Dr. Adil Asımgil’in Risale Yayınlarından çıkan “Kadın ve çocuk için sağlık el kitabı” nda konuyla ilgili detaylı bilgiler paylaşıyor. İşte o bilgiler…
Elektrik çarpması hafif bir yaradan ölüme kadar çeşitli neticeler verebilir. Elektrik prizlerinin ve aksamının, çoğu yerde açıkta ve tehlikeli bir şekilde bulunması ve çocukların da merak edip bunlarla oynamaları sonucunda, elektrik çarpması sık rastlanan bir olay haline gelmiştir.
Elektrik çarpması; hafif bir yaradan, ölüme kadar çeşitli neticeler verebilir. Bu elektrik akımının tipiyle, şiddetiyle, geçtiği yolla ve geçtiği süre ile ilgilidir. Çoğu zaman elektrik çarpması sonucunda basit yanıklar le oluşur. Daha ağır çarpmalarda ise; kasılmalar, yere düşme, le şuur kaybı, solunum durması, kaslarda çok şiddetli kasılmalara bağlı olarak kınıklar görülebilmesi mümkündür. Tedavi:
Herhangi bir şekilde elektriğe kapılan çocuğun, derhal elektrikle ilgisinin kesilmesi gerekir. Bunun için önce elektrik akımının kesilmesi, eğer vakit alacaksa elektriği iletme yen bir cisimle çocuğun elektrikten ayrılması gerekir. Hiç bir zaman elektriğe kapılmış bir çocuk ellerinden veya ayaklanndan tutulmaz. Çünkü böyle davranıldığı takdirde elektrik tutan kişiyi de çarpmaya başlar ve her iki kişi de anlamaz. Çocuğa da bir fayda olmaz.
Çocuk; elektrikten ayrıldıktan sonra, derhal rahat ve sakin bir yere yatırılır. Bu noktada acil olarak yapılabilecek tek yardım, kalp durmuşsa kalp masajı yapmaktır. Ayrıca suni solunum da uygulamak gerekir. Doktor gelene kadar yapılacak bu işlem şöyle olur.
Bu işlem herkesin bildiği gibi, ağızdan ağıza yapılan solunumdur. Hayat kurtarıcı bir işlem olması nedeniyle çok önemli ve herkes için öğrenilmesi gereken bir müdahale şeklidir.
Suni solunum için önce hasta sırtüstü yere yatırılır. Sonra boynu yukarı kaldırılır. Bu önemlidir, çünkü boyun kaldırılmazsa solunum yolu iyi açılmaz ve dolayısıyla sağlıklı bir suni solunum gerçekleşmez. Daha sonra hastanın ağzı açılır, ağıza bir mendil veya gazlı bez kapatılır, burun iki parmakla sıkılarak ağızdan verilen havanın buradan çıkması önlenir ve hastanın ağzına nefes vermeye başlanır. Nefes verme sırasında dikkat edilmesi gereken 2 nokta vardır. Birincisi, nefes veren kişinin derin soluk almaması ve çok sık yoracak şekilde hastaya hava üflememesidir. Normalden biraz daha derin bir nefes alarak hastaya üflemek, sonra bir kaç saniye dinlenmenin ardından işlemi tekrarlamak yerin de olur. İkincisi ise; yeterli hava verip veremediğimizi anlamak için göğsün inip kalkmasına dikkat etmemizdir. Göğsün, şişip sönmesi yeterli hava gönderebildiğimizi gösterir. Dakikada 16-20 kez hava vermek yeterlidir. Kendi kendine, hafif hafif nefes alan hastaya suni solunum yapılmaz.
Kalp masajı, kalbim durduğu durumlarda yapılır ve solunumla birlikte yapılır. Kalbin durduğu durumlarda yapılır. Genellikle suni solunum ile beraber uygulanır. Bu işlem için de hasta sırtüstü yatınlar, sol el kalbin üzerine konur ki, pratik olarak buna sol meme üzeri diyebiliriz; daha sonra sağ el ile bastırarak sol avuç içi ile kaburgalar itilir. Böylece kalbin kanı pompalaması sağlanır.
Burada da dikkat edilecek 2 nokta vardır. Birincisi, ye terli kan pompalayıp pompalayamadığımızı anlamak için şahdamanı nabzına bakmaktır. Bu nabzı alabilmek için 3 parmağımızla hafifçe gırtlağın hemen kenarına bastırmamız gerekir. Nabzın alınması yeterli kan pompalandığının delilidir. İkinci önemli nokta ise, kuvvetli bastın kaburgaları kırmamaktır. Özellikle çocuklarda kaburgalar zayıf olduğundan, kolayca kırıklar olabilir. Bunun için dengeli ve dikkatli bastırmak gerekir.
Güneş çarpmasına maruz kalmış çocuk hemen soğuk çarşaflara sarılır, ateş düşülmeye çalışılır. Bu arada, hastaneye yetiştirir. Havalandırılmamış veya rüzgarsız bir yerde, uzun süre yüksek ısı etkisi altında kalan çocuklarda görülür. Deri sıcak, kırmızı ve kurudur. Terleme yoktur ve bu bulgu önemlidir. Bitkinlik, baş ağrısı, bulantı, dalgınlık, sık nefes alıp verme, kaslarda kramplar bulunabilir. Ateş yük sektir.
Çocuk hemen soğuk bir çarşafa sanılır, koltukaltları ve kasıklara buz torbaları konur. Bu arada alkole batırılmış süngerle bütün beden ovulur. Böylece ateş düşürülmeye çalışılır. Bu arada hasta, bir an önce hastaneye yetiştirilmeye çalışılmalıdır.
Yanık sebebi sıcak su veya kimyevi bir madde ise derhal deri soğuk su ile yıkanmalı, elbise çıkarılmalıdır. Kesinlikle diş macunu, salça, hamur veya ilgisiz kremler sürülmemelidir. Yanıklar, büyüklüğüne ve derinliğine göre oldukça tehlikeli olabilirler. Fakat el, yüz, ayak gibi yerlerdeki yanıklar, küçük bile olsa deride çekilmelere, böylece hem kullanım aksamasına, hem de estetik açıdan kötü bir görünüme sebep olabilirler. Ayrıca tüm yanıklarda deride zor tedavi edilen iltihaplanma ihtimali vardır. Bu yüzden bütün yanıkların bir an evvel doktora gösterilmesinde fayda vardır.
Yanık sebebi; sıcak su veya herhangi bir kimyevi madde ise, derhal derinin bol soğuk su ile yıkanması, kimyevi mad de bulaşan elbiselerin hemen çıkarılması lazımdır. Sıcak su ile haşlanma elbise üzerinden olduysa bunların da çıkanla malan gerekir. Yanık sebebi alevse ve yanık bölgesinde kumaş parçaları varsa bunları temizlemek için o bölge ılık suya tutulur. Böylece ağrı da azalır. Ağrı fazla ise bir aspirin verilebilir. Yanığa kesinlikle domates salçası, diş macunu, hamur, ilgisiz pomadlar sürülmemelidir. Bunlar tedaviyi zorlaştırır.
Tabii ki bu acil müdahaleler sonrasında mutlaka bir he kime başvurmak gerekmektedir. Bazen, çok küçük yanıklarda meydana gelen içi sıvı dolu kabarcıklının delinip, açıldığı müşahede edilmektedir. Bu, oldukça yanlış bir tutumdur çünkü mikrop kapma ihtimali artılınmış olur. Olduğu gibi bırakmak daha doğrudur. Kabarcık patlatılmasa bile, içindeki berrak sıvının bulunması ve etrafının kızarması mikrop kaptığını gösterir. Bir hekime müracaatta fayda vardır.
Yazın sahilde çocukları yanığından korumak için saat 11-14 arasında kesinlikle dışarı çıkarmamalı, güneşte yarım saatten fazla bırakmamalıdır. Yazın sahilde çocukları saat 11 ile 14 arasında ve yarım saatten fazla tutmamak gerekir. Daha sonra zamanla alışılınca bu süre uzatılır. Ancak, yine de dikkatli olmak gere kir. Deniz kıyısında yanık yerleri anlayamayız, gece belli olur.
Güneş yanığı tehlikesi var diyerek, çocukları hiç güneşe çıkarmamak da yanlış bir davranış olur. Çünkü güneş ışığı, deride D vitamini yapımını arttırarak kemiklerin sağlıklı ve sağlam gelişimine olumlu etki yapar. Ağrıyı azaltmak için soğuk kompresler uygulanır ve ardından yanık merhemi sürülebilir. Ağır yanıklarda mutlaka bir hekime danışmak gerekir.
Boğulan kimse suda 20 dakikadan az kalmışsa, kurtulma şansı vardır. Boğulan kimse suda 20 dakikadan az kalmışsa kurtulma şansı vardır. Bunun için; önce boğulma tuzlu suda ise baş aşağı eğik pozisyonda hasta yatırılır. Nefes alamıyorsa hemen suni solunuma ve nabız da durmuşsa kalp masajına geçilir. Boğulma tatlı suda ise baş aşağı pozisyonla uğraşmadan direk suni solunuma geçilir.
Herhangi bir sebeple çocuk, nefes borusuna bir cisim kaçınıp tıkanmasına sebep olabilir. Yemek yerken öksürür ve nefes alırsa yemek parçalan nefes borusunu tıkayabilir. Tıkanma tamsa hemen çocuğun yüz ifadesi değişir, morarma başlar. Bu durumda yapılması gereken herkesçe kesinlikle gibi bilinmesi gereken zaruri iki yardımdır.
1- Çocuğun başı öne eğilerek 1-2 kez sırtına kuvvetlice vurmak. Sonuç başarısızsa fazla uğraşmadan hemen 2. yardıma geçilir.
2- Bu yardımın adı Heimlich manevrasıdır ve hayat kurtarıcı olması bakımından çok önemlidir. Nefes borusu ukanan kimsenin hemen arkasına geçilir. Eller, göbeğin hemen üzerinde birbirine kenetlenir ve ani bir hareketle, sertçe bu nokta üzerine bastırılır. Böylece, nefes borusunu tıkayan cisim ağızdan dışarı fırlar. Bu manevra ile akciğerdeki hava basınçla nefes borusuna itilir ve bunun sonucunda tıkama yapan cisim dışarı fırlar. Kılçık gibi tıkama yapmayan, küçük ve yaralayıcı cisimleri çıkarmak ise doktora bırakılmalıdır.
3-4 milimden derin, 1-1,5 santimden geniş yaralara dikiş gerekir. Bunlardan küçük yaralara basitçe müdahale edile bilir. Yarayı bol su ve ardından da oksijenli su ile yıkadıktan sonra, üstüne değil kenarlarına tendürdiyot sürerek, gazlı bezle sarmak çoğu zaman yeterli olacaktır. Tendürdiyot şişesinin ağzını iyice kapatmak gerekir. Çünkü açık kalırsa içindeki alkol uçar ve geriye yoğun iyodlu bir eriyik kalır. Bu da yaraya ve deriye oldukça tahriş edici etki yapar.
Derin yaralardaki mikroplanı temizlemek güç olduğundan; özellikle tetanoz tehlikesine karşı, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.
Yaraların pek çoğu bir kaç dakika kanar. Bu, yara bölge sindeki mikropları temizlediğinden faydalıdır. Sadece çok ve uzun süren kanamalar tehlikeli olup tedaviyi gerektirir.
Yaraların pek çoğunda kanama birkaç dakika içinde sona erer. Çok ve uzun süren kanama tehlikeli olduğumdan, hemen bir doktora ulaşmak gerekir.
1- Kanayan bölgenin yükseltilmesi. Örneğin kol kanıyorsa kolun altına yastık konarak yükselttirir.
2-Yarayı salmak. Temiz bir gazlı bez ile yara sıkıca sarılır.
3- kanama çoksa kanama durmuyorsa tampon yapılır. Yara büyüklüğünde bir gazlı bez topağı yapılarak, yara üzerine konur ve bunun üzerinden sıkacak bir sargı bezi ile sarılım.
4- Bu işlemler de yeterli olmazsa yara üzerine doğrudan elle basınç yapmak gerekebilir.
5- Son çare, kanayan bölgeye gelen kanın azaltılması için daha üst bölgeden kolun veya bacağın bir bezle sıkılmasıdır.
Tabii ki bu önlemlerden sonra, kanama durdurulamaz ise hemen bir doktora başvurmak gerekir.
Bazen; klasik örnek hemofili hastalığında olduğu gibi kan hastalıklarına bağlı olarak, yaranın büyüklüğüyle ilgili olmadan uzun süre kanama olur. Bu gibi durumlarda tedavi için ve daha sonra dikkatli davranmak açısından bir hematoloji uzmanına danışmak gerekir.
Burun kanaması esnasında baş öne eğilir ve burnun her iki kanadı parmaklarla birkaç dakika sıkılır.
Burun kanaması çocuklarda sık rastlanılan bir durum dur. Kanama esnasında baş öne eğilir ve burnun her iki kanadı parmaklar ile birkaç dakika sıkılır. Çoğunlukla bu işlem ile kanama durur. Eğer durmazsa, tampon için bir sağlık görevlisine gitmek gerekir.
Kolay burnu kanayan çocuklarda sümkürme ve burnu karıştırma kanamaya yol açabilir. Bu sebeple bunlar engellenmelidir. Ayrıca; herhangi bir hastalığa bağlı olup olmadığının, etraflıca araştırılması doğru olur.
Kafa çarpmaların da kusma, solukluk, başağırısı, uyuklama belirlisi görülürse, hemen hastaneye başvurmak gerekir. Herhangi bir şekilde kafa bir yere çarparsa, kafada oluşan şişlik, eğer başka bir belirti yoksa önemli değildir. Ama kusma, solukluk, başağrısı, uyuklama gibi belirtiler varsa çocuğu hemen bir hastahaneye götürmek gerekir. Duruma göre 1-2 gün hastanede kalmak gerekebilir. Konuşabilen çocuklarda bilinç kaybı da önemlidir. Bu sebepten çarpmayı izleyen ilk gece çocuğun 1 kez uyandırılıp konuşturulma si doğru olur.
Zehirli canlıların sokması durumunda sokulan yer biraz kesilip bu bölgeden kan emilir ve tükürülür. Zehirli canlıların sokmasında, kısa zamanda bir sağlık merkezine yetişme imkanı yoksa; ısırılan yer, aleve tutul muş keskin bir aletle biraz kesilip, bu bölgeden kan emilip tükürülür. İşlem bittikten sonra, ağız iyice çalkalanmalıdır. Tabiidir ki bu yeterli olmayabilir. Bu nedenle, bir an önce bir sağlık kuruluşuna gitmekte fayda vardır. Ayrıca, böcek sokmasında zehirin kana karışmasını önlemek için de ısırılan kol veya bacak yukardan bir bezle bağlanarak sıkılır.
An ve benzeri böceklerin sokması halinde iğneyi çıkardıktan sonra, yaraya birkaç damla sulu amonyak damlatmak yeterlidir. Nadir olarak bu tip sokmalardan sonra genel bir reaksiyon görülebilir. Tüm vücut şişer, kusma, ateş, deride kızarıklıklar görülebilir. Böyle bir durumda ilaç tedavisi gerekir.