Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sincan’daki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İnsani Yardım Tugay Komutanlığı’nda Mehmetçik ile iftarda bir araya geldi. Erdoğan, Komutanlığa gelişinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler tarafından karşılandı.
Tören mangasını selamlayan Erdoğan, daha sonra “asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremlerde birçok insanı enkaz altından kurtaran Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugay Komutanlığının Doğal Afet Arama Kurtarma Taburu ile taburdaki arama kurtarma köpeklerine ilişkin bilgi aldı.
Ezanın okunması sonrasında edilen yemek duasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmetçik ile iftar yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, askerlerin ramazan ayını tebrik etti, TSK’nın görevi başındaki tüm mensuplarına başarılar diledi.
Allah’tan, askerleri her türlü kazadan, beladan, saldırıdan, ihanetten muhafaza eylemesini dileyen Erdoğan, tarihçilerin Türk milleti için “asker millet” ifadesini kullandığını, milletin her bir ferdinin askerliğin gerektirdiği mücadele ruhuna, disipline, fedakarlığa sahip olduğunu gördüklerini, bildiklerini söyledi.
Erdoğan, kısa veya uzun dönem askerlik tornasından geçmeyen hiçbir Türk evladının olmayacağını belirtti.
Bugünün teknolojisi ve şartlarının, askerliğin kritik birimlerinin ve işlerinin profesyonel kadrolar eliyle yürütülmesini gerekli kıldığını vurgulayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diğer muvazzaflarla birlikte sözleşmeli ve uzman kadrosundaki Mehmetçiklerimizin ülkemize ve milletimize verdikleri hizmetlerle gurur duyuyoruz. Ordumuz, sınır güvenliğinden terörle mücadele harekatlarına, uluslararası misyonlardan insani yardım faaliyetlerine kadar geniş bir alanda sergilediği başarılarla adeta destan yazıyor. 22 sene önce kurulan İnsani Yardım Tugayı’mız da kendi sorumluluk alanındaki çalışmalarıyla bu destanın önemli bir parçasıdır. Son olarak, 6 Şubat depremlerinde sadece 3 saat içinde felaket bölgesine hareket için hazır hale gelen bu Tugay’ımıza bağlı doğal afetler arama kurtarma taburu onlarca canımızı enkazın altından kurtarmıştır. Ayrıca bölgedeki askeri birliklerle diğer yerlerden görevlendirilen askeri birliklerimizin de deprem çalışmalarına çok önemli katkısı olmuştur. Her ne kadar birileri fitne çıkarmak için sürekli zırvalayıp dursa da biz, askerlerimizin deprem bölgesinde fedakarca yürüttüğü çalışmaları çok iyi biliyoruz.”
Erdoğan, enkaz kaldırma, yardım ve güvenlik çalışmalarında görev alan komutanından erine kadar tüm askerlere şahsı, ailesi ve milleti adına şükranlarını sundu, depremlerde hayatını kaybedenlere ve askerlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
“Depreme dayanıksız bina yaparsanız ilk büyük sallantıda yıkılır”
Türkiye’nin, coğrafyanın sunduğu pek çok güzellik, zenginlik, imkan ve fırsat yanında tabii ve beşeri pek çok tehditle de karşı karşıya olan bir ülke olduğuna dikkati çeken Erdoğan şunları söyledi:
“Tabii tehditleri, deprem, sel, heyelan, yangın olarak, kimi zaman küçük çaplı kimi zaman 6 Şubat’ta olduğu gibi çok büyük ölüm ve yıkım getiren sonuçlarıyla yaşıyoruz. Hep söylediğimiz gibi tabiatın kendi işleyişine saygılı bir hayat nizamı kurmazsanız bir gün gelir tabiat hakkı olanı alır, götürür. Atalarımız, çok güzel söylemiş; ‘Dere yatağında akar’. Depreme dayanıksız bina yaparsanız ilk büyük sallantıda yıkılır. Dere yatağına bina inşa ederseniz ilk büyük yağışta sele kapılır. Ormanları korumazsanız ilk büyük yangında varınızı, yoğunuzu kül eder. Yumuşak ve meyilli sırta ev kurarsanız gün gelir, toprak onu yutar. Ben Rizeliyim, bizde heyelan çok olur. Öyle olur ki o çay fidanlarıyla birlikte evinizi de alır götürür. Maalesef geçmişin ihmalleri ve eksikleri yüzünden ülkemizde tabii afetlere karşı hassasiyet taşıyan pek çok yerleşim yeri var. Biz, bir yandan yeni yapıların bu gerçeklere uygun şekilde inşasını sağlarken diğer yandan da mevcut yapı stokumuzu yenilemenin yollarını arıyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmalarıyla 3,3 milyon aileyi, TOKİ konutlarıyla 1,2 milyon aileyi güvenli ve huzurlu evlere kavuşturduk. Kamu binalarını da aynı anlayışla yeniliyoruz.”
“Kimi devletler, bu toprakların sahibinin Türkiye olduğunu kabullenmek istemiyor”
Erdoğan, bir de siyasi ve insani tehditlerin bulunduğunu, ülke ve millet olarak bu konuda ciddi risk altında olunduğunu dile getirdi.
Ülkenin dört bir tarafında siyasi krizlerin, çatışmaların, savaşların, gerilimlerin eksik olmadığını, küresel her krizin etki alanının merkezinde bulundukları coğrafya olduğunu söyleyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
“Milletimizle olan binlerce yıllık hesaplaşmalarını hâlâ bitirememiş kimi toplumlar ve devletler bu toprakların sahibinin Türkiye olduğunu kabullenmek istemiyor. Artık kimsenin Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’de olduğu gibi doğrudan vatanımıza saldırmaya cesaretleri yok ama terör örgütlerini kullanmak gibi siyasi ve sosyal kaos denemeleri gibi ekonomik tuzaklar gibi yöntemlerle yaptıkları asimetrik saldırılardan da asla geri durmuyorlar. Cumhuriyetimizin ilk asrında bu konuda çok acı tecrübeler yaşadık, çok ağır bedeller ödedik. Neredeyse 40 yıldır ayağımıza dolanan PKK terörü, bağrımıza bir hançer gibi saplanmaya çalışılan FETÖ ihaneti ve daha nice sınamaları hep birlikte gördük, görüyoruz. Elbette biz de boş durmuyoruz.”
Terörle mücadele
Erdoğan, son 20 yılda zirvesine ulaştırdıkları demokrasi ve kalkınma atılımları sayesinde artık her alanda kendilerine olan güvenlerinin arttığını vurguladı.
Bugün, eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye her alanda kalkınmasını belli bir seviyeye getirmiş, altyapısını kurmuş bir ülke haline gelindiğini anlatan Erdoğan, geçmişte kendi sınırları içindeki terör saldırılarıyla bile baş etmekte zorlanırken bugün güney sınırlarında ve daha ötesinde dünyaya parmak ısırtan harekatlar icra ettiklerini anımsattı.
Nerede bir terörist varsa tepesine bindiklerini, inlerini başlarına geçirdiklerini vurgulayan Erdoğan şunları kaydetti:
“Savunma sanayisinde ve ordumuzun eğitimli insan gücünde elde ettiğimiz ilerlemeler sayesinde tehditleri kaynağında yok edecek bir güce kavuştuk. Önümüzdeki günlerde inşallah bu gücümüzü, karada, havada, denizde daha da artıracak çeşitli projelerle milletimizin huzuruna çıkacağız. Geldiğimiz seviye, elbette çok önemli ama henüz bizi asıl hedeflerimizle buluşturacak yerde değiliz. Büyük emekler vererek, kaynaklar ayırarak yürüttüğümüz mücadele bayrağını burçlara dikmeye az kaldı. Dikkatle, özenle, kararlılıkla sürdürdüğümüz savunma sanayi projelerimizi siyasi ve ekonomik gücümüzün tamamlayıcısı haline getirme safhasındayız. Bunu da başardığımızda Allah’ın izniyle bu ülkenin ve milletin önünde sadece slogan olarak değil gerçek manada bir Türkiye Yüzyılı başlayacaktır. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak inşallah o günleri de göreceğiz. Bir kez daha ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyorum. Depremlerde ve diğer tabii afetlerde, insani krizlerde Tugay’ımızın gösterdiği kahramanlıklar için sizleri tekrar tebrik ediyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Tüm şehitlerimizi Rabb’im sevgililer sevgilisi Peygamberimize komşu eylesin.”
Milli Savunma Bakanı Akar
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da iftar sonrası yaptığı konuşmada, “asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremlerin ardından Mehmetçiğin hızlı bir şekilde bölgeye intikal ederek süratle milletinin yanında olduğunu, yardımına koştuğunu belirtti.
Bakan Akar, Mehmetçiğin depremin yanı sıra hudut güvenliği, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde terörle mücadele operasyonları ile denizlerde ve semalardaki hak, alaka ve menfaatlerin korunmasına yönelik faaliyetlerini aralıksız sürdürdüğünü ifade etti.
Depremde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa dileklerini ileten Akar, “Tarih boyunca maruz kaldığımız tüm felaket ve zorlukları nasıl birlik ve beraberlik içerisinde bertaraf edip üstesinden geldiysek bu felaketi de zat-ı alilerin liderliğinde çalışmalarımızı yoğun şekilde, artan bir tempoda yaparak en kısa zamanda hayatın normalleşmesine katkı sağlayacağız.” dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugay Komutanlığı’ndaki iftara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanı sıra kuvvet komutanları da katıldı.