Tecrübe ve özgüven…

İspanyol devi Real Madrid, 14’üncü kez Şampiyonlar Ligi kupasını kazanarak en yakın rakibini ikiye katladı. Belki bu sezon favori değillerdi ama tecrübeleri ve özgüvenleri onları zafere taşıdı. Tabii ki Fransız golcü Benzema’nın sürpriz performansını da unutmamak lazım.

Bir Şampiyonlar Ligi (ŞL) sezonu daha Real Madrid’in zaferiyle sonuçlandı. Bu zaferle İspanya temsilcisi, futbolun kulüpler bazındaki en büyük turnuvası Şampiyonlar Ligi’nde kupa sayısını 14’e yükseltti. Bu alandaki en yakın takipçisi, İtalya temsilcisi AC Milan’ın kupa sayısıysa 7! Yani eflatun-beyazlılar en yakın takipçisinin iki katı kadar Kupa 1 kazandı. Peki, yıldızlarla dolu Los Galacticos günlerinden çok uzakta, mali sorunlarla boğuşan takımın başarısının sırrı ne?

Hürriyet spor yazarı Uğur Meleke geçen haftaki finalin ardından kaleme aldığını yazısını başlıkta şöyle özetlemişti: “Final canavarları kazandı.” Bu başlık boşuna değil, 1955’ten bu yana düzenlenen turnuvada Real Madrid tam 17 kez final oynadı. Sadece 3’ünü kaybetti. 2000’li yıllarda sahaya çıktığı 7 final mücadelesinin tamamını kazandı. Son kaybettikleri final 1981’de Liverpool’a karşıydı.

Real Madrid’in bu istikrarlı başarısını sadece şansla açıklamak mümkün değil. The Guardian’daki Jonathan Wilson imzalı final maçı yorumu şöyle başlıyordu: “Hayatın her adımında çok yetenekli bazı insanlarla karşılaşırız. Odadaki en özgüvenli olanlar onlardır. Her zaman başarılı olurlar ve siz nedenini tam olarak anlamazsınız.” Bu sezon favori değillerdi belki ama kendilerinden daha çok şans tanınan takımları elemeyi başardılar. Paris Saint-Germain, Chelsea ve Manchester City maçlarında rakiplerine göre daha az şut çektiler, daha az topla oynadılar ama galibiyeti almayı başardılar. Final maçında da Liverpool, Real Madrid kalesine 24 şut gönderdi. Ancak İspanya temsilcisinin kaleyi bulan ilk şutu gol oldu ve kupa bu golle geldi.

Exit mobile version