Kültür ve Sanat

"İsrail'in amacı Oded Yinon Planı"

Filistin’de yaşanan katliamın İsrail’in Oded Yinon planının bir parçası olduğunu ifade eden Sultan Abdülhamid Han Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Turgay Yazıcı, “Bu kabul edilemez soykırımın bir an evvel durması için tüm Müslüman ülkeler elini taşın altına koymalı” dedi. 

Abone Ol

Filistin’de İsrail’in günlerdir durmayan katliamları nedeniyle binlerce masum insan yaşamını yitirdi. Bölgede gerilim her geçen gün artarken, Sultan Abdülhamid Han Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Turgay Yazıcı Filistin-İsrail savaşı ve İsrail’in hedeflerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

İNSANLIĞIN DOĞDUĞU TOPRAKLARDA, İNSANLIĞIN ÖLÜMÜNÜ İZLİYORUZ

Yaşananların vicdanı olan herkesi uykusuz bıraktığını ifade eden Yazıcı, “Filistin davası, tüm Müslümanlar için bir sınavdır. Ne yazık ki şu ana kadar bu sınavı geçemedik. Kudüs bizim kıymetlimiz. Sahipsiz bırakamayız. Oradaki masum insanlar bugün uzanacak bir yardım eli bekliyor. Ne yazık ki insanlığın doğduğu topraklarda, insanlığın katledilişi ve insanlığın ölümünü tüm dünya izliyor” dedi.

ODED YİNON PLANI NEDİR?

Ortadoğu'da yaşanan olayları anlamak için İsrail'in Oded Yinon planını anlamak gerektiğine dikkat çeken Turgay Yazıcı, “Dünya bu plandan 1980'lerde haberdar oldu. Oded Yinon planı Ortadoğu coğrafyasının; etnik gruplar, mezhepler, aşiretler ve emirliklerin ülke sınırlarını aşmasından yola çıkmıştır. Bu ülkelerden birinde yukarıdaki sorunlardan birisinin ipliği çekilirse, başka etnik sorunlar da bundan etkilenecektir. Etnik ve mezhepsel çatışmalar çorap söküğü gibi bir ülkeden diğerine yayılacaktır tezi üzerine kurulmuştur Oded Yinon. Plana göre ülkeler İsrail'in güvenlik ihtiyaçlarına göre parçalanacak. Bu ülkeler öncelik sırasına göre Irak, Suriye, İran, Türkiye ve Pakistan olarak sıralanmıştır. Plana göre Irak Suriye'den daha güçlü bir devlettir. Kısa dönemde Irak'ın askeri gücü İsrail için büyük tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle önce Irak- İran savaşı başlatılmış ve bu savaş dokuz yıl sürmüştür. İsrail'in planına uygun olarak sonuçlanmıştır. İki İslam ülkesi güçlülerini ve kaynaklarını birbirine karşı kullanarak onarılması imkânsız yaralar açmışlar ve zayıflamışlardır. Plana göre Lübnan 1980'lerde 5 parçaya bölünmüştür. Siyonist strateji yönünden Lübnan'ın bölünmesi Mısır, Suriye ve Irak'ta dâhil olmak üzere tüm Arap dünyası için bir başlangıç olmuştur. Suriye ve Irak’ın Lübnan’da olduğu gibi etnik ve dini bölgelere ayrılması İsrail'in Doğu cephesi için uygun vadede bir numaralı hedefidir, kısa vadede ise Irak ve Suriye'nin askeri gücünün İsrail için tehdit olmaktan çıkarmaktadır. Oded Yinon planına göre Arapların kendi aralarındaki her çeşit mücadele kısa dönemde İsrail'in güvenliğine yarar sağlayacaktır. Araplar dışındaki mücadele Irak ve Suriye’nin etlik ve dini sınırlarına ayrılmış eyaletler şeklinde de bölünmesini kolaylaştırmıştır. Böylece büyük şehirler etrafında üç ya da daha fazla devlet ortaya çıkacaktır. Musul, Bağdat, Basra ve güneydeki Şii bölgeler kuzeydeki Sünni ve Kürt bölgelerinden ayrılacaktır. Bu proje büyük ölçüde Irak'ta hayata geçirilmiştir. Barzani ailesinin başında bulunduğu Erbil merkezi devlet bu projenin bir ürünüdür. Plan uygulanmış ve bir zaman İran'la savaşmış Irak bugün güçten düşürülmüş İsrail için tehdit olmaktan çıkarılmıştır. Irak'ın parçalanması İsrail'in bekası için zorunluluk olarak görülüyordu. Suriye'de etnik ve dini yapısına göre Lübnan’da olduğu gibi birkaç devlete ayrılacaktır. Akdeniz kıyısında Şii Alevi devleti, Halep bölgesinde Sünni bir devlet, Şam'da Türkiye'ye düşman bir Sünni Kürt devleti Golon'da ya da Havran ve Kuzey Ürdün de bir Dürzi devleti olacaktır. 1980'lerde kamuoyunun haberdar olduğu bu plan entelektüel egzersiz olsun diye yapılmadığı ortada” diye konuştu.

DEVLETİMİZ HER ŞEYİN FARKINDA

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu oyunlara gelmeyeceğinin de altını çizen Yazıcı, “Ülkemiz gerek 2200 yıllık devlet geleneği gerekse de sahip olduğu güç ve kudretle tüm bu yaşananların farkında. Devlet büyüklerimiz nerede nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyorlar. Acımız büyük olsa da bu satrancı en doğru şekilde oynayan, büyük çerçeveden bakıldığında kazanan olacaktır. Ümidimiz ve beklentimiz tüm Müslüman ülkelerin birlik ve beraberliğinin artması, Türk Dünyasının aynı çatı altında buluşması ve dünyada yeniden Türk nizamının kurulmasıdır” dedi.