Kazı ekibi, milattan önce 3. yüzyılın sonları, 2. yüzyılın başlarında Zambaktepe'nin yamacına inşa edilen ve 5 bine yakın kişiyi ağırlayacak büyüklükte olduğu sanılan Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti'ne ait yapılardan tiyatronun sağlam kalan kısımlarını açığa çıkarmak ve hizmete sunmak için çalışmalarını bu sezon tamamladı.

Kazı başkanı ve Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Şahin, AA muhabirine, kazılara, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile Nilüfer Belediyesinin destekleriyle geçen yıl başladıklarını anlattı.

Kazıların bu yıl da devam ettiğini belirten Şahin, "Biz tiyatronun doğu parados duvarının geçen yıl kuzey bölümünü ve tiyatroyu dışarıdan 'analemla’ duvarı olarak isimlendirdiğimiz çepeçevre saran duvarın bir kısmını açığa çıkartmıştık. Bu yıl yine geçen yıl yarım kalan alandan, bıraktığımız alandan devam ettik. Bu sefer de parados duvarı diye adlandırılan, tiyatronun çıkış yolunun güney kısmını ortaya çıkardık. Ve analemlanın yine yukarı doğru çıkan kısımlarında özellikle korunan bölümleri ve taş yataklarını tespit etme şansımız oldu." diye konuştu.

Şahin, bu tiyatro yapılarının özellikle de yerleşimin sürekli devam ettiği yerlerde oldukça tahribata uğradığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bunu tüm antik kentlerin hemen hemen hepsinde görmek mümkün. Özellikle 'cavea' dediğimiz seyircinin oturduğu, oturma sıralarının bulunduğu yerde ciddi bir tahribatla karşı karşıyayız. Bunun dışında oturuma basamaklarının büyük bir kısmı yine Anadolu'nun tarihçesine göre birçok kentte olduğu gibi 7. yüzyıldan itibaren kentlerin savunmaları ön plana çıktığında kentlerin sur duvarlarına taşınmış olarak görüyoruz. Biz de zaten kentin sur duvarlarını dolaştığımızda yer yer oturma basamaklarının sur duvarlarında devşirme malzeme olarak kullanıldıklarını görüyoruz."

Tiyatroların özellikle pagan inancı çağrıştıran yapılar olduğu düşünülerek Hristiyanlıkla birlikte terk edilmeye başlandığını aktaran Şahin, "Dolayısıyla süreç neredeyse Hristiyanlığın yükselişe geçtiği dönemden itibaren tiyatroların yavaş yavaş eski fonksiyonlarını ve önemlerini kaybettiği süreçle başlıyor ve günümüze kadar devam ediyor." ifadelerini kullandı.

- "Tiyatronun kendi malzemesi yani taşları da burada yer alan kayaçlardan alınmış"

Gölyazı'daki tiyatronun Helenistik dönemde inşa edildiğini düşündüklerini dile getiren Şahin, şöyle dedi:

"Zaten Helenistik dönemde inşa edilen tiyatroların hemen hepsinin belli bir yamaca inşa edildiklerini biliyoruz ve tiyatronun kendi malzemesi yani taşları da burada yer alan kayaçlardan alınmışlar. Yani hem malzemesi hem de tiyatronun yeri olduğu yerde yapılması olanağı sağlamış yaşayan insanlara ve özellikle tiyatronun oturma sıralarının konumlandığı yer kentte deniz varsa denize doğru.

Burada da denizin yerini göl aldığı için göle doğru planlanmış. İnsanlar oturdukları basamaklardan hem sahne binasını, hem de arkada gölü görerek güzel bir panoramayla karşı karşıya kalıyorlardı. Bu açıdan da önemli bir lokasyon olduğunu düşünüyoruz. Hala burada sıklıkla ziyaretçilerin geldiklerinde yukarıdan, manzarada uzun süre kendilerini mest eden ortamda büyülendiklerini görebiliyoruz."

Şahin, gelecek sene nisan ayından itibaren kazı çalışmalarına kaldıkları yerden devam edeceklerini sözlerine ekledi.