Kalın, CNN International televizyonunda Becky Anderson’ın sunduğu programa konuk olarak gündemi değerlendirdi.
Anderson’ın, ABD Kongresinin, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylamaması durumunda Türkiye’ye F-16 satışını engelleyeceği açıklamasını anımsatması üzerine Kalın, “Amerikan Kongresi, NATO sürecini F-16 programı için bir ön şart olarak koyuyorsa uzun süre bekleyebilirler. Biz bu iki süreci birbirine bağlamıyoruz.” ifadesini kullandı.
ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin ön şart koyan görüşe katılmadığını belirten Kalın, “Bu bizden ziyade onların (ABD’nin) kendi problemi. Bizim kendi hava gücümüz, askerimiz var. Tabii ki askeri savunma alanında ve bunla ilgili konularda ABD ile işbirliği yapmak istiyoruz. Ancak böyle bir yolu seçerlerse kendi tercihleri. Bu konuda taviz vermeyeceğiz.” dedi.
Anderson’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin Türkiye’ye F-16 vermemesi durumunda ABD’nin bunun bedelini ödeyeceğine yönelik bir açıklaması olduğunu anımsatarak, bu bedelin ne olduğunu sorması üzerine Kalın, “Hava savunma ve diğer savunma sanayisi ürünleri konusunda Türkiye seçeneksiz değil. Kendi ulusal imkanlarımızı geliştiriyoruz. İHA’larımız tüm dünyaya, ne kadar kabiliyetli olduklarını gösterdiler. Yani kısacası biz kendi milli imkanlarımızı geliştiriyoruz ve bunun sonunda kaybeden Amerikan savunma şirketleri olacaktır.” diye konuştu.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği
Kalın, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine yaklaşımına ilişkin bir soruya, “Sözlerini yerine getirirse ve haziran ayındaki son NATO Zirvesinde üzerinde anlaştığımız maddelerin gereğini yaparsa İsveç’in NATO’ya girmesini destekleyeceğiz.” yanıtını verdi.
Türkiye ile İsveç’in üzerinde anlaştıkları şartların gayet açık ve net olduğunu belirten Kalın, İsveç’in 3’lü mekanizma dahilinde attığı her olumlu adımı memnuniyetle karşıladıklarının altını çizdi.
Kalın, şöyle konuştu:
“Şu ana kadar atılan adımları görüyoruz ancak yapılması gereken daha çok şey var. Anayasayı değiştirmek için zamana ihtiyaçları olduğunu söylediler. Şu anda yeni bir terörle mücadele yasası yazıyorlar ve bunu uygulamak için hazirana kadar vakitleri olduğunu söylüyorlar. Tamam peki. O zamana kadar işlerin nasıl gideceğini bekleyip göreceğiz. Asıl mesele, başta PKK ve onun çeşitli paravan örgütleri ve diğer ilgili gruplar olmak üzere, İsveç’ten Türkiye’nin milli güvenliğini hedef alan tüm terör unsurlarının kökünün kazınmasıdır.”
Anderson’ın, Türkiye’nin İsveç’e yeşil ışık yakıp yakmayacağını sorması üzerine Kalın, “İsveç, verdiği sözler konusunda ve konuştuğumuz şeyler konusunda, ki kurumlarımız görüşüyor, ben de mevkidaşlarımla temas halindeyim, bu konularda ilerleme kaydederlerse tabii ki bir yol vardır. Ancak bu konuda eyleme geçmedikleri ve sorunlar konusunda somut adımlar atmadıkları sürece bu (yeşil ışık) olmayacak.” yorumunu yaptı.
“(Kur’an-ı Kerim yakılması) İsveç’in kendi çıkarlarına tamamen aykırı olduğuna inanıyorum”
İsveç’te “ifade özgürlüğü şemsiyesi altında” Kur’an-ı Kerim yakılmasının “kabul edilemez” olduğunu vurgulayan Kalın, şunları söyledi:
“Bunun İsveç’in kendi çıkarlarına tamamen aykırı olduğuna inanıyorum. Bunun kimseye bir yararı olmadı. Sadece bizden değil tüm Müslüman dünyasından tepki aldılar ve bu tepki büyüyor. Bir adım atmalarını umuyorum. Bunun nedeni İsveç hükümetinin iyi niyetli olmaması değil ancak kanunları konusunda şu ana kadar çok cömert davrandılar. Şimdi bunu değiştirdiklerini biliyorum. İfade özgürlüğünü ve diğer şeyleri ama aynı zamanda da dini sembolleri, kutsal metinleri koruyan daha sıkı yasaları yürürlüğe sokmak istiyorlar.”
Anderson’ın “Türkiye, NATO’nun genişlemesini destekliyor mu?” şeklindeki sorusuna ilişkin Kalın, “Evet, tabii ki. En başından bu yana NATO’nun açık kapı politikasını ve genişleme sürecini desteklediğimizi açıkça söylüyoruz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin bugüne kadar NATO’ya giren ülkeleri desteklediğini ve hiçbiriyle bir problemi olmadığını vurgulayan Kalın, “Örneğin Yunanistan böyle yapmadı. Sırf isim konusundan dolayı Makedonya’yı kapıda 10-11 yıl beklettiler. Makedonya anayasa değişikliğine gitti, NATO’ya girmeleri için Yunanistan’ın kabul ettiği şekilde ülkenin adını değiştirmek için referanduma gitti. Bu süreç 11 yıl sürdü. NATO Genel Sekreteri de son zamanlarda söyledi, Finlandiya ve İsveç’in üyelik süreci bugüne kadarki en hızlı süreç. NATO üyesi olmak zaman alıyor, hazırlık gerektiriyor ve biz de onlardan bunu istiyoruz.” yanıtını verdi.
Ukrayna’da savaş hali daha da derinleşiyor ve genişliyor
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda bir son görüp görmediklerinin sorulması üzerine Kalın, “Ne yazık ki bunu hemen beklemiyoruz. Sizin haberinizde de belirtildiği gibi sahada da çok kötü görünüyor. Savaş hali daha da derinleşiyor ve genişliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Kalın, gelecek haftalarda gerginliğin daha da artmasından endişe edildiğine işaret ederek “Bu çok talihsiz bir durum çünkü biliyorsunuz ki savaşın uzaması, derinleşmesi ve diğer bölgelere yayılması Ukrayna için de toprak bütünlüğü için de enerji güvenliği, gıda güvenliği ve diğer ilgili şeyler için de iyi olmaz.” ifadesini kullandı.
Ukrayna’ya daha çok silah verilmesinin anlaşılabilir olduğunu belirten Kalın, “En nihayetinde yapılacak barış anlaşması, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi egemenliği temeline dayalı olmak zorunda. Bu yapılacak herhangi bir müzakerenin çok açık bir prensibi. Ancak son girişimler, denklemde kararlı bir değişiklik yaratmaktan ziyade savaşı uzattı gibi duruyor. Kendime sadece şu soruları soruyorum. Burada final aşaması ne olacak? Tüm bunların sonunda beklenen ne? Yapılanlar Rusya’nın davranışını değiştirmek için yeterli olacak mı? Rusya’nın savaşını değiştirmek için yeterli olacak mı? Bu şekilde soru işaretlerimiz var.” dedi.
“(Filistin ve İsrail) Bu şiddet döngüsünden çıkmamız gerek”
Anderson, yayında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun CNN’e verdiği bir röportajdaki açıklamalarını göstererek Kalın’a İsrail ve Filistin arasındaki son gelişmeleri sordu.
Kalın, “Öncelikle, İsrail’in Cenin’e yaptığı son saldırılar tamamen kabul edilemezdi. Onlarca Filistinlinin ölümüyle sonuçlandı. Sonra bu şiddet döngüsünde bir sinagogdaki İsrailliler öldürüldü. Bu şiddet döngüsünden çıkmamız gerek. Bu, gerçekten korkunç. Bu, barış ya da istikrar için iyi bir şey değil.” ifadesini kullandı.
İsrail’de şu anda yeni bir hükümet olduğuna işaret eden Kalın, “Bu hükümetin tüm bu unsurları dikkate alarak son 1,5 yılda işgal altındaki Filistin topraklarında kurulan göreceli barış, düzeni ve istikrarı muhafaza etmesini umuyoruz.” temennisinde bulundu.
Kalın, Filistinlilerin kabul edeceği tek yolun iki devletli çözüm olduğunun altını çizerek “Ancak bu (iki devletli çözüm) aralıklı hükümet dönemlerinde son 15 yılda sayın Netanyahu’nun yönetiminde masada değildi. Bu mesele geri geldi. İsraillilerin şu anda nerede durduğunu bilmiyorum ancak iki devletli çözüm konusunda ilerlemek isteyen birçok makul İsrailli siyasetçi olduğunu biliyorum. Umarım bu konuda ilerleme olur.” dedi.
Netanyahu’nun Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk yapmak için doğru kişi olduğuna inanıp inanmadığının sorulması üzerine Kalın, “Bu tamamen Başbakan Netanyahu’nun masaya ne getireceğine bağlı. Rusya Devlet Başkanı Putin ya da Zelenskiy, onun ne dediğini dinleyecek mi? Tamamen şartlara bağlı. Ancak şu anda Rusya ile Ukrayna arasında çatışmanın olduğu ortam, böyle bir girişim için uygun değil.” değerlendirmesinde bulundu.