UNESCO’da, Moğolistan’da keşfedilen İlteriş Kutlug Kağan Yazıtı’na ilişkin forum düzenlendi

UNESCO genel merkezinde, bu yıl Moğolistan'da keşfedilen ve Türk kaynaklarında Türk isminin geçtiği en eski eser olma özelliğini taşıyan İlteriş Kutlug Kağan Yazıtı'na dair uluslararası forum düzenlendi.

Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) genel merkezinde, bu yıl Moğolistan’da keşfedilen ve Türk kaynaklarında Türk isminin geçtiği en eski eser olma özelliğini taşıyan İlteriş Kutlug Kağan Yazıtı’na dair “Dünya Kültüründe Türk Medeniyeti: İlteriş Kutlug Kağan Yazıtı” adlı uluslararası forum düzenlendi.

Türk Akademisi ev sahipliğinde ve UNESCO nezdinde, 15 Aralık Uluslararası Türk Dili Günü dolayısıyla Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Moğolistan Daimi Temsilcilikleri ve ilgili ülkelerin UNESCO Milli Komisyonları işbirliğinde yapılan forum kapsamında “Türk Medeniyetinin Yazı Kültürü: İlteriş Kutlug Kağan Yazıtı” ve “Küresel Dünyada Türk Dilleri: Koruma ve Gelişme Sorunları” konuları ele alındı.

Foruma, Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Ali Onaner, Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, Azerbaycan’ın UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Elman Abdullayev, Kazakistan UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülsara Arıstankulova, Kırgızistan’ın UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Sadık Şer-Niyaz ve Moğolistan UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Nyamkhuu Ulambayar’ın yanı sıra Türk cumhuriyetlerinden çok sayıda araştırmacı ve davetli katıldı.

Türk kaynaklarında en eski “Türk” sözünün, Moğolistan’da keşfedilen İlteriş Kutlug Kağan Yazıtı’nda yer aldığının hatırlatıldığı forumda, söz konusu yazıtın Türk tarihi ve Türkoloji için önemine vurgu yapıldı

Forumda konuşmacılar, bu yazıtın, tarihteki ilk Türk halklarında, yazının varlığının bilinmesi açısından önemine dikkat çekilirken, ayrıca eski Runik ve eski Uygurca alfabesine atıfta bulunuldu

Türk dilinin Türkiye’den Çin’e kadar geniş bir coğrafyada konuşulduğu hatırlatılan forumda, Türk tarihindeki konar göçer kültürüne, tarih boyunca Asya kıtasında farklı kültürlerin birbirlerini etkilediğine ve bunun dünya tarihini de etkilediğine değinildi.

“İlteriş Kağan, bizim için önemli bir tarihi figür”

Konuşmacılardan Türk Akademisi Başkanı Şahin Mustafayev, 2018’de UNESCO ile sistematik işbirliği kurulması için mutabakat imzalama teklifinde bulundukları bilgisini vererek, Türk kültürüne ait unsurların UNESCO nezdinde tanınmasının öneminin altını çizdi.

Ağustos ayında Moğolistan’ın Nomgon Ovası’nda keşfedilen İlteriş Kutlug Kağan Külliyesi ve Yazıtının Türk dünyasını canlandıracağını vurgulayan Mustafayev, “İlteriş Kağan bizim için çok önemli bir tarihi figürdür. Türk milleti tarih sahnesinden yok olmanın eşiğine geldiğinde, onun mücadelesi Türklerin devlet varlığını yeniden diriltmiştir.” dedi.

Mustafayev, Türk tarihi için önem taşıyan bu keşiften ötürü Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü’ne teşekkür ederek, gelecekte daha fazla keşifler yapılması yönünde temennilerini iletti.

Tarihi yapıtların keşfi ve korunması Türk dünyasının önceliği

Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Aybet, İlteriş Kağan külliyesi ve yazıtının keşfedilmesinin Türkoloji biliminin en önemli gelişmelerinden biri olduğunu belirterek, “Bu, 1889 ve 1897’de Orhun Yazıtları ve Bilge Tonyukuk Yazıtları’nın keşfinden sonra üçüncü en önemli keşiftir.” dedi.

İlteriş Kağan Yazıtı’nın, Türk kaynaklarında “Türk” adının geçtiği ilk kalıntı olmasıyla da ayrı bir önem taşıdığını vurgulayan Aybet, “Bu keşif Moğolistan ile Türk dünyası arasındaki verimli işbirlikleri için bir ahit niteliğindedir.” şeklinde konuştu.

Aybet, Türk tarihi için büyük önem taşıyan bu tür yapıtların keşfi ve korunmasının Türk dünyasının önceliği olacağını kaydetti ve “Türk topluluklarının tarihi, kültürü, edebiyatı ve dili üzerine bilimsel araştırmaları yürütme gibi önemli bir görevi üstlenen Türk Akademisi’nin faaliyetlerini takdirle karşılıyorum.” açıklamasında bulundu.

Türk tarihi ve kültürünün korunmasına dair UNESCO nezdinde farkındalık yaratmaya devam edeceklerini hatırlatan Aybet, Türk Akademisi ve UNESCO arasında kurumsal ilişkilerin güçlenmesi temennisini yineledi.

Türkler, dilini ve kültürünü yüzyıllarca koruyan bir millet

Türk Bilimler Akademisi Başkanı Muzaffer Şeker ise Türklerin dilini ve kültürünü yüzyıllarca koruyan bir millet olduğunu belirterek, “Bu toplantı sadece Türklerin dili ve tarihini değil, aynı zamanda bugün kültürümüzü korumak için yapacağımız işbirlikleri açısından önemlidir.” dedi.

Ortak tarih ve kültüre sahip toplumların birbirini daha iyi anlayabileceğini vurgulayan Şeker, “Bu toplumlar arasındaki işbirliği, uzun süren bir güven ilişkisinin temelini atmaktadır.” şeklinde konuştu.

Şeker, Türkiye’nin TİKA, Yunus Emre, Maarif Vakfı ve diğer kurumlar aracılığıyla dünyada Türk kültürünün korunması ve araştırmalar yapılması için önemli faaliyetlerde bulunduğuna dikkati çekti.

Forum, İlteriş Kutlug Kağan Anıt Külliyesi Yazıtı Fotoğraf sergisi ziyaretinin ardından, Türk Akademisinin verdiği resepsiyonla son buldu.

Göktürk döneminin en eski yazılı anıtı

Uluslararası Türk Akademisi ile Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde Moğolistan’ın Ötüken bölgesinde yürütülen bilimsel kazı çalışmaları sonucunda 23 Ağustos’ta, Göktürk Devleti’nin hükümdarları Bilge Kağan ile Kül Tigin’in babası İlteriş Kutluğ Kağan’ın külliyesi ile yazıtı keşfedilmişti.

Ötüken bölgesindeki Nomgon Ovası’nda batıdan doğuya oval bir biçimde inşa edilen külliyenin toplam 49 metrekare alandan oluştuğu ve etrafında Aşina ailesine ait sembollerin yer aldığı 51 adet balbal taş ile İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı’nın kurucusu ve Bilge Kağan ile Kül Tigin’in babası İlteriş Kutluğ Kağan’ın 7. yüzyıla ait yazıtının da keşfedildiği duyurulmuştu.

Söz konusu anıt, “Türk” adının ilk kez geçtiği Göktürk döneminin en eski yazılı eseri olarak değerlendiriliyor.

Exit mobile version