İskeçe’de 9 Eylül’de 83 camide cuma namazı sonrası el kaldırma usulüyle yapılan oylamayla müftülüğe seçilen Trampa, AA muhabirine, müftülük kurumunun hukuki dayanağının 1913 Atina Antlaşması, 1920’de çıkarılan 2345 sayılı kanun ve Lozan Antlaşması olduğunu ancak Yunanistan’ın Türk azınlığın bu antlaşmalarla sahip olduğu temel haklarını ihlal ettiğini söyledi.
Trampa, yeni yasalarla ve kanun hükmünde kararnamelerle Türk azınlığın haklarının çiğnendiğini ifade ederek, “Batı Trakya Türk Azınlığı ve bizim en üst kurumumuz olan danışma kurulumuzla görüşülmeden atanan müftüye karşı halkımız tepkisini net biçimde gösterdi. 1990 senesinden bu yana halkımız, anlaşmalar ve yasalarda belirtildiği gibi kendi müftüsünü seçmeye başladı. Süreç müftülerimizin kanunsuz şekilde görevlerinden uzaklaştırılmak istenmesiyle başladı.” dedi.
Yunan medyasının tavrı gayri ahlaki ve gayri hukuki
Müftü adaylıklarının açıklanması ile Yunan medyasının kendilerine karşı gayri ahlaki ve gayri hukuki tavır takındığını kaydeden Trampa, yapılanların açık ayrımcılık ve insan onurunu zedeleyici tutum olduğunu ifade etti.
Yunan basının kendisine iftira da attığını ve habercilik ilkeleriyle çelişen bu yaklaşımları kınadığını belirten Trampa “Herkes kendisine yakışanı yapıyor.” ifadesini kullandı.
Müftü Trampa, Yunan medyasının kara propagandası olan ayrımcı ifadelerinin Batı Trakya halkı ve sağduyulu Yunanlar nezdinde hiçbir karşılık bulmadığını ancak bu gazeteleri okuyan aşırıcı grupları daha da azgınlaştırdığını dile getirdi.
Yunan hükümetinin atadığı müftülerin Batı Trakya Türklerinde bir karşılığı olmadığının altını çizen Trampa “Bizim cenaze, hatim ve mevlit gibi çeşitli merasimlerimiz var. Atanmış müftülerin cübbelerini giyip o merasimleri idare etmesi imkansızdır. Büyük bir tepkiyle karşılaşırlar.” şeklinde konuştu.
Trampa, Yunanistan’da özgürce namaz kılabiliyor olsalar bile din özgürlüklerinin ciddi biçimde ihlal edildiğini kaydederek “Namaz kılabiliyorsanız o zaman özgürlüğünüz var şeklindeki yaklaşım yanlış. Çünkü Yunan hükümeti sizin kurumunuzu en alt dereceye çekmek, bir devlet dairesine çevirmek için kanun hükmünde kararnameler çıkardı. Yunanistan’ın azınlıkların dinine yönelik politikaları çok büyük bir hukuksuzluk örneği. Bunun ötesi yok zaten.” dedi.
Hristiyanların azınlık vakıflarına ve dini kurumlara yerleştirilmesi hedefleniyor
Yunan makamlarının hedefinin, Hristiyanları, azınlık vakıfları ve dini kurumlara yerleştirmek olduğunu ifade eden Trampa “Örneğin Rodos’ta vakıf heyetini Hristiyanlar yönetiyor. Buradaki heyetlerin içerisinde sekreterlik veya farklı pozisyonlarda Hristiyanlar yer alıyor. Son çıkan yasa müftülüklerde Hristiyan veya farklı dinlere mensup insanların da çalıştırılabileceği söylüyor. Böyle bir şey mümkün mü?” şeklinde konuştu.
Trampa, Batı Trakya’da camilerin bakım ve onarımı için gerekli izinleri almanın çok zor olduğunu, yeni bir köy camisinin yapımı için 2-3 ayda tamamlanabilecek bürokratik prosedürlerin 20 yıla kadar uzatıldığını aktararak, “Sizi bu işlerden soğutmak için ellerinden geleni yapıyorlar.” diye konuştu.
İskeçe’nin seçilmiş üçüncü müftüsü: Mustafa Trampa
Mustafa Trampa ile Mustafa Kamo’nun aday olduğu müftülük seçimi, 9 Eylül’de İskeçe’deki camilerde el kaldırma yöntemiyle yapılmıştı.
7 bin 320 kişinin katıldığı seçimde 2 bin 570 kişi Mustafa Kamo’ya, 4 bin 750 kişi ise Mustafa Trampa’ya oy vermişti.
İskeçe Seçilmiş Müftüsü Ahmet Mete’nin 14 Temmuz’da hayatını kaybetmesinin ardından yapılan seçimi kazanan Trampa, İskeçe’nin seçilmiş üçüncü müftüsü oldu.