TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, TBMM bünyesinde kurulan Amasra’da maden ocağındaki patlamayla ilgili araştırma komisyonuna her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını belirterek, “Sendikalarımız onların emrinde, TÜRK-İŞ emrinde, orada çalışan işçiler emrinde. Komisyon ne talep ediyorsa noksansız yerine getiririz.” dedi
Atalay, Tarım-İş Sendikası Genel Başkanı İlhami Polat ve sendikanın şube başkanlarından oluşan heyeti TÜRK-İŞ Genel Merkezinde kabul etti.
Kabulde, Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağındaki patlamaya değinen Atalay, olayda yaşamını yitiren madencilere Allah’tan rahmet, ailelerine ise başsağlığı diledi.
İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesinde tedavileri devam eden yaralı madencileri ziyaret ettiğini belirten Atalay, söz konusu maden ocağının, kaza gününe kadar iş sağlığı ve güvenliği kurallarının uygulandığı, örnek gösterilen ocaklardan biri olarak bilindiğini söyledi.
Tüm tedbirlere karşın kazanın neden yaşandığının iyi araştırılması gerektiğini belirten Atalay, bunun için TBMM bünyesinde bir araştırma komisyonunun kurulduğunu anımsattı.
Atalay, komisyona her türlü katkıyı vermeye hazır olduklarını belirterek, “Buna sonuna kadar hazırız. Onlar bizim için çalışıyor. Sendikalarımız onların emrinde, TÜRK-İŞ emrinde, orada çalışan işçiler emrinde. Komisyon ne talep ediyorsa noksansız yerine getiririz. Çünkü buna ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.
“Kazanın ardından tüm madenciler kaygılı”
Olayın sorumlularının ortaya çıkartılması, noksanlıkların belirlenmesi ve suçluların bu işin bedelini sonuna kadar ödemesi gerektiğini dile getiren Atalay, şöyle konuştu:
“Madenler konusunda bir an evvel siyasilerin, akademisyenlerin, maden mühendislerinin, işçilerin ve maden iş kolundaki sendikaların içerisinde olduğu kurultay gibi bir organizasyon yapmak lazım.” dedi.
Amasra’daki patlamayla ilgili bilgi kirliliğine de dikkati çeken Atalay, “Bütün cihazlar, görüntüler devletin elinde. 6 tane savcı bununla ilgili çalışıyor. 60’dan fazla kişinin ifadesi alındı. Bu süreç devam ediyor.” bilgisini paylaştı.
Yerin üstünde 110 bin, yerin altında 35 bine yakın madencinin çalıştığına dikkat çeken Atalay, şunları kaydetti:
“Yaşanan kazanın ardından tüm madenciler kaygılı. Madencilikle ilgili ayrı yasalara, ayrı genel müdürlüğe ihtiyaç var. Bizim orada yanan arkadaşlarımız İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesine götürüldü. Madenlerin olduğu bölgede bir an evvel yanık tedavi merkezlerinin kurulması gerekiyor. Sağlık hizmetleri konusunda övünüyoruz ama maalesef bu konuda geç kaldık.”
“Kazaya sebep olan firmalara ruhsat verilmesin”
Amasra’daki kazanın takipçisi olmaya devam edeceklerini vurgulayan Atalay, şöyle devam etti:
“Maden işletmeciliği yoğun olarak özel sektörün elinde. 5-6 sene çıkan yasadan önce herkes istediği gibi ocak açıyordu, mühürlenmiş ocakları açıp işçi çalıştırıyordu. İş kazaları yaşanan ocaklarda sorumlular bu işin bedelini ödesin, o firmalara da bir daha ruhsat verilmesin. Maalesef bizim tespitlerimize göre, iş kazası yaşanan firmalar başka isim altında ihale almaya devam ediyor. Ben buradan Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarını bir kez daha uyarıyorum, bunlara bir daha ruhsat verilmesin.”
Yaralı madencilerin tedavilerini üstlenen Bartın ve İstanbul’daki doktorlara ayrı ayrı teşekkür eden Atalay, “Bir yandan böyle özverili doktorlarımız varken, diğer yanda Tabipler Birliği Başkanı terör örgütünün dilini kullanıyor. Askerimizin kimyasal silah kullandığını iddia ediyor. Bu dil, terör örgütü dili. TÜRK-İŞ olarak bu dili kabul etmiyoruz, bunu kınıyorum.” diye konuştu.