Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi” olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna ilişkin olarak, “Bundan niye rahatsız olunur? Bundan rahatsız olacak tek kesim vardır. Yalan söyleyen, yalandan beslenen ve yalanlar üzerine algı oluşturanlar bundan rahatsız olur.” dedi.
Oktay, AK Parti’nin “2023’e Doğru Şehir Buluşmaları” programı kapsamında ziyaret ettiği Malatya’da AK Parti MKYK üyeleri, milletvekilleri, ilçe koordinatörleri ve belediye başkanları ile buluşmasının ardından basın açıklaması yaptı.
Oktay, merkezi ve yerel yönetimlerde herhangi bir projeyi ifade ettiklerinde, 85 milyon vatandaştan hiçbirisinin “Bunu AK Parti, bunu Recep Tayyip Erdoğan yapamaz” diyebileceği hiçbir şey bulunmadığını belirterek, “100 yılda yapılacakları 20 yılda yaptık dediğimizin aslında milletimiz nezdinde de bir karşılığı vardır.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’ye dönüşünde karşıladığını ardından Malatya’ya geldiğini aktaran Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Asya’da iş birliği ve güven arttırıcı önlemler konferansında, Türkiye, Avrupa ve bölge ülkeleri açısından son derece kritik temaslarda bulunduğunu söyledi.
Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bölgedeki ve dünyadaki küresel belirsizliklerin ve çatışmaların önlenmesi ile birçok soruna çözüm bulma konusunda arayış içinde olduğunu ifade ederek, ABD’den icazet almak için ne yaptığı ve nerede olduğu belli olmayan insanların, bu çabayı anlamasının mümkün olmadığını kaydetti.
Enerji ve gıdada arz güvenliğindeki kırılmalar ile özellikle üretime dönük bazı ürünlerdeki tedarik zincirindeki kırılmalarından kaynaklanan dünyada ciddi sorunlar yaşandığını anlatan Oktay, şöyle devam etti:
“Fiyat artışları bunun birincil sonuçları. Yüksek vergi de son 30, 40 yılın, 50 yılın en yüksek enflasyon oranları yine bu kırılmanın bir sonucu ama onun da ötesinde, artık fiyat artışı veya enflasyonun da derdinde olmayan, yeter ki olsun ne olursa olsun denilen, yani tahıl krizi bunlardan birisiydi. Ülkelerin aç kalabileceği bir durumdan bahsediyoruz. Özellikle az gelişmiş ülkelerde. Yine enerji arz güvenliğinden bahsediyoruz ki hemen yanı başımızda Avrupa’nın yaşadığı olayı görüyorsunuz. ‘Kışa girerken ne yapacağız’ denilen, abartı gibi görülecek ama ne yazık ki gerçek, acaba günlük değil de birkaç günde bir mi duş alınsa veya ısıtma sistemleri şu kadara mı düşürülse yoksa şöyle tedbirler mi alsak diye uğraşan bir Avrupa’nın dahil, yine enerji arz krizi denildiğinde Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunun çözümüne ilişkin gayret sarf ettiğini görüyoruz. Putin’i de dinlediniz dün, ‘Türkiye’yi bir dağıtım merkezine dönüştürebiliriz, Türk Akımı üzerinden Avrupa’nın ihtiyacını karşılayabiliriz’ diye dile getirdiği enerji arz güvenliğini, yani oradaki kırılmayı giderici tekliflerin konuşulduğu bir Türkiye.”
Karadeniz’deki doğal gazın çıkarılması projesinin ortalama 7 yılda hayata geçirilebilmesine karşın 2 yılda yapılacağını ve altılı masadaki hiçbir partinin bunu göremediğini ifade eden Oktay, 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayı beceremediğini ve bir araya geldikleri her seferde yalnızca önceki bir araya gelişlerinden sonra ortaya çıkan dedikoduları gidermeye çalıştığını kaydetti.
“İcazeti oradan alacaksan milletten ne icazeti istiyorsun?”
Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu insanlar Türkiye’yi yönetecek öyle mi? 2023’e bununla mı gideceğiz? Ve onların içindeki ‘ben Cumhurbaşkanı olabilirim.’ diye düşünen, ‘Olabilir miyim acaba?’ diye icazet almaya da Amerika’ya gidiyor. Ya sen icazeti oradan alacaksan, milletten ne icazeti istiyorsun? Sen o kadar öz güvensizsin ki, o kadar öz güven yoksunusun ki, nerede, kiminle ne görüştüğünü bile milletinle paylaşmaktan acizsin. Basından gizli, milletten gizli görüşmeler yapacaksın, ondan sonra da Türkiye’nin geleceğine dair efendim vizyon belirliyormuş da, çözüm belirliyormuş da Türkiye’nin geleceğine dair vizyon ve çözüm işte burada belirlenir. Malatya’da milletle birlikte belirlenir. Biz buradayız. Amerika’da gizli kapılar ardında Türkiye’nin sorunlarına çözüm arayan bir iktidar yok. Aynı şekilde böyle bir lider de yok. Hiç kimseden icazet almayan bir Recep Tayyip Erdoğan.”
Bölgedeki belirsizliklerin, küresel belirsizliğe döndüğünü ve bunun azaltılmasının da barıştan geçtiğine inandıklarını dile getiren Oktay, savaşın durdurulabilmesi yönünde ellerinden gelen gayreti sarf ettiklerini anlattı.
En kötü barışın, her türlü savaşın üzerinde ve çok daha iyi olduğun vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:
“Buradaki gayretlerimiz de yine devam ediyor. Bununla ilgili de zaten her iki taraftan da gerek Rusya gerek Ukrayna ile görüşebilen tek ülke ve tek lider olma konumumuzu sürdürüyoruz. İçeridekiler yine ne yazık ki anlamasa bile. Dün, yine Amerika’da nereden şey aldıysa Kılıçdaroğlu’nun bir açıklamasını belki siz de gördünüz, ‘Ukrayna’nın yanında olmamız lazım’, günaydın. Türkiye nerede zannediyorsunuz siz? Ukrayna’yla da, Rusya’yla da konuşabilen tek ülke, tek lider diye ifade ettik biraz önce. Ukrayna sıkıntıya girdiğinde Ukrayna’ya, Rusya’nın veya bir başka ülkenin, herhangi bir ülkenin bağımsızlığını toprak bütünlüğüne karşı girişimlerine net karşı olduğumuzu ifade ettik. Bunu da yine açıkça zaten Cumhurbaşkanımızın Putin ile görüşmelerinde açıkça ifade ettiği konulardan birisidir. Kırımı ile ilhakıyla alakalı kabul etmediğimiz konulardan birisidir. Yine Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün zedelenmesi ile alakalı, bunu kabul etmediğimiz, bir bütündür. Yardım konusuna gelince, ne renk, ne saç, ne bilmem ne görüntüsüne de bakmadan her türlü yardımı yapan da Türkiye olmuştur. Bunu Rusya da bilmektedir zaten. Bunu da gizli yapmıyoruz. Kılıçdaroğlu yeni uyandı herhalde. ‘Günaydın’ demek lazım ona. Belki altılı masadaki diğerlerinin uyanmasına da vesile olur ama zor onlar herhalde 2023 seçimlerinden sonra ancak uyanırlar.”
Oktay, “dezenformasyonla mücadele düzenlemesi” olarak da bilinen ve TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaşan düzenlemenin sosyal medyadaki yalan haberlerin önüne geçilmesi amacıyla yapıldığının altını çizerek şöyle konuştu:
“Yalan haber yapamazsınız, yalan haber yayamazsınız. Bu, Türkiye’de zaten yasaktı ama nerede yasaktı? Normal klasik medyada. Klasik medyada herhangi bir şey olduğu zaman mahkemeye gidersiniz. Gerekirse mahkemede, aleyhte herhangi bir şey yoksa yayınlanır. Yani bu gazetedir, dergidir vesaire neredeyse veya diğer medya kanallarında. Ama bugün sosyal medyaya baktığınızda bir haberin dolaşım hızına baktığınızda aynı yöntemle gidiyor olmanın hiçbir faydası yok. Şahsı mahvetmiş durumda oluyorsunuz zaten. Bu haberin, yalan haberin yayılmasını önlemek ve daha hızlı hareket etmekle ilgili çıkarılan bir yasadan bahsediyoruz. Bundan niye rahatsız olunur? Bundan rahatsız olacak tek kesim vardır. Yalan söyleyen, yalandan beslenen ve yalanlar üzerine algı oluşturanlar bundan rahatsız olur. Bunu da milletimiz buradan çok net bir şekilde görmektedir. Yalanı kim belirleyecek? Bugüne kadar kim belirliyorsa o belirleyecek, yine mahkemeler karar verecek.”