SETA Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Buğra Kanat’ın moderatörlüğünü üstlendiği panele, Haliç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aylin Ünver, Alman Uluslararası ve Güvenlik İlişkileri Enstitüsü’nden siyaset bilimci Daria Isachenko ve gazeteci Ewald König katıldı.
Panel, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un video mesajıyla başladı.
Mesajında BM’nin İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, dünyada bu düzeyde yıkıcı savaşların tekrar yaşanmaması için 1945’te Türkiye’nin de kurucu üye olarak aralarında bulunduğu 51 ülke tarafından kurulduğunu hatırlatan Altun, örgütün temel amacının uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması ve bunun korunması olduğunu kaydetti.
Altun, BM’nin özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde yaşanan büyük insanlık felaketlerini önleyici somut çareler geliştiremediğini, barış ve güvenliğin korunmasında etkili bir rol üstlenemediğini belirtti.
“BM, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarında da çaresizlik örneği sergiledi”
Altun, “Geçmişte Bosna-Hersek’te, Ruanda’da, Suriye’de, Kosova’da yaşanan insanlık dramını önlemekte çaresiz kalan örgüt, son olarak Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları boyunca da benzer bir çaresizlik örneği sergilemiştir.” dedi.
Barışın ve güvenliğin korunması için kurulan BM’nin artık uluslararası toplumun bu husustaki beklentilerini karşılayamadığına dikkati çeken Altun, son 30 yıl içinde dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler ve güç dengelerinin değişmesi karşısında örgütün, istikrarlaştırıcı fonksiyonunu bugün artık yerine getiremez hale geldiğini ifade etti.
Altun, örgütün, dünya barışı ve istikrarını tehdit eden olaylar karşısında yeterince etkili ve tutarlı bir rol oynamaktan uzak oluşunun da uluslararası toplumun gözündeki güvenilirliği ve saygınlığını azalttığını dile getirerek “BM Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz ve şeffaf olmayan bu yapısı değişmelidir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ‘Dünya Beşten Büyüktür’ çağrısı bu noktada zulümlere, haksızlığa, adaletsizliğe karşı güçlü bir itirazdır. 5 ülkenin kurduğu dünya sisteminin işleyişine, küresel adaletsizliklere karşı bir itirazdır. Bugün, BM’nin çözüm değil çözümsüzlük ürettiği her durum karşısında Sayın Cumhurbaşkanı’mızın BM’nin reformuna yönelik taleplerinin haklılığı ve bunun gerçekleşmesinin gerekliliği daha fazla hissedilmektedir.” ifadelerini kullandı.
“Daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkün”
Uluslararası barış ve güvenliğin daha etkin korunabilmesi için yeni bir BM’nin tasarlanması gerektiğini vurgulayan Altun, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Biz Türkiye olarak, bu çerçevedeki teklifimizi uzun zamandır ifade ediyor ve tüm ülkelerin müzakeresine açıyoruz. Çözüm önerimiz ise ‘Dünya beşten büyüktür’ ifadesinde kendini bulan, BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının değiştirilmesini merkeze alan bir perspektifin hakim kılınmasıdır. Adil ve daha sürdürülebilir bir küresel barışın temini için çok kültürlülüğü yansıtan bir BM’ye ihtiyaç vardır. Konseyin kıtaları, inançları, kökenleri ve kültürleri mümkün olan en adil şekilde temsil edecek bir yapıya kavuşturulacak şekilde yeniden yapılandırılması, çözüm ve küresel barışın tesisi için hayati önemdedir. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın belirttiği gibi, sadece beş ülkenin bütün dünyanın kaderini etkileyecek konularda karar vermesi ne ahlaki ne de adildir. Dünya beş ülkeden büyüktür. Çok kutuplu, çok merkezli, çok kültürlü, daha kapsayıcı ve adil bir dünya inşa etmek mümkündür.”
Altun, BM’in küresel barış, refah ve adalet idealleri doğrultusunda “Daha adil bir dünya mümkün” çağrısına uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini sözlerine ekledi.
“Güvenlik Konseyi’nin yapısı en başından bu yana hatalıydı”
Gazeteci Ewald König, geçmişte Almanya’nın daimi üye olacakken dönemin Başbakanı Helmut Kohl’ün bu girişimi durdurduğunu söyledi. Kohl’ün dünyanın herhangi bir yerinde bir sorun olduğunda müdahil olmak istemediği sonucuna vardığını dile getiren König, bugünkü hükümetin ise aynı düşünmediğini söyledi.
BM’nin yapısının değişmesi sorusunun çok zor bir soru olduğunu vurgulayan König, “Güvenlik Konseyi’nin yapısı en başından bu yana hatalıydı aslında. Bu yapı olmasaydı BM hiç kurulamazdı, başlayamazdı.” dedi.
König, BM Güvenlik Konseyi’nde yeniden yapılandırmaya ihtiyaç olduğunun kesin olduğunu belirterek “Güvenlik konseyi meşruluğunu ve geçerliliğini kaybetmekte. Kıtalar temsil edilmemektedir. Yeniden yapılanma denemesi çok önemli ama çok zor hatta uygulamak ise en zoru. Türkiye’nin bu girişiminde başarılar diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Yeniden uluslararası bir kuruluşun kurulmasının çok zor olduğunu kaydeden König, “Çok hassas konular. AB’nin de temsil edilmesi lazım bir şekilde. Türkiye’nin bu çabaları ve teklifleri de zamanlaması güzeldi.” dedi.
“Yeni sınamalar BM’nin değişimi için gerekçeleri gösterdi”
Haliç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ünver de dünyadaki siyasi mücadelelerin, iklim sorunu, salgın, tedarik ve yeni sınamaların BM’nin değişimi için gerekçeleri gösterdiğini söyledi.
BM’den beklenen düzeyde gelişmelerin görülemediğini bazı ülkelerin sadece kendi menfaatleri için karar vermelerinin dengesizliğe yol açtığını ve haksızlık oluşturduğunu anlattı.
Haksızlığın git gide artması sonrası yeniden yapılanmanın zaruret yükseldiği kaydeden Ünver, “BM’nin özellikle çok güçlü liderlere ihtiyaçları var. Türkiye BM’nin çalışmasını yeğlemektedir. BM tüm dünyanın menfaati için çalışmalıdır. Türkiye gıda krizinde çok yardımcı oluyor. Uluslararası krizleri yönetmenin ne kadar zor olduğunu BM’nin de bunu başaramadığını kendi yapısının buna engel olduğunu gördük.” dedi.
BM’nin önceki Milletler Cemiyeti’nin (League of Nation) kurumuyla aynı zaafiyetlere sahip olduğunu ifade eden Ünver, “BM kendi kuruluşuna sebep olan League of Nation’un başarısızlığının aynısını kendi de yaptı. BM mevcut dünya güçlerinin temsil edilemediği için başarısız oldu.” diye konuştu.
Türkiye’nin “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek bir model sunduğunu vurgulayan Ünver, “Türkiye adaletli şeffaf ve sorumlu bir yapılanma önermektedir.” ifadesini kullandı.
Ülkelerin BM’nin yeniden yapılanmasına ikna etmenin kolay olmadığını kaydeden Ünver, “Veto hakkı bir çok imkan vermektedir. Buna karşı gelmek çok zor. Türkiye dünyanın çok güçlü liderlere ihtiyacı olduğu BM’nin görevini yerine getirmek için güçlü lider sayısını artırma konusunda yardımcı olabilir. Gıda krizinde gördük bunu. BM ve Türkiye adeta şemsiye rolü almışlardır. ” dedi.
BM’nin reform tekliflerinin başarısız olması durumunda başka bir uluslararası kuruluşun kurulup kurulamayacağı sorusuna ise Ünver şu yanıtı verdi:
“Geçmişe baktığımızda evet bir örnek var. League of Nation başarısız oldu ve BM hayata geçirildi. Bazı devrimci ülkeler değişim istiyor. Burada da bazı ülkelerin BM’den çıkmasına şahit olabiliriz. Bazı ülkeler alternatif bir kuruluş için bir şeyler yapabilirler. Uluslararası Milletler Cemiyeti gibi bir yapıya baktığımızda BM bu reformları yapamazsa başarısız olacaktır. Herkes yeniden yapılandırmaya inanıyor. Bu çok zor mu, evet ama imkansız değil.”
“BM’den gerçekçi beklentilerin olması lazım”
Alman Uluslararası ve Güvenlik İlişkileri Enstitüsü’nden siyaset bilimci Isachenko da uluslararası düzenin değişmesinin çok zor olduğunu söyledi.
Dünyanın değiştiğini ve çok dinamik hale geldiğini aktaran Isachenko, “5 daimi veto hakkı olan ülkelerin dışındaki diğer bir sorun ise diğer bazı ülkelerin de yeniden yapılandırmaya karşı olmalarıdır. Reformu yapanlarla mesela ikili ilişkiler de kriz yaşayanlar var. Kimin dahil edilmesi kimlerin geleceği konusunda sıkıntı olacaktır.” dedi.
Avrupa’nın değişiminin güçler birliğiyle mümkün olduğunu belirten Isachenko, “Onun ışığında BM doğdu. Kurumsallıkta bir araya gelinince uluslararası bir güç oluşmuştur. Değişiklik yapılacak ama nasıl somut hale gelecek ya da değişim mümkün mü acaba? Bu soruyu sormak lazım.” dedi.
Isachenko, Türkiye’nin BM ile dünyada buğday krizi meselesini nasıl çözdüğünün görüldüğünü vurgulayarak, “Bunu tek başına Türkiye yapabilir miydi ya da tek başına BM yapabilir miydi bu sorunun cevabını bilmiyorum. Ama BM’den gerçekçi beklentilerin olması lazım.” diye konuştu.
Ukrayna savaşı sonrası yeniden yapılandırma için bir fırsat olup olmayacağı yönündeki soruya da Isachenko, “Çok önemli bir olaya şahit oluyoruz. Rusya 2 . Dünya Savaşı sonrası Batı’nın ağırlığına ‘hodri meydan’ diyor. Bu saldırı Batı dünyasının liderliğine de yapılmıştır. Bu konuda karar verirken BM’nin çok önemsiz olacağını düşünmüyorum. ” yanıtını verdi.
Paneli İletişim Başkanlığı Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir ve davetliler de takip etti.