışır bir şekilde konumlandırabiliriz. Osmangazi merkez ilçesinin tarihî Bizans yerleşkesi olan Tophane (Hisar: Kale) semtinden aşağıya, bugünkü Atatürk Caddesi’nin üst tarafından, güney yönünde yürüdüğünüzde Tahtakale Mahallesi’nde adımlamaya başlamışsınızdır demek. Benim tarifimi biraz karışık bulduysanız, bunun yerine “her şeyi bilen” Google’ın haritaya bakıverin hemencecik, sizi Tahtakale’ye hemen götürecektir. Zaten eminim ki, bu satırların Bursalı okuyucusunun çoğu bilir bu semti. Bendeniz şahsen, Bursa’nın kalesini de Tahtakale’sini de çok severim.

fd3c617f-c2db-4f66-babc-5979bb25def4

Şimdi, sizlere bahsedeceğim şey ise, Tahtakale kelimesinden ve coğrafi bir mekân olarak kendisinden öte bir şey olacaktır. Bursa şehri için çok önemli gördüğüm etkinlikten, Tahtakale Buluşmaları’ndan bahsedebiliriz artık.

İki genç, idealist, şehre âşık, Bursa şehir kültürünü esastan özümsemiş şahsiyetin ortaklaşa bir proje şeklinde geliştirdikleri faaliyetin adıdır: Bursa Tahtakale Buluşmaları. Bu iki gençten birisi Samet Altıntaş, diğeri ise Cihan Taşan’dır. Adı anılan ikilinin ortak moderatörlüğünde son derece keyifli, renkli ve hemen her yelpazeden ama dolu dolu konuklarla yapılan sohbet programı şeklinde tanımlayabilirim bu buluşmaları. Çağrılan konuklar, Bursa ile ilgili çalışmalar yapmış kişilerdir ve konuşulan konu, konuğun yaptığı çalışma çerçevesinde belirlenir. Buluşmalarda asıl ve ortak konu her zaman Bursa’dır. Envaî çeşit özellikleriyle cânım Bursa üzerine tadına doyum olmaz sohbetlerin keyfini anlatmak gerçekten zordur.

Bursa Tahtakale Buluşmaları’nın ilki, bundan yaklaşık üç yıl önce başladı. Bu üç yıllık süre içerisinde yüz civarında buluşma gerçekleştirilmiş durumda. Genellikle ayda bir; bazen de iki buluşma gerçekleştiriliyor. Buluşmalar malum pandemi öncesi yüzyüze yapılıyordu ancak pandemi olunca uzaktan çevrimiçi kanallarla yapılmaya başlandı. Çok şükür, yeniden yüzyüze buluşmalara dönülmüş oldu.

Benim bildiğim, en son geçtiğimiz ay, Harvard Üniversitesi tarih profesörü Cemal Kafadar’ı konuk ettiler: “Kim var imiş Biz Bursa’da Yoğ İken?” başlığıyla. Cemal hocanın yayınlanmış bir kitabının başlığından alıntı yapmışlar. Benim keyifle okuduğum o kitabın adı şöyleydi: “Kim var imiş Biz Burada Yoğ İken?”. Konu Bursa olunca. “Burada” olmuş: “Bursa’da”. Ne kadar ince, zarif, anlamlı bir dokunuş değil mi? Kitabı okumanızı ve buluşmayı da izlemenizi TAVSİYE ediyorum.

Kıymetli okuyucular, Bursa Tahtakale Buluşmaları’nın şu ana dek yapılmış bütün programlarını izleme ve dinleme imkânınız var. Olayın en değerli taraflarından biri de budur. Başta YouTube olmak üzere, Spotify ve diğer bütün sosyal medya mecralarından Bursa Tahtakale Buluşmaları’nı takip edebilirsiniz.

Gerçekten şöyle bir bakıyorum da kimler kimler gelip Tahtakale’de birikimlerini önümüze sermiş diye. Hepsini izledim ancak bunları saymam bu yazımızın sınırlarını fazlasıyla aşar. Şu ana dek bu güzel etkinliği takip etmemiş olanlara bir fikir vermesi için birkaç örnek vermekle yetineyim: “ Dervişin Yüzü Şehirdir (Zeynep Oktay), Zaman Balkıyor Bursa’ya (Hilmi Yavuz), Celâli Kuşatması Altında Bursa (Tahsin Şahin), Açıldı Bursa’da Bahtım (Ezel Akay), Aziz Nesin’in Bursa Sürgünü (Fehmi Enginalp), Bursalı Bahri Baba (Betül Sena Erdoğru), Bursa Türküleri (Emel Örgün), Bursa’nın Bizans Zamanları (M. Selhun Hacıoğlu), Süleyman Çelebi ve Mevlid (Bilâl Kemikli), Bursa’da Sinema Kültürü (Ekrem Hayri Peker) ….” Liste böyle uzayıp gidiyor ve birbirinden ilginç yüz tane konu ve konuk istifademize sunuluyor.

Bu satırların yazarı olarak beni merak edenlere şunu söyleyeyim ki, Bursa Tahtakale Buluşmaları’na yakından bakarsanız yolumuz sizinle kesişmiş olacaktır. Bir programa ben de özel bir konuyla katılmıştım ve yaklaşık kırk dakika süren güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Orada Bursa’ya misafir gelmiş sıradışı bir adamı anlattım. Abdürreşid İbrahim: Sibirya’dan bütün Rusya’ya, Orta Asya’ya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya, Avrupa kıtasına ve Uzak Doğu’ya kadar her yeri gezmiş idealist Müslüman. Bilhassa Japonya’da İslam’ın yayılması için çalışmış ve bu fanî hayattaki son nefesini de Japonya’da vermiş müthiş şahsiyet. İstiklâl şâirimiz Mehmed Akif Ersoy’un hayran kaldığı kişi olarak Abdürreşid İbrahim’in yolu 1910’da Bursa’ya düşmüş ve burada vaazlar, konferanslar vermiştir. İşte, bu sıradışı seyyah hakkında daha fazla bilgiyi Bursa Tahtakale Buluşmaları’ndaki sohbetimizde bulabileceksiniz.

Geliniz, yaşadığınız şehrin farklı özelliklerini keşfetmek için Bursa Tahtakale’de buluşalım! Hoşça bakın şehrinize ve zatınıza…