Çin dış politikasına 2022’de Tayvan sorunu ve ABD ile gerilim damgasını vurdu

Çin'de 2022'de ABD ile artan jeostratejik rekabet ve Tayvan sorununun iki ülke arasında yarattığı gerilim, dış politikada en önemli gündem maddesini oluşturdu.

Pekin yönetimi, egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan’ın ana kara ile yeniden bütünleşmesi için “gerekirse güç kullanmaktan kaçınmayacağını” vurgularken, ABD’nin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ağustos başında Ada’ya yaptığı ziyaret, bölgede gerilimin artmasına yol açtı.

ABD’de Başkan Joe Biden liderliğindeki hükümetin, küresel stratejisinde Asya-Pasifik’e kaydırma yaklaşımı çerçevesinde Çin’e karşı bölgesel ittifak sistemlerini güçlendirme siyasetini sürdürürken, Pelosi’nin ziyaretiyle Tayvan, iki ülke arasında kriz konusu haline geldi.

Pelosi’nin ilki nisanda yapmayı planladığı Tayvan ziyareti, tüm yıla damgasını vuracak bir gelişme olarak gündemi meşgul etti.

Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, 8 Nisan’da, Pelosi’nin ziyaretinin, “tek Çin” ilkesinin tanımladığı “kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceği uyarısında bulundu.

Vang, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Diplomatik Danışmanı Büyükelçi Emmanuel Bonne ile yaptığı telefon görüşmesinde, Pelosi’nin olası ziyaretinin, dış dünyaya çok tehlikeli bir mesaj vereceğini belirterek, “Eğer ABD Temsilciler Meclisi Başkanı, Amerika’nın bir siyasi lideri olarak Tayvan’ı bilerek ziyaret ederse, bu, Çin’in egemenliğine kötü niyetli bir kışkırtma ve iç işlerine açık müdahale olacaktır.” dedi.

Çin Dışişleri Bakanı, ABD tarafının tutumunda ısrar etmesi halinde buna kararlı yanıt verecekleri ve Washington’ın olası sonuçlara katlanacağı uyarısında bulundu.

Pelosi’nin, nisanın ilk haftasında planladığı Asya gezisi ve olası Tayvan ziyareti, Kovid-19’a yakalanması nedeniyle iptal edildi.

“Stratejik muğlaklık” terk mi ediliyor?

Ziyaret sorunu geçici olarak rafa kalkarken, ABD Başkanı Biden’ın mayısta Japonya’yı ziyaretinde sarf ettiği sözler, Tayvan sorununu yeniden gündeme taşıdı.

ABD Başkanı, Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) liderlerinin 24 Mayıs’ta Tokyo’da düzenlediği zirveye katılmak üzere yaptığı ziyarette bir gazetecinin, “Çin’in işgali halinde ABD’nin askeri olarak Ada’yı savunacak mı?” sorusuna, “Evet, taahhüdümüz bu.” yanıtını verdi.

Biden’ın sözleri, Washington’ın ABD ordusunun Ada’yı bilfiil savunacağına dair resmi beyanda bulunmaktan kaçındığı “stratejik muğlaklık” politikasını terk edip etmediğine dair tartışmaya yol açtı.

Açıklamanın ardından Beyaz Saray ve Dışişleri yetkilileri, ABD’nin Tayvan politikasının değişmediğini vurgulayarak, Biden’ın sözlerini düzeltme gereği hissetti.

“Tayvan için gerekirse savaşırız” uyarısı

Biden’ın sözlerinin ardından ABD-Çin ilişkilerinde, Tayvan bağlantılı gerilimlerin arttığı gözlendi.

Çin Savunma Bakanı Vey Fınghı, 10 Haziran’da ABD’li mevkidaşı Lloyd Austin ile Singapur’da düzenlenen güvenlik forumu Shangri-La Diyaloğu marjında yaptığı görüşmede, “Çin’in Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik girişimleri her ne pahasına olursa olsun bastıracağı, gerekirse bu uğurda savaşacağı” mesajını verdi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de 28 Temmuz’da Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde, Tayvan konusunda yabancı müdahalesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, “Çin hükümeti ve halkının, Tayvan konusundaki tavrı tutarlıdır; ulusal egemenliği ve toprak bütünlüğünü korumak, 1,4 milyardan fazla Çinlinin ortak iradesidir. Halkın iradesi çiğnenemez. Ateşle oynayan kendisini yakar.” ifadelerini kullandı.

Pelosi’nin ziyareti ve artan askeri gerilim

Çin’in tüm uyarılarına rağmen Pelosi’nin ziyareti, 2 Ağustos’ta gerçekleşti. Son dakikaya kadar duyurulmayan ziyaret öncesi Tayvan çevresinde askeri hareketliliğin arttığı gözlendi.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), Tayvan Adası’nın karşı kıyısındaki Fucien eyaletine bağlı Pingtan Adaları açığında gerçekleştirdiği tatbikatta, gerçek cephane kullanıldı, Tayvan kıyısına 125 kilometre mesafedeki bölgeye gemilerin girişi yasaklandı.

PLA , Tayvan’ın güneyindeki Guangdong eyaleti açığında düzenlenen rutin askeri tatbikat nedeniyle Güney Çin Denizi’nde Makau’nun 89 kilometre güneyine kadar olan bölgeyi gemi trafiğine kapattı.

Çin’in iki uçak gemisi harp filolarıyla birlikte limanlarından ayrılırken, ABD donanmasının Pasifik’teki 7. filosuna bağlı görev yapan Ronald Reagan savaş gemisi, harp filosuyla Güney Çin Denizi’nde Tayvan istikametinde harekete başladı.

İki ülke çatışmanın eşiğine geldi

Dünya, iki ülkeyi askeri çatışmanın eşiğine getiren ziyareti, endişeyle izlemeye başladı. 2 Ağustos gecesi Pelosi ve beraberindeki 5 kişilik Kongre heyetini Malezya’dan Tayvan’a taşıyan uçak, Çin’de ve dünyada milyonlarca kişi tarafından internetten canlı izlendi.

Uçağın adalara yaklaştığı sıralarda Çin’e ait “S-35” savaş uçaklarının Tayvan Boğazı’nı geçtiği bildirildi. Öte yandan Amerikan savaş uçaklarının, Tayvan yakınındaki Okinava Adası’ndan kalktığına dair haberler geldi.

Pelosi ve heyeti, tüm bu gerilimler arasında Ada’ya ulaştı. Ertesi gün Tayvan lideri Tsai Ing-wen ile bir araya gelen heyet, temaslarının ardından aynı gece Ada’dan ayrıldı.

Pelosi, Çin ile egemenlik ihtilafı içindeki Ada’yı 25 yıl aradan sonra ziyaret eden ilk ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olurken, ziyaret, Ada’yı topraklarının parçası olarak gören Çin’in tepkisini çekti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, ziyareti kınarken, “Kongre, ABD hükümetinin parçası olarak tek Çin politikasına uymakla ve Tayvan bölgesi ile resmi ilişki kurmaktan kaçınmakla yükümlüdür. Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi, Kongrenin görevdeki liderlerinden olduğuna göre, Tayvan’ı ziyareti ve buradaki etkinlikleri, her ne biçim ve sebeple olursa olsun, ABD’nin resmi ilişkilerin seviyesini yükseltmeye yönelik büyük bir siyasi provokasyonudur.” ifadelerini kullandı.

Pekin yönetimi, ziyaret nedeniyle Pelosi ve ailesine de yaptırım uygulayacağını, ABD yönetimiyle bazı ikili diyalog ve işbirliği mekanizmalarını askıya alacağını açıkladı.

Çin ordusu Ada’yı ablukaya aldı

Çin ordusu, ziyarete tepki olarak Ada çevresinde askeri tatbikatlara başladı. 7 gün süren tatbikatlar, Ada’nın çevresinde fiili abluka oluşturdu. Gerçek silah ve mühimmatın kullanıldığı tatbikatlar sırasında, Çin ana karasından ateşlenen güdümlü füzeler, Tayvan yakınlarındaki sulara düştü.

Ordu sözcüsü, 10 Ağustos’ta tatbikatların tamamlandığını duyururken, Tayvan Boğazı’ndaki askeri devriye faaliyetinin devam edeceğini bildirdi.

Ziyareti izleyen aylarda Çin, Ada çevresindeki askeri devriye faaliyetlerini ve Tayvan Boğazı’nda tarafların etki alanlarını sınırladığı varsayılan “orta çizgiyi” ve Tayvan’ın “Hava Savunma Tanımlama Bölgesi (ADIZ)” ilan ettiği bölgeyi geçtiği uçuşları düzenli hale getirdi.

Çin-Tayvan anlaşmazlığı

Çin’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Koumintag) güçleri ile Mao Zıdong önderliğindeki Çin Komünist Partisi (ÇKP) güçleri arasında yaşanan iç savaşta galip gelen Komünistler, 1 Ekim 1949’da ÇinHalk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmişti.

İç savaşı kaybeden Koumintag üyeleri ise Tayvan’a yerleşip 1912’de kurulan “Çin Cumhuriyeti” iktidarının Ada’da devam ettiğini ileri sürerek, Taipei’de geçici hükümet kurmuştu.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin, kendi topraklarının parçası olduğunu savunan Tayvan, 1949’dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasındaki ayrılık ve egemenlik ihtilafı hala sürüyor.

Pekin, “tek Çin” ilkesini vurgulayarak, Tayvan’ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor, kendisini tanıyan ülkelerin Tayvan ile diplomatik ilişkileri kesmesini şart koşuyor.

ABD’nin tutumu

Çin ile diplomatik ilişki kurduğu 1979’dan bu yana “Tek Çin” politikasını benimseyen ve Pekin yönetimini, “tüm Çin’in meşru hükümeti” olarak tanıyan ABD ise, 1979 tarihli Tayvan İlişkileri Yasası uyarınca, Ada’nın öz savunmasını sağlayacak askeri kapasiteye sahip olması için destek vereceği ve bölgedeki statükoyu tek taraflı değiştirmeye yönelik eylemlere karşı çıkacağı taahhüdünde bulunuyor.

Ancak söz konusu taahhütler, ABD’ye Tayvan’ı doğrudan askeri olarak savunma yükümlülüğü getirmiyor.

Washington’ın, ABD ordusunun Ada’yı bilfiil savunacağına dair resmi beyanda bulunmaktan kaçındığı bu politika, “stratejik muğlaklık” olarak adlandırılıyor.

Exit mobile version