Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Prof. Dr. Naci Görür’den Marmara Bölgesi için deprem uyarısı!

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi açıklarında meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki deprem, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, bu depremin ardından önemli uyarılarda bulunarak dikkatleri Marmara ve Kuzey Ege Bölgesi’ne çevirdi.

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi açıklarında

Deprem Hakkında İlk Açıklamalar

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi açıklarında 6 kilometre derinlikte saat 23.38’de gerçekleşen depremin ardından yaptığı açıklamada, herhangi bir can kaybı veya ciddi bir maddi hasarın bildirilmediğini duyurdu. AFAD tarafından yapılan bilgilendirmede, “An itibarıyla olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Saha tarama çalışmaları devam etmektedir. Etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunarız” ifadeleri kullanıldı.

Depremin meydana gelmesiyle birlikte çevre illerde ve özellikle Ege kıyılarında kısa süreli panik yaşandığı bildirildi. Sarsıntıyı hisseden vatandaşlar sosyal medya üzerinden duygu ve düşüncelerini paylaşırken, uzmanların yaptığı açıklamalar büyük ilgi gördü.

Naci Görür: “Bu Bölge Stres Biriktiriyor”

Yer bilimci ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, depremin Edremit Körfezi ve Ege Denizi’ndeki fay zonunda gerçekleştiğine dikkat çekti. Görür, “Edremit Körfezi’nde, Ege Denizi’nde, Edremit fay zonunda 5.3 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bu fay zonu, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney kolunu temsil ediyor” dedi.

Naci Görür, bölgedeki sismik aktivitenin tarihsel boyutunu hatırlatarak 1944 yılında aynı bölgede meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki yıkıcı depremi hatırlattı. Görür, “Bu körfezde 1944 yılında 6.8 büyüklüğünde korkutucu bir deprem olmuştu. Marmara Bölgesi ve Kuzey Ege genel olarak stres biriktiriyor. Bu durum, ilerleyen dönemlerde bu bölgelerde depremlerin yaşanabileceğine dair önemli bir işaret” ifadelerini kullandı.

Edremit Körfezi ve Fay Hatlarının Önemi

Edremit Körfezi ve çevresindeki fay hatları, Türkiye’nin aktif sismik bölgelerinden biri olarak dikkat çekiyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın güney kolunu temsil eden bu bölge, uzun yıllardır deprem riski taşımakta. Uzmanlara göre bölgedeki enerji birikimi, zamanla daha büyük depremlere neden olabilecek potansiyele sahip.

Prof. Dr. Görür’ün açıklamaları, depremin sadece anlık bir olay olmadığını, aynı zamanda bölgenin gelecekteki depremler açısından dikkatle izlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu nedenle, Marmara ve Kuzey Ege’de alınacak deprem önlemlerinin bir an önce artırılması gerektiği vurgulanıyor.

Deprem Sonrası Yapılan Uyarılar

AFAD ve diğer resmi kurumlar, deprem sonrası vatandaşları sakin kalmaları ve yetkililerin talimatlarına uymaları konusunda uyardı. Ayrıca, deprem bölgesindeki yapıların dayanıklılığının artırılmasının, can ve mal güvenliği açısından hayati önem taşıdığı belirtildi. Özellikle deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde bina güçlendirme çalışmalarının hızla yapılması gerektiği ifade edildi.

1944 Yılındaki Deprem ve Tarihsel Süreç

Prof. Dr. Naci Görür’ün işaret ettiği 1944 depremi, Kuzey Ege ve Edremit Körfezi için tarihsel bir dönüm noktası olmuştur. O dönemde 6.8 büyüklüğünde meydana gelen bu sarsıntı, bölgede ciddi yıkıma ve can kayıplarına yol açmıştı. Bu büyük depremin ardından uzun süre sessiz kalan fay hattı, günümüzde yeniden hareketlenme sinyalleri veriyor.

Depreme Hazırlıklı Olmak Şart

Deprem bilimciler ve yetkililer, Marmara ve Ege Bölgesi’nde yaşayan vatandaşların her an bir depreme hazırlıklı olması gerektiğini sürekli olarak vurguluyor. Deprem çantalarının hazır tutulması, acil durum planlarının yapılması ve yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi, en önemli önlemler arasında yer alıyor.

Son yaşanan deprem, Türkiye’nin deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğuna bir kez daha dikkat çekti. Uzmanlar, bilimsel veriler ışığında yapılan açıklamalara kulak verilmesi ve bireysel hazırlıkların asla ihmal edilmemesi gerektiğini hatırlatıyor.