Bu cümleyi yaşadığımız yerde, iş yerinde veya evlerimizde, gün içinde, başında ya da sonunda işitme ve söyleme olasılığımız mutlaka vardır. Eşimiz ya da çocuklarımız ya da anne babamız ya da çalışanlar arasında veya yakınımızdakiler ile geçen bir cümle. Ruhumuzdan, zihnimizden, içimizden, evimizden, işimizden yaşamlarımızdan ya da ortamdan, iterek, atarak, bizden uzağa, dışarıya, başka bir yere götürülmesini, koparılmasını, atılmasını, ilintimizin kesilmesini istediğimiz ve artık bizimle bağsız duruma gelmiş olan, yabancılaşmış, her ne iseler, bu atıklara genelde çöp olarak bakarız.
Attıklarımız ya da çöp olanlar sadece “çöp dışarı” şeklinde söylediklerimiz değil, söylemediğimiz ama kendi başımıza attıklarımız, dış ortama taşıdıklarımızda var: en basiti kanalizasyonlara gönderdiğimiz atık sular. Siz konuyu dilediğiniz gibi düşünebilirsiniz, derdim sizin midenizi bulandırmak değil. Ne dersek diyelim insan evladı işlerinden, eylemlerinden, sözlerinden sonra çöp, atık, artık bırakır. Tüketen herkes mutlaka çöp, atık ve artık oluşturur. Japonlar enteresan insanlar: Bir b.k müzesi dahi kurmuşlar, bu konuyla ilgili sosyal medya mecralarından birisinde videolar mevcut, kısa bir aramayla bulup izleyebilirsiniz. Demek ki Japonlar da gerçeklerin çok farkında. Bu konuda başka uç örnekler de gösterilebilir. Aşırı zengin bazı kişilerin wclerini altın elementinden yaptırdığını da haberlerden duymuşluğumuz vardır. Hijyen için böyle bir lüx masraf olabilir ama ortada değişmeyen bir şeyin varlığı da çok aşikar. Altından klozet de olsa sonuçta oraya ihtiyaç duyan bir eylem ve bir yer mevcut. Atıkların doğada yok olma sürelerinin çok farklı olduğunu araştırmalar ortaya koyuyor. Kısaca bir kaç tanesinden söz edelim. Bazı atıkların doğadan binlerce yılda bile yok olmadığı belirtiliyor. Bu tür atıkların verdiği zarar dünyamızın ekolojik dengesinde çok büyük tahribata sebep olmaktadır.
Strafor 5000 yıl - 2 Milyon yıl, poliüretan (sentetik fiberler, yapıştırıcılar, sert plastikler) 1000 yıl, telefon kartı 1000 yıl, kaset(içeriğine göre) 100 yıl - 1000 yıl, bebek bezi 550 yıl, pet şişe 400 yıl, pil 300 yıl, çiklet 5 yıl - 25 yıl vs. vs. Aklınıza gelen her ürünün bir çöpe dönüşeceği mutlaktır. Modern dünyanın çöp olduğunu söyleyen birçok, değişik düşünce savunucusu düşünür ve yazar var. Ama “çöp” modern dünyadan önce de varlığını sürdürmekteydi. Zira girdi varsa çıktı da vardır. Tüketim ve üretimin en tabii ve kaçınılmaz sonuçlarından birisi de çöp ve atık oluşturmasıdır.
Bu maddi dünyanın anlam dünyası ile birlikteliğini de işin içine alarak, çöpün kapsamını anlam, algı, zihin ve duygu dünyamıza kadar genişletebiliriz. Kötü duygularımızı zihinlerimizden, ruhlarımızdan atmak, koparmak için uğraşırız. Ruhlarımızda, duygularımızda da çöpler oluşur. O duygular, düşünceler bizim için çöptür. Derin psikolojik açıklamaları psikologlara bırakmak gerekir. Örneğin Freud’un geçmiş ve çöp ile ilgili çözümlemelerine ayrıntılı bakabilirsiniz. Bu konuda bana ilginç gelen cümleleri şöyledir: zihinsel çöplerimiz geçmiştedir ve tekinsiz tehditkârdır. Bu tehdit, onlardan her ne kadar ayrılmaya yönelik gayretimize rağmen direnen aşina olduğumuz şeylerle kavranır: nesneler, imgeler, rüyalar vs. Kendimizden koparmaya çalıştığımız bu kırıntılar istenmeyen bir varlık teşkil edebilirler. Çünkü gerçekte tekinsiz olan şey hiç de yeni ve yabancı değil, aksine tanıdık ve eski bir şeydir.
Kimileri anlamı ve duyguyu eşya ve maddeden buluyor kimileri de anlamdan, maddeyi ve eşyayı buluyor. Çöplerimize bakarak girdilerimizi anlayabiliriz ve belki yeniden girdi düzenlemesi yapabiliriz. Bazılarını düzenler ve değiştirirken bazılarını ise hiç değiştiremeyiz. Çöplerimizi nereye bırakacağımız bir sorundur ama asıl sorun her anlamda
çöp çıkarıyor oluşumuzdur. Tabi ki bir de kalabalıklar için büyük sözler söyleyip dünyayı aldatarak, zararlı eylemde bulunanların, dünyaya sallayanların aslında bir çöp çıkarıcı olduğunu hepimiz biliyoruz. Tüketemeyenlerin, tüketmeyenlerin ise bu dünyaya ve bu dünyayı sallamadıklarını ve kirletmediklerini ve her anlamda en az çöp bırakanlar olduklarını da biliyoruz. Mesele öz olarak şu: madde çeşitli biçimlere girer. Bir zaman yıldız gibi parıldayan ve arzulanan bir nesne olarak görünen şey, sonunda bir çöp olur. Biz gelişmiş uygarlık içinde, bu sayede yüzümüzü, gözümüzü hep iğrenç olandan parlayana, yeni olana çeviririz. Kendimize ait olan tekinsiz çöp sorununun çözümünü de başkalarına bırakırız. Çöpü dışarı çıkarır mısın?
Temiz bir dünya dileklerimle.