Herkesin merakla beklediği ve kiracılara bir nebze olsun nefes aldıracağı düşünülen konutta kira artışını sınırlayan karar Remi Gazete’de yayınlanalı yaklaşık 1 ay oldu. Peki Kiracılara yansıması ne şekilde oldu?

Milyonlarca kiracı ve kiraya verenin beklediği, konut kira artışının belirli bir oranla sınırlanmasına ilişkin yasa meclis’ten geçerek resmi gazete’de yayınlandı ve 11 Haziran 2022 ile 1 Temmuz 2023 tarihleri arasında Kiralara yüzde 25’in üzerinde artış yapılamayacağı yasalaştı. Ancak 8 Haziran 2022 tarihli TBMM genel kurulunda kabul edilen bu geçici kanunda bahsi geçen artış sınırlamasının belirli şartları taşıdığı ortada.

Şartların başında; %25’lik artış sınırının konutla sınırlı hale getirildiği ve işyeri kiralarına ilişkin uygulama yeri bulmayacağı belirtildi.

Bir diğer şart ise kanunun yürürlülük tarihinin 11 Haziran olması sebebiyle bu tarih öncesinde kiralarına artış yapılan kiracıların bu kanunun yürürlük süresi dışında kaldıklarından, kanun kapsamına dahil edilemeyeceği kabul edildi.

Tüm bu durumlar, beraberinde kiracıların ve ev sahiplerinin kafasında onlarca soruya sebebiyet verdi. Onlardan birkaçı şu şekilde;

Kira Tespit Davaları bu durumdan etkilenecek mi?

Kanun madde metnine incelendiğinde Türk Borçlar Kanunu 344/2 hükmüne atıf yapılarak hâkimin vereceği kararlarda da bu artış sınırlamasının uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak söylenmek istenen zannediyoruz ki ,  Türk Borçlar Kanunu 344/3 hükmüne dayanılarak, 5 yıllık süresi dolan kira sözleşmeleri için açılan kira tespit davalarında hakimlerin emsal kiraları dikkate alarak yüksek miktarda artış kararları vermesini engellemek. Bunun Hukuk Dünyasında nasıl bir karşılık bulacağı ve hakimlerin uygulamaya bunu nasıl entegre edeceğini ilerleyen günlerde oluşturulan yargı kararları ile hep birlikte göreceğiz.

Ev sahiplerinin dava hakları yok

Kiracıların, ülkenin değişen ekonomi furyasında bir nebze olsun rahatlaması hedeflenirken ev sahiplerinin yayınlanan geçici kanun karşısında Anayasa Mahkemesi’ne Anayasa’ya aykırılık iddiası ile başvuru yapması ihtimali dışında maalesef hiçbir koruyucu hukuki yol mevcut değil.