Çocuklarda ateşin aslında vücudun savunma mekanizması olduğunu ve hemen ateş düşürücülere sarılmanın doğru olmadığını belirten Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Çiğdem Kaplan, ateşi olan çocukta kıyafetleri inceltmek, ılık duş aldırmak, koltuk altı ve kasık bölgelerine ılık kompres uygulamanın ilk yapılacak işlemlerden biri olduğunu belirtti.
Dr. Kaplan, “Yapılan uygulamalara rağmen 38 derece ve üzerine çıkan ateşte, ilaçla düşürmek gereklidir. Ateş düşürücü olarak ilk tercih parasetamol grubu ateş düşürücüler eğer bunlarla gerilemiyorsa ateş ıbuprofen grubu tercih edilmelidir. Parasetamol grubu ilaçlar, ıbuprofen grubu ilaçlara göre daha az toksik etki yaptığından ilk tercih olmalıdır. Ateş düşürücüleri dönüşümlü kullanmak ise toksik etkiyi daha da arttırarak çocuğumuza zarar verebilir. Çocuk ateş düşürücüleri kusuyor veya içmek istemiyorsa meyve püresi, yoğurt ve süte karıştırılabilir” diye konuştu.
Çocuklarda gece uykudan uyandıran öksürük, ateş ve hırıltılı solunum gibi durumlar yaşandığında hemen çocuk hekimine başvurulması gerektiğini belirten Dr. Kaplan, “Malum bu aylarda bronşiyolit ve zatüre çok sık görüyoruz ve aileler genellikle öksürük ve hırıltılı solunum şikayetleri ile kliniklerimize sıkça başvuruyor. Özellikle öksürük gece uykudan uyandırıyorsa, öksürüğe ateş eşlik ediyorsa, hırıltılı solunum ya da hızlı nefes alıp verme eşlik ediyorsa, arka arkaya kesintisiz öksürük varsa hemen çocuk hekimine başvurulması gerekir. Ayrıca enfeksiyon dönemi geçtiği halde 2 haftadan uzun süren özellikle gece ve sabaha karşı olan öksürük alerjik olabileceğinden çocuk hekimi görüşü alınmalıdır. Toplumda yanlış bilinen bir diğer durumda öksürüğün antibiyotiksiz geçmeyeceği inancıdır çoğu öksürükle seyreden hastalık viral kökenlidir ve antibiyotiklerle tedavi edilemez, gereksiz yere kullanılan antibiyotiklerse vücutta direnç gelişmesine sebep olduğundan doktorunuz tarafından önerilmedikçe antibiyotikle tedavi konusunda ısrar etmemek gerekir. Öksürük tedavisinde en önemli aşamayı burun yıkama ve postural direnaj oluşturur. Tıkalı burun açılmadığında basit bir enfeksiyonun kulaklara ve alt solunum yollarına yayılmasına ayrıca çocuğun hayat kalitesinde de düşüşe sebep olur bu yüzden küçük çocuklarda burnu serum fizyolojik ile yıkama, büyük çocuklarda ise temizlemek en önemli basamaktır. Diğer önemli kısımda postüral direnaj, bronşiyolit ve zatürede akciğere inip tıkaç yapan balgamı yukarı çıkarıp hastalığı kolay atlatmayı sağlar” diye konuştu.
“Grip aşısı 6 aydan büyük her çocuğa yapılmalıdır”
Çocuk kliniklerinde sıkça karşılaşılan bir diğer konunun da multivitamin desteğinin kış aylarında fazla talep edilmesi olduğunu ifade eden Uz Dr. Çiğdem Kaplan, bu ilaçların gereksiz kullanımında tam tersine böbrek ve karaciğere zarar verebileceğini ve erken ergenlik gibi pek çok endokrin patolojiye sebep olabileceğini söyledi. Kaplan, “Hastalıklardan korunmada en önemli kısım çocuğun uyku düzeni, beslenmesine dikkat edilmesi, ortamların uygun havalandırılması, diş ve el hijyenine önem verilmesi, sigara içilen ortamlardan uzak tutulması oluşturur. Her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği ülkemizde özellikle vücudun bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasında oldukça etkili olan C vitamininin günlük olarak alınması gerekir.
C vitamini en çok turunçgiller, marul ve ıspanakta bulunur. Ayrıca çocuklarımız için hem iyi bir besin kaynağı olan hem de antimiktobiyal etkinliği olan balda sıkça tüketilmelidir. Ama balla ilgili ailelerin bilmesi gereken bir yaş altına verilmemeli, bir yaşından sonra 3 gün kuralına göre başlanmalıdır. Son olarak grip aşısı 6 aydan büyük her çocuğa yapılmalıdır. Aşılar Ekim ayı başından en geç Ocak ayına kadar yapılabilir. Eğer çocuğunuz ilk kez aşılanıyorsa bir ay arayla iki doz, eğer daha önce aşılandıysa tek doz yeterlidir” şeklinde konuştu.