Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar’da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası açılış töreninden dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani’nin davetine icabetle gerçekleştirdiği Doha ziyaretini tamamladıklarını belirten Erdoğan, kendisine ve heyetine gösterdikleri ev sahipliği için Şeyh Temim başta olmak üzere Katarlılara teşekkür etti.
Erdoğan, 2022 FIFA Dünya Kupası açılış törenini başarıyla düzenleyen Katar’ı tebrik ederek, yaklaşık bir ay sürecek turnuvaya katılan tüm takımlara başarılar diledi. Turnuvanın sportmenlik ruhuna uygun şekilde huzur ve güvenlik içerisinde tamamlanmasını temenni eden Erdoğan, 1 milyondan fazla kişinin katılmasının beklendiği bu uluslararası spor etkinliğinin, İslam coğrafyasında düzenlenen ilk Dünya Kupası olması hasebiyle ayrı bir önem taşıdığına dikkati çekti.
Stratejik ortak Katar ile ilişkilerin mükemmel seyrettiğini dile getiren Erdoğan, TBMM’de kabul edilen tezkere çerçevesinde “TCG Burgazada” korvetinin Katar karasularında görev yaptığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) çeşitli timlerin Kupa Kalkanı Harekatı kapsamında Katar’da konuşlandığını, çoğunluğu çevik kuvvet olmak üzere 2 bin 242 Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin de mesailerine Katar’da devam ettiğini söyledi.
Ziyaret ve tören vesilesiyle, Katar’da görevlendirilen personelin mesailerini başarıyla yerine getirdiklerini de gördüklerini belirten Erdoğan, “Burada ülkemizi ve milletimizi temsilen görev yapan tüm güvenlik görevlilerimiz bizler için gurur kaynağıdır. Kendileriyle ne kadar iftihar etsek azdır.” diye konuştu.
Erdoğan, açılış törenine katılan devlet başkanları ve üst düzey yetkililerle de bu vesileyle bir araya geldiklerini ifade ederek, 2022 FIFA Dünya Kupası’nın bölgeye ve tüm insanlığa örnek teşkil etmesini, hayırlara vesile olmasını, fairplay ruhunun hakim olduğu, kardeşlik ve dostluk mesajlarının verildiği, gençlere umut ve güven telkin eden bir etkinlik olarak tarihe geçmesini diledi.
“Bir hava harekatıyla sınırlı kalması söz konusu değil”
“Irak ve Suriye’nin kuzeyine yönelik Pençe-Kılıç Hava Harekatı’nın kara harekatıyla devam edip etmeyeceğinin” sorulması, “Rusya’nın kontrolü altındaki bölgeleri Türk Silahlı Kuvvetlerine açtığı” iddiasının hatırlatılarak, “Eğer bu doğruysa terörle mücadele anlamında Moskova ve Ankara’nın ortaklaşa harekatı bölgeye nasıl bir süreç getirecektir” denilmesi üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, her şeyden önce Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bu operasyon böyle rastgele, ‘Acaba kim ne der, nasıl olur’ diye düşünülerek yapılmış bir harekat değil. Daha önce de söylediğimiz gibi, eğer ülkemize, topraklarımıza birileri rahatsızlık veriyorsa bunlara biz bedelini ödetiriz. Nitekim şu anda da birçok saldırı planlaması içinde olan veya bu tür saldırıları gerçekleştiren, tehdit oluşturan terör örgütleri var güneyimizde. Bu Irak tarafında da var, Suriye tarafında da var. Her zaman söylediğim gibi ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ derken bunu tabii boşu boşuna söylemedik. Zira beklenen, tasarlanan, planlanan saat geldiği anda da bu adımlar atıldı.
Nitekim dün gece yapılan operasyon da bunun tam bir tecellisiydi. Çünkü bu terör örgütlerinin zararsız hale getirilmesi, yok edilmesi bizim şu anda güvenlik güçlerimizin başlı başına, olmazsa olmaz bir görevidir. Bunun sadece bir hava harekatıyla sınırlı kalması da söz konusu değil. Burada ne kadarlık bir gücün Kara Kuvvetlerinden buna katılması gerekir, bunu da zaten ilgili birimlerimiz, Savunma Bakanlığımız, Genelkurmayımız birlikte kararını verirler; istişaremizi yaparız, ondan sonra da adımlarımızı buna göre atarız. Zaten burada varlık gösteren ülkelerle de biz diplomatik ilişkilerimizi yaparak adımlarımızı ona göre attık ve atıyoruz.”
“Tekrar tekrar hatırlatmamıza rağmen bunu yapmadılar, yapamıyorlar”
Erdoğan, “Fırat Kalkanı bölgesine Aynularab’ın (Kobani) da dahil edilmesinin bu operasyonların gündeminde olup olmadığı” sorusunu, “Her zaman zaten o bölge hedefler arasında yer almıştır ve atılan adım da zaten buna göre atılmıştır. Nitekim bu defa da yine aynı şekilde bu hedefte iki önemli bölge vardı. Bunun bir tanesi Irak’ın kuzeyi, bir diğeri de Suriye’nin kuzeyi olan bölgelerdi. Bu bölgelere yönelik adımlarımızı attık ve atmaya da buna devam edeceğiz.” diye yanıtladı.
Ruslarla da 2019’da Soçi’de yapılan bir anlaşmayı hatırlatan Erdoğan, “Onların bölgedeki teröristleri temizleme sorumlulukları vardı. Maalesef birçok kez kendilerine tekrar tekrar hatırlatmamıza rağmen bunu yapmadılar, yapamıyorlar. Biz de bunlara karşı sessiz kalmayacağımızı, herhangi bir şekilde kendileri yapamadığı takdirde oradaki teröristlere karşı adım atacağımızı söyledik. Dün de bu çerçevede Kobani’de yuvalanan teröristlere karşı 12 hedefi vurmak suretiyle orada etkisiz hale getirdik. Burada herhangi bir tahdit yok. Bu harekatın sürekliliği söz konusu. Karadan ve havadan gereken neyse yaptık. Bundan sonra da yapacağız.” ifadelerini kullandı
“Güvenlik teşkilatımızla iftihar ediyorum”
Erdoğan, Beyoğlu’ndaki terör saldırısına ilişkin bir soru üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Biz bu teröristleri yerinde etkisiz hale getirmeye yönelik bütün planlamalarımızı geniş kapsamlı olarak ele aldık ve buna göre de bu çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz. Hangi aşamaya ne zaman geliriz, ne zaman geçeriz; bunlar ayrı konular. Ancak muhalefetin İçişleri Bakanlığımızı yermesi, ‘Sizin bunlardan haberiniz yok muydu’ gibi ifadelerle eleştirilmesi tam bir garabet. Yani düşünün, öyle bir güvenlik teşkilatı ki 12 saat içerisinde işin failini ve bunların bağlantılı olduğu bütün kişileri, iltisaklı olduğu 50’ye yakın kişiyi evlerinde, bulundukları yerlerde, çalıştıkları yerlerde yakalamış, hepsini toplamıştır. İşin bir numaralı faili aynı şekilde hemen alınmıştır. Bütün bunlar yapıldığı halde kalkıp parlamentoda konuyla ilgili abuk sabuk böyle garip garip açıklamalar yapıyorlar. Tabii bu onların zülfüyarine dokunuyor. Şunu bir defa bilmeleri lazım; bundan sonra da sizin beraber dayanışma halinde olduğunuz bu teröristler her zaman için er veya geç ama bizim avucumuzun içindedir.”
Erdoğan, sadece İstiklal Caddesi’nde 100’ü aşkın kameranın izlendiğini ve hemen gerekenin yapıldığını vurgulayarak, “Bu bizim güvenlik teşkilatımızın, İçişleri Bakanlığımızın, tüm kahraman polis teşkilatımızın ne denli güçlü olduğunun, güçlenerek yoluna devam ettiğinin de bir alametidir. Dolayısıyla ben güvenlik teşkilatımızla iftihar ediyorum.” dedi.
Dünya polis teşkilatının, Türk Polis Teşkilatının gücünü kabullenmesinin, “Türk Polis Teşkilatı dünyanın en saygın polis teşkilatıdır” demesinin, rastgele bir tespit olmadığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu neyle oluyor? İşte bu tür uygulamalarla, gösterdikleri başarılarla oluyor. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde yakalayıp öldürdüklerini görüyoruz. Bizde ise öldürmeye yönelmiyor; canlı yakalamak, dinlemek ve nereyle iltisakları olduğunu, bütün bunları çıkarmak suretiyle bunların üzerine üzerine gittiler, gidiyoruz. İşte burada da olayın Suriye tarafından, nerelerden tevarüs ettiğini, nerelerden ülkemize sızdıklarını, hepsini tespit ettiler, çıkardılar ve üzerilerine üzerilerine de gidiyoruz. Şu anda yargılama süreçleri de devam ediyor.”
“Harekatta 70 kadar muharip ve destek uçağıyla İHA’lar birlikte görev aldı”
Erdoğan, “Harekatın kapsamına dair biraz daha bilgi paylaşmanız mümkün olur mu? Örneğin, Irak ve Suriye’de kaç kilometrelik bir alana, somut bir derinlik anlamında bu operasyon gerçekleşti? Nereler vuruldu? Kaç tane uçak bu operasyona katıldı? Şimdiye kadar nasıl bir bilanço ortaya çıktı?” sorusuna, “Pençe-Kılıç Hava Harekatı’nın icrasında 70 kadar muharip ve destek uçağımız ile İHA’lar hep birlikte görev aldılar.” diye yanıtladı.
Harekatta, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde ülkeyi, milleti ve hudut güvenliğini tehdit eden teröristlere ait barınak, sığınak, mağara, tünel, mühimmat depolarıyla sözde karargah ve eğitim kamplarından oluşan toplam 89 hedefin başarıyla imha edildiğini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu sıradan bir olay değil. Burada çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. Bunlar mağaraların içinde. Bu mağaraların hepsi bombalanıyor. Orada kimin öldüğü, kimin etkisiz hale geldiği, bunların hepsi daha sonra çıkacak. Şu anda gelinen noktada Irak kuzeyinde yaklaşık 140 kilometre derinlikte 45, Suriye’de ise yaklaşık 20 kilometre derinlikte 44 terör yuvası tam isabetle vuruldu. Harekata katılan unsurlarımız hamdolsun vukuatsız olarak tekrar görev mahalline döndüler. Operasyon sürerken sabaha doğru 04.00’te Hulusi Paşa’yla görüştüm, son durum nedir bana anlattı. Bu şekilde başarılı bir operasyonla geceyi kapamış olduk.”
“Operasyonla ilgili ne Sayın Biden ne Sayın Putin ile görüşme yapmış değiliz”
Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile Bali’de görüştüğü, Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de sürekli temas halinde olduğu belirtilerek, “Bu operasyonla ilgili konuştunuz mu? Tavırları ne oldu?” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
“Biz bu operasyonla ilgili ne Sayın Biden ile ne Sayın Putin ile herhangi bir görüşme yapmış değiliz. Fakat bizim her an bu bölgede bu tür şeyleri yapabileceğimizi zaten Sayın Biden da Sayın Putin de biliyor. Nitekim bu olayda da olduğu gibi, her zaman söylüyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz. Türkiye’nin güvenlik teşkilatı, bizler icazetli çalışmıyoruz. Biz eğer bir adım atacaksak bunun kararını veririz ve bu adımı da atarız. Bu konuda Amerika’nın artık bizi bilmesi lazım. Herhalde biliyordur. Bundan sonraki süreçte zaten bizim çok daha önemli adımları kararlı bir şekilde nasıl atacağımızı, atmamız gerektiğini de inşallah hepsi görecek.”
Türkiye’nin NATO’da Amerika ile beraber olduğunu, ancak binlerce araç gereç, mühimmat ve silahı Suriye’deki terör bölgesine Amerika’nın gönderdiğini ve bunun da kendilerini üzdüğünü dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Bu Sayın Obama döneminden itibaren olmuş, Sayın Trump döneminde sürmüş, Sayın Biden döneminde de devam etmektedir. Peki biz bunu onlarla paylaştık mı? Evet, paylaştık. Ben bunları Sayın Obama ile de paylaştım, Sayın Trump ile de paylaştım, Sayın Biden ile de paylaştım. Kendilerine ‘Biz sizinle NATO’da beraberiz, iki önemli müttefikiz. Bize böyle bir tehdit güneyden geldiğine göre siz buradaki terör örgütlerine bu destekleri vermek suretiyle bizi sıkıntıya sokuyorsunuz. Biz bu sıkıntıları yaşayamayız. Gerektiğinde bunlara gereken cevabı da vermek durumunda kalacağız’ dedim. Bir şey söyleyemiyorlar. Biz de gerekeni bu noktada yaptık, yapıyoruz, yapmaya da yine devam edeceğiz. Buralardan asla taviz veremeyiz, çünkü bu tür tavizler ülkemiz için sıkıntıdır.”
“Sayın Guterres ile yan yanaydık yine teşekkürlerini, şükranlarını bildiriyor”
“Operasyonlar için ‘Bir gece ansızın’ sözünü birkaç senedir kullanıyorsunuz. Bu operasyonlar özellikle 2016 Ağustos’tan bu yana yoğun şekilde devam ederken, Türk Silahlı Kuvvetleri en operasyonal dönemini yaşarken, içeriden birileri de ‘Seçimler yaklaşıyor, seçimlere yaklaşıldığı için de Cumhurbaşkanı bunu içerideki siyaset için kullanıyor’ yorumunu yapıyorlar. Bunlara karşı değerlendirmeniz ne olacak?” sorusuna Erdoğan, “Bunlara karşı yapabileceğimiz aslında herhangi bir değerlendirme yok.” yanıtını verdi.
Erdoğan, terörle mücadeleyi yeni başlatmadıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Düşünün, yıllar öncesinde terörün durumu neydi? Sorunlarda listenin başında terör vardı değil mi? Peki şimdi sorunları şöyle bir gözden geçirdiğiniz zaman terör hangi sırada? Şimdi aşağılara indi. Peki ekonomide durum ne? Buyurun işte en son Merkez Bankasının döviz rezervi 123 milyar dolara ulaştı. Bu ay sonuna kadar döviz rezervimiz belki 130 milyar doları bulacak. Ey muhalefet, biz bu rakamlara yabancı değiliz. Başbakanlığım döneminde bizim döviz rezervimiz 135 milyar dolara kadar çıkmıştı. Türkiye buna yabancı değil. Biz bunu yeniden evelallah yakalayabiliriz, üstüne de çıkabiliriz. Bu adımları da atacağız. Bunlar bütün bu provokatif yaklaşımlarıyla zannediyorlar ki ‘böyle dersek biz iktidarı çökertiriz’. Hayır, bunların hiçbirisiyle bizi çökertemezsiniz. Çünkü biz emin adımlarla, dünyanın da bu noktada güvenini sağlamak suretiyle yolumuza devam ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’ndaki tavrının, dünyaya verdiği mesajın, açtığı tahıl koridorunun, gübre, amonyakta attığı adımların ortada olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bütün bunların neticesinde, hangi liderle görüşsek hepsinin bize söylediği şu; ‘Gerçekten çok büyük işler başardınız, çok büyük işler başarıyorsunuz ve sizlerle beraber dünya şu anda rahat bir nefes alıyor.’ İşte bu akşam Sayın Guterres ile yine yan yanaydık, konuştuk. O da yine teşekkürlerini, şükranlarını bildiriyor. ‘Eğer Türkiye bu işin içerisinde olmasaydı biz bu işi başaramazdık’ diyorlar. Peki muhalefetten böyle bir şey duydunuz mu, duyuyor musunuz? Bir teşekkür var mı? Yok. Çünkü bizde muhalefet, olumsuzluklar üzerine kuruludur, hakkı teslim etme üzerine değil. Onlar ister kabul etsin ister kabul etmesin, biz yolumuza devam ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’in kendisine “Az gelişmiş ülkelere yani fakir ülkelere biz ücretsiz olarak bu tahılı gönderelim.” teklifi yaptığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz de mutabıkız dedik. Hatta öyle bir planlama yaptık ki biz icabında buğdayı alırız, Türkiye’de bunu una çeviririz, ondan sonra da un olarak bunu o az gelişmiş ülkelere göndeririz. Guterres ile de konuştuğumuz gibi, şu anda bunu buğday olarak alıp una çevirmek ve az gelişmiş ülkelere, fakir ülkelere bizim un olarak bunu göndermemiz de o insanların bize olan hayır duasını artıracaktır.” ifadelerini kullandı.
“Türk milleti ile Mısır halkının geçmişteki birlikteliği bizim için çok önemli”
Açılış resepsiyonda Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile görüşmesiyle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Bir süreç başlayabilir demiştik. Böyle bir sürecin başlaması için burada bir adım atılmış oldu ve hayırlısıyla görüşmeleri yaptık. Temennim odur ki önce bakanlarımızla başlayan bir süreci, daha sonra inşallah üst düzey görüşmelerle iyi bir noktaya taşıyalım istiyoruz. Çünkü olaya ben şöyle bakıyorum, Türkiye-Mısır arası, bir liderler buluşması değildir, Türk milleti ile Mısır halkının geçmişteki birlikteliği bizim için çok önemlidir. Yeniden niye olmasın, yeniden niye başlamasın? Bunların sinyalini verdik. İnşallah fevkalade bir hal olmadıktan sonra bu adımı hayırlısıyla atarız. Bizim tabii kendilerinden tek isteğimiz; bu görüşmelerle birlikte, bize karşı Akdeniz’de tavır içinde olanlara yönelik burada biz barışı ikame edelim, onunla beraber yolumuza inşallah devam edelim.”
“Akşener’in, kendisini ve yanındakileri gözden geçirmesinde fayda var”
İYİ Parti Meral Akşener’in Cumhur İttifakı’na yönelik “Kumar masasında olmadık, bundan sonra da olmayacağız” sözlerinin anımsatılması üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Böyle bir cevap mı olur? Şimdi bu ne demektir? Altılı masa alışveriş yapmıyor mu? Bir bana, bir sana demiyor mu? Hatta ‘Şu kadar bakanlık filancaya verilebilir’ denmiyor mu? Kumar budur. Bunu kalkıp da Cumhur İttifakı’na yıkmaya çalışırsan Sayın Akşener; ne Tayyip Erdoğan’ın hayatında böyle bir şey var ne de Sayın Bahçeli’nin hayatında böyle bir şey var. Biz işimize bakıyoruz. Bizim tek derdimiz bu ülkeye hizmet. Bu ülkeye hizmette de bizim geldiğimiz yerler neresidir belli. Hayaliniz dahi, bizim ulaştığımız yere ulaşamaz. 20 yıl bunun çok açık ispatıdır. Altyapıda, üstyapıda, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, tarımda, dış politikada nereye geldiğimiz, hepsi ortada. Öyleyse bu çalışmayı, Cumhur İttifakı’nın attığı bu adımı nasıl bir kumar oyunuyla özdeş hale getirmek istersin? Bu olacak iş mi? Onun için Sayın Akşener’in kendisini ve yanındakileri bir gözden geçirmesinde fayda var.”
“Bunlar birbirine baka baka kararıyor”
Erdoğan, ilerleyen günlerde sosyal yardımlar konusunda yeni çalışmaların olup olmadığının sorulması üzerine, şu bilgileri paylaştı:
“Her şeyden önce Aile Bakanı doğal gaz destekleriyle ilgili açıklamayı zaten yaptı. Doğal gaz konusunda destek ödemeleri başladı, devam ediyor. Biz fakir fukaraya, garip gurebaya aynı şekilde doğal gazı vermeye devam edeceğiz. Burada bir şeyi özellikle ifade etmem lazım; benim milletim feraset sahibidir. Şu an itibarıyla gittiğimiz her yerde ciddi bir ilgi, alaka var. Nitekim Sayın Bahçeli’nin Samsun mitingi tek kelimeyle muhteşemdi. Yani ne, nereye gidiyor, her şey ortada. Oraya gelenler, kumar masasında olanlar değil; oraya gelenler halk, vatandaş. Cumhur İttifakı’nın bir tarafı ne diyor ve Cumhur İttifakı şu anda nereye gidiyor; bunu dinlemeye geldiler. Biz bu yola inançla ve her şeyimizi koyarak devam ediyoruz.
İnşallah şurada kaldı 6,5-7 ay. 7 ay sonra bambaşka bir sandık ortaya çıkacak. Bu sandık, kendi içinde hesaplaşma sandığı değil; milletin kime, nasıl baktığını ortaya koyan bir sandık olacak. Biz bu noktada milletimin ferasetiyle hareket ediyoruz, bu ferasete güveniyoruz ve Allah’ın izniyle milletin kantarı yine doğru tartacaktır ve o kantardan da Cumhur İttifakı çıkacaktır. Ancak karşımızdakilerin karakterinde, cibilliyetinde zaten yalan meşrudur. Zaten en tepelerindeki yalancı. Doğru lafı var mı? Başlarındakinin doğru lafı var mı? Bunlar birbirine baka baka kararıyor. Üzüm üzüme baka baka kararırmış ya bunlar da öyle. Bakıyor, ‘Nasıl olsa benim başımdaki yalanı bu kadar bol söylediğine göre, ben söylesem ne olur?’ diyor.”
“Bay Kemal, Akşener gelsin coşkuyu görsün”
İlk Evim İlk İşyerim Projesi’ne resmi müracaat sayısının 1,5 ayda 8 milyonu bulduğunu bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bay Kemal bak, ben resmi rakamdan bahsediyorum. Öyle laf ola beri gele yok. Bunlar resmi rakam. Geçerli başvuru sayısı da 5 milyon 135 bin 324’e ulaşmış durumda. Bir diğer proje kapsamında arsa için 1 milyon 177 bin 56 başvuru yapıldı. Müstakil arsa için 956 bin 79, müşterek arsa için de 220 bin 977 başvuru oldu. İş yeri için ise 73 bin 135 başvuru oldu. Bakın nereden nereye geldik. Bu, milletin iktidarına güveninin ifadesidir. Bu güven olmasa bu millet gelip de bu müracaatları yapar mı? Yapmaz.
Hatta diyorlardı ki ‘Siz milleti aldatıyorsunuz.’ E buyurun; millet bize inanıyor ve inandığı için de müracaatını yapıyor. Mesele zaten bu inancı temin etmektir. Bu inancı temin ettikten sonra bu millet sizi yolda yalnız koymaz. İşte salı günü Allah nasip ederse Yusufeli Barajı’nın açılışını yapıyoruz. Yusufeli Barajı 275 metre yüksekliği ile ülkemizin en yüksek, çift eğrilikli beton kemer barajlar kategorisinde de dünyanın beşinci en yüksek barajıdır. 2,5 milyon kişinin tükettiği enerjiyi inşallah üretiyor olacak. Öyle bir baraj. Bay Kemal, arzu edersen sen de gel, Sayın Akşener de gelsin, oradaki coşkuyu görsünler. Sonradan özel olarak gelmeyi arzu ediyorlar. Aynen TOGG’da olduğu gibi. Açılışa gelmediler, sonra ‘ziyarete gelebilir miyiz’ diye haber gönderdiler. Memnuniyetle gelsinler görsünler dedik. Biz kıskanmayız, yeter ki gelsinler. Çünkü bazı şeyleri göre göre onlar da ufuk sahibi olacaklar. ‘Demek ki İtalya’da yapılmıyormuş, burada yapılıyormuş’ diyecekler. Bunu da görecekler. Bu milletin nelere muktedir olduğunu bunlar hala anlamadılar, hala buna inanmıyorlar. Biz Fatih Sultan Mehmet ile topunu yapıp ondan sonra İstanbul’u fetheden bir millet değil miyiz? Biz buradan gelmiyor muyuz? Demek ki yaparız. Arabaları da yaparız. Şimdiden siparişler zaten yoğun şekilde geliyor, bu siparişleri de inşallah yetiştiririz.”
“Kontroller çok daha farklı uygulamalarla devam edecek”
Bir basın mensubunun, maliyetlerde artış olmamasına rağmen bazı marketlerde fiyatların yüksek oranda artırıldığı ve bu konudaki para cezalarının yeterli olmadığı yönündeki ifadeleri üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Biz hukuk devletiyiz. Soruşturmalar neticesinde gerekli adımları attık, atarız. Hazine ve Maliye ile Ticaret bakanlıklarımız hassasiyetle takip ediyor. Bu noktada kontroller çok daha farklı uygulamalarla devam edecek. Çünkü para cezası, demek ki bunları ıslah etmiyor. Para cezasının dışında atılacak adımları da ilk Kabine toplantımızda inşallah masaya yatırırız ve oradan da bunların üzerine ayrıca gideriz. Değişik öneriler var. Bütün mesele, yaptırımın çok daha ağır olması. Bu, bunlara ürkütücü gelebilir. Bunu halletmek lazım.”
“Favori için ilk maçları görmek lazım”
2022 FIFA Dünya Kupası’ndan favorisinin hangi ülke olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
“Bunlar daha ilk maçlar. Buradan bir tespit yapabilmek, şu favoridir demek, kolay bir iş değil. Her şeyden önce bu takımları tam tanımıyoruz dersek yeridir ama bazı ülkeler var ki geçmişinden bugüne bu işlere hep damga vurmuş; Brezilya gibi, Arjantin gibi, Uruguay gibi… Şimdi bakıyorsunuz bu ülkelerde de değişiklikler var. Yani şu anda bu ülkelerin durumu nedir, onlar da belli değil. Onun için bir defa ilk maçlar bittikten sonra havayı bir görmek lazım. Ondan sonra belki bir karara varılabilir. Mesela ben bu akşam gerçekten Ekvador’u beğendim. Güçlü bir takım. Öbür tarafta Katar da ilk defa böyle bir şampiyonaya katılıyor. Örneğin bu grup bayağı güçlü bir grup. Burada Hollanda var, Senegal var. Bunlar hep güçlü takımlar. Sıradan takımlar değil. Onun için ilk maçları görmek lazım. Ondan sonra da ‘bu işi şu ülke götürür’ deriz.”
“Türkiye’nin organizasyon becerisi dünyanın malumu”
Erdoğan, Türkiye’nin 2028 ve 2032 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği başvurusu anımsatılıp, süreçle ilgili girişimlerin sorulması üzerine, şunları dile getirdi:
“Biz hem 2028 için hem sonrası için müracaatımızı yaptık. Türkiye olarak hem dünyada en modern ve en yeni statlarımızla hem teknik açıdan güçlü yönlerimizle hem kapasitemizle bu organizasyonların en iyisini düzenleyeceğimizden şüphemiz yok. Türkiye’nin organizasyon becerisi, zaten tüm dünyanın malumu. Bununla birlikte biliyorsunuz, 2023 Şampiyonlar Ligi finali de haziran ayında İstanbul’da oynanacak. Artık Türkiye bu konularda talep eden değil, talep edilen bir ülke. O yüzden biz kendimize güveniyoruz. Geçtiğimiz yıl 200’den fazla uluslararası organizasyon yaptık. Hakikaten her bir farklı branşa hitap eden altyapı en güzel şekilde ülkemizde mevcut. İnşallah bundan sonra da futbolda da dünya futbolu adına bir kazanım olur, diye düşünüyorum. Bir de özellikle şu önemli: Mesela, Türkiye’nin İskoçya ve Çekya ile maçlarını seyrettim. Bu iki maçta da takımı daha toparlanmış gördüm, daha diri gördüm. Bir de takımımız şu anda daha gençleşmiş bir takım ve farklı bir havası var. Bu havayla da inşallah devamlı kendini toparlaması ve önümüzde yapılacak olan resmi maçlardan da başarıyla çıkması özgüvenini artıracaktır. Kendilerine başarılar diliyoruz. Kaldı ki bayağı genç bir takımımız var. İnşallah bu genç takımımızla bizler, dünyada biz de varız dedirtebiliriz.”