Medikal Park Hastanesi’nde gerçekleştirilen etkinlikte ‘her şey farkında olmakla başlar’ mesajı verildi…
Dünya Sağlık Örgütü’nün meme kanserinde farkındalığı artırmak amacıyla 2004 yılında, ekim ayını Meme Kanseri Farkındalık Ayı ilan etmesinin ardından ülkemizde de her yıl ekim ayında meme kanseriyle mücadele kapsamında çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bursa Medikal Park Hastanesi’nde de bu kapsamda gerçekleştirilen etkinlikte ‘Meme kanserinde tedavi yöntemleri, erken teşhisin ve sosyal sorumluluğun önemi konuları ele alındı.
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Medikal Park Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Oktay Sarı, kanıksama kavramı üzerinde durarak, ‘Hayatı kanıksamayalım. Anı ve hayatın güzelliklerini yaşayalım’ dedi. Doktorların kanseri kanıksadığını, meme kanserinin toplumda görülme sıklığı, kanserin birinci evresi, ikinci evresi gibi kavramlar üzerinde durduklarını belirten Sarı, oysa kanserin ilk karşılaşan kişi açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Sarı, kanser tedavisi uygulan doktorların, hastalarına bir psikiyatrist gibi yaklaşmasının, hastalıkla mücadele de önem taşıdığını söyledi.
TÜRKİYE’DE MEME KANSERİ İLK SIRADA
Başhekimden sonra söz alan Medikal Onkolog Prof. Dr. Murat Arslan, meme kanseri tedavi yöntemlerini anlatırken, kanserin bir hücre çekirdeği hastalığı olduğunu ve zaman içinde oluştuğunu ifade etti. Bazı durumlarda immün sisteminin bu hücreleri yakalayabildiğini ya da hücrenin (ben hastayım) diyerek kendini yok ettiğini vurgulayan Arslan, tarama yöntemiyle meme, rahim ağzı, kolon ve prostat kanserlerini tespit edebildiklerini belirtti. Meme kanserinin dünyada ikinci sırada, Türkiye’de ise birinci sırada olduğunu açıklayan Prof. Dr. Murat Arslan, erken teşhisin önemine işaret ederek, ‘Tedavinin başarılı olması açısından tümörün 1 santimin altında olması çok önemli. Tümör her bir milimetrede kendini beslemek için damar yapıyor. Diğer organlara da lenf benzi arıcılığı ile sıçrıyor. Kanserin metastaz(sıçrama)yapıp yapmadığı tedavi yöntemi seçiminde önemli hale geliyor’ diye konuştu. Arslan, meme kanseri tedavisinde, cerrahi, cerrahi öncesi terapi, kemoterapi, radyoterapi, hormon terapi, hedeflenmiş tedavi, immün terapi gibi yöntemlerin kullanıldığını sözlerine ekledi.
Konferansta Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Serpil Bilgin Akyağcı da, meme kanserine yol açan etkinler ve belirtilerini anlattı. Konuşmasına, kendisinin de meme kanseri bir Annenin kızı olduğunu dile getirerek başlayan Akyağcı,8 kadından birinde meme kanseri görüldüğünü ve Türkiye’deki kanser ölümlerinin yüzde 18’inin meme kanserinden kaynaklandığını bildirdi.
Dr. Serpil Bilgin Akyağcı, sigara, alkol, obezite, yağlı beslenme, geç menopoz, geç doğum, erken yaşta adet görme, ailede meme ve rahim ağzı kanseri hikâyesi bulunması gibi etkenlerin, meme kanseri olasılığını artırdığını söyledi.
HER KİTLE KANSER DEĞİL..
Akyağcı, memede veya koltukaltında ele gelen kitle, meme başında akıntı, çöküntü, şekil bozukluğu, soyulma, kabuklanma, yaralar, meme cildinde yaralar, ödem, şişlik ve şekil değişikliğinin meme kanseri belirtisi olabileceğini vurguladı ve kişilerin kendi kendini muayenesi konusunda şunları aktardı:
‘Kendinizi gözleyin ve tanıyın. Kendi normalinizi bilin. Böylece değişiklikleri fark edersiniz. İki meme birbirinin aynısı değildir. Yeni oluşmuş şekil bozukluğu varsa önemlidir. Kitle bulunca korkmayın. Kitlelerin yüzde 90’ı kanser değildir. 20 yaşından itibaren her yaşta kadınlar her ayın belli günlerinde kendi kendilerini muayene etmeli. Klinik muayene için 39 yaşa kadar 3 yılda bir, 40-49 yaş arası 2 yılda bir klinik muayene artı mamografi çektirilmesi, 50 yaş üzeri ise yıllık mamografi çektirilmesi şart. Unutmayalım ki erken teşhis hayat kurtarır’
HAMAL MEHMET VARSA UMUT VAR!
Bursa Verem Savaş Derneği Başkanı Ümit Ecemiş de kanserle mücadelede sosyal sorumluluğun önemini, yaşadığı ilginç bir hikâyeyi paylaşarak anlattı. 2015 yılında Kanserle Savaş Derneği’ne başkan seçildiğini ve o sırada bir kamu hastanesinde çalıştığını ifade eden Ecemiş, Kocaeli’nde yaşayan ve kendisini ‘Hamal Mehmet’ olarak tanıtan birinden bağış yapacağına ilişkin telefon aldığını belirterek hikayesini şöyle paylaştı:
‘Telefondaki kişi ‘Ben Hamal Mehmet, 315 lira göndereceğim’ dedi. Açıkçası beni biri işletiyor diye düşündüm. Akşam saatlerinde yine aradı, ‘Başkanım yarın sabaha hesaba geçecek’ deyince, hemen kim olduğunu neden 315 lira gönderdiğini sordum; anlattı. (Kocaeli Kandıra’dan arıyorum. Lakabım Klas Hamal, adım Mehmet Ateş. Ben her ayın bir gününü bir hayra vakfetmek için çalışırım. Bir ay önce bağış yapacağım yeri ve günü kura ile seçerim. Zira her gün aynı parayı kazanamam. Bazen 200, bazen de 400 lira kazanırım. Seçtiğim gün 315 lira kazandım. Kanser hastalarına yardım demiştim. Sosyal medyadan sizi buldum)
O gün ‘hala umut var’ dedim. Sosyal sorumluluk başlangıcı ve sonu olmayan bir süreç diye düşünüyorum. Birlikte yaparsak daha güçlü oluyoruz’
MORALİMİ YÜKSEK TUTTUM, BAŞARDIM..
Etkinliğe katılan bazı kanser hastaları da katılımcılara hikâyelerini anlatarak nasıl mücadele ettiklerini, neler yaşadıklarını, hissettiklerini paylaştılar. 37 yaşında kanser olan Medikal Park Hastanesi Başhemşiresi Naciye Akın, nasıl mücadele ettiğini ve iyileşme sürecini şu sözlerle dile getirdi:
‘37 yaşında kanser oldum. Annem için çok zordu. Doktorum ne derse onu yaptım. Şu anda çok rahat konuşuyorum. Hikaye o zaman daha farklıydı. Kemoterapide saçlarınız dökülmeye başladığınızda kuaföre değil berbere gidip kafanızı usturaya vurduruyorsunuz. Moralimi hep yüksek tuttum. Sonunda başardım ve iyileştim.”
Kemoterapide dökülen saçlara atfen düzenlenen bone defilesinin mankenleri ise hastane çalışanlarıydı. Amatör mankenler büyük bir başarıyla bone defilesi gerçekleştirirken, etkinlik Haydar ve Aslı Kazanıroğlu müzik dinletisi ile sona erdi…