Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Kıbrıs Türkünü korumak için daha fazla güç göndereceğiz

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,"Kıbrıs Türkünü korumak için oraya daha fazla güç göndereceğiz ve silah olarak da ne ihtiyacı varsa onları da karşılayacağız." dedi.

Pamukkale Üniversitesi ÜNİAK Gençlik Buluşması’na katılan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin karşısına dünya dahi dikilse Kıbrıs’ta, Ege’de, Doğu Akdeniz’de haklarını, hukuklarını korumaya devam edeceklerini ve bu konuda kararlı olduklarını söyledi.

ABD’nin Kıbrıs Rum Kesimi’ne yönelik silah ambargosunu kaldırmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Çavuşoğlu, ortaya konulan “kara para aklama konusunda iş birliği yaptı, ödüllendirmek için yapıldı” söylemi karşısında görüşmelerinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a, “Silahınız dışında başka verecek bir şeyiniz yok mu?” sorusunu yönelttiğini aktardı.

Çavuşoğlu, Blinken’a, “Para verin. Severler. İhtiyaçları da vardır. Niye silah veriyorsunuz? Bu silahı kime karşılık veriyorsunuz?” sorularını yönelttiğini söyledi.

ABD tarafının aldığı karara karşılık Çavuşoğlu, “Kıbrıs Türkünü korumak için oraya daha fazla güç göndereceğiz ve silah olarak da ne ihtiyacı varsa onları da karşılayacağız.” dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin haklarını, çıkarlarını korumak için de diplomasinin tüm imkanlarını kullandıklarını vurgulayarak, sahada ve masada güçlü olduklarının altını çizdi.

“Göç konusunda dünyada ‘Bize gelmesin yeter’ şeklindeki anlayış hakim” 

Çavuşoğlu, salgın, iklim değişikliği, göç, terörizm, enerji ve gıda krizlerinin insanlığın ortak sorunu olduğunu, mevcut uluslararası sistemin bunlara yanıt veremediğini kaydetti.

Göç konusunda dünyada “Bize gelmesin yeter” şeklindeki anlayışın hakim olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Kaynağında bu işin, bu sorunun çözümü konusuna geldiğimiz zaman herhangi bir birlikte hareket etme kültürümüz, arzumuz da yok. Tabii böyle dönemlerde sağduyu, diyalog ve diplomasiyi öne çıkaran aktörlere ihtiyacımız var. Sistem yetersiz. Dayanışma yok. Sorun da çok. Bu sorunlarla nasıl karşı karşıya kalacağız? Nasıl bunlarla baş edeceğiz? Çatışma varsa bunları nasıl durduracağız, üstesinden nasıl geleceğiz, insanlık ve kendi açımızdan bakarsak? Türkiye ve milletimize olan etkisini nasıl minimize edeceğiz? Peki bunu kimle yapacağız? İşte böyle bir dönemde önemli aktörlere ihtiyaç var. Türkiye olarak bizim de bugün yapmaya çalıştığımız bu. Statik, gelişmeleri izleyen bir Türkiye yok artık sevgili kardeşlerim, dinamik gelişmelere yön veren bir ülke olduk. Elbette bu aynı zamanda bir gücü gerektirir. Yani büyük bir ülke, büyük bir millet, büyük bir 85 milyonluk nüfus, ekonomik güç ve elindeki güçleri sert ve yumuşak gücü akıllı bir şekilde kullanan akıllı bir güç olan Türkiye’den bahsediyoruz.”

“Türkiye’yi herkes ana aktör olarak görüyor”

Türkiye’nin dünyayı ve içinde bulunduğu bölgeyi ilgilendiren onlarca kritik meselede herkesçe ana aktör olarak görüldüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, “Enerji krizinde, gıda krizinde, düzensiz göçte, iklim değişikliğinde, tedarik zincirlerinde küresel sınamaların olduğu bir ortamda herkes kimi en önemli aktör görüyor bugün dünyada? Türkiye’yi en önemli aktör görüyor. Belirsizlik çağında ilgili diğer kurumlarla koordineli şekilde etkin karar alıp hızla hayata geçirmek bu dönemde çok önem arz ediyor. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi bize bu anlamda da Dışişleri Bakanlığı olarak ve Türk dış politikası olarak önemli avantajlar sağlıyor.” diye konuştu.

Çavuşoğlu çok yoğun bir dış politika izlediklerini, çok katmanlı bir dış politika izlemek gerektiğini söyledi.

“Çok yönlü dış politikada başarılı değildik”

Bir haftaki programında Semerkant’a, Londra’ya, New York’a, Los Angeles’e giderek bazı temaslarda bulunduğunu anlatan Çavuşoğlu, 100’den fazla devlet yetkilisiyle görüştüklerini belirtti.

BM binasının karşısındaki Türkevi’nin, BM Genel Kurulunda diplomasinin merkezlerinden birisi olduğunun vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Türk dış politikasına baktığımız zaman eskiden belki tek yönlü bir dış politika izliyorduk. Belki de yani gücümüz bu kadardı. Çok yönlü bir dış politikada başarılı değildik Türkiye olarak. Yani geçmişi kötülemek, geçmişi eleştirmek anlamında söylemiyorum ama gerçek bu. Bugün baktığımız zaman Balkanlar’dan Filistin meselesine, ondan sonra ara buluculuktan terörizmle mücadeleye kadar birçok ilgi alanımız var ve bu temaslarımızda tüm bu konularla ilgili Türkiye’nin düşüncelerini, Türkiye’nin tespitlerini ve önerilerini uluslararası toplumla da paylaşma imkanı oldu.”

“Ekonominin güç merkezi Asya olmaya başladı”

Afrika ve Latin Amerika açılımlarının ardından yeniden Asya girişimleri olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, şunları söyledi:

“Ekonominin güç merkezi Asya olmaya başladı. Orada fırsatlar var. Dolayısıyla bu fırsatları değerlendirmek lazım. Asyalı bir güç olarak politikalarımızı biz de gözden geçirdik. Bölgesel farklılıkları gözeten ancak bütüncül bir yaklaşımla şu anda binden fazla eylem unsurunda somut proje odaklı çalışmalarımıza hız verdik. Asya’daki bu gelişmelere duyarsız kalamayız. Güzel bir haberi de paylaşmak istiyorum. Daha önce gözlemci olan Türkmenistan da 11 Kasım’da Semerkant’ta gerçekleştireceğimiz Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde tam üye olacak. Böylelikle aile resmimizi inşallah tamamlamış olacağız.”

“Dünyada ‘Senin teröristin, benim teröristim’ anlayışı vardır”

Bakan Çavuşoğlu, sosyal medyanın düzgün kullanılırsa bilginin hızlı bir şekilde ulaştırılması bakımından önemli bir katkısı bulunduğunu belirtti.

Bu alanda yaptıkları çalışmalar sonucunda bakanlığın Türkçe Twitter hesabının dünyada beşinci, Avrupa’da ise birinci sırada olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, kendi hesabının da dünyadaki dışişleri bakanları arasında dördüncü sırada bulunduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin terörizmle mücadeledeki öncü rolünün dünya tarafından bilindiğini ifade eden Çavuşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Terörizmle mücadelede çifte standarda düşmeyen, ikiyüzlülük yapmayan ülkelerin başında Türkiye vardır. Dünyada maalesef bugün ‘Senin teröristin, benim teröristim’ anlayışı vardır. Dünyada bugün ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışı vardır. Bugün dünyada açık söylüyorum teröristleri kullanan, ülkeleri bölmek için kullanan, diğer ülkeleri zayıflatmak için kullanan ülkelerin içindeki bazı siyasi oluşumları zayıflatmak için kullanan ülkeler de var. Yanı başımızda Suriye’de de var. Suriye’yi bölmek için PKK/YPG terör örgütüne ABD ve bazı Avrupa ülkeleri açıkça destek veriyor. Bizim orada bu PKK terör örgütüne müdahale etmemize karşı olan hepsi de bu terör örgütünün bölücü ajandasını destekliyor ama Türkiye kim olursa olsun, DAEŞ olsun, PKK olsun, FETÖ olsun, hiç ayrım yapmaz, Eş-Şebab, Boko Haram olsun… Somali’de de bu terör örgütüne karşı Somali devletinin kapasitesini güçlendiriyoruz. Çünkü terör, o yılan gelir bir gün gelir seni de sokar.”

Exit mobile version